Gönderen Konu: TÜRK-ARAP SAVAŞLARI-TÜRKLER NASIL MÜSLÜMAN OLDU?  (Okunma sayısı 72983 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TiginNoyan

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 549
  • Inançu Apa Yargan Tarkan Köl Tigin
    • Steppe History Forum
Ynt: Araplar - Türkler
« Yanıtla #80 : 13 Ekim 2007 »
Eline sağlık TÜRK-KAN Anda.

Satuk Buğra Han (Satuḳ Buġra Ḫan) konusunda F. Grenard'ın 1940'da Osman Turan tarafından Türkçe'ye çevrilerek Ülkü dergisinde yayınlanan "Satuk Buğra Han Menkıbesi ve Tarihi" adlı çalışmasına bakınız.


Türük Oguz begleri bodun eşid: üze teŋri basmasar asra yir telinmeser Türük Bodun iliŋin törügün kim artatı utaçı erti? Türük Bodun ertin, ökün!

Çevrimdışı TiginNoyan

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 549
  • Inançu Apa Yargan Tarkan Köl Tigin
    • Steppe History Forum
TÜRK-ARAP SAVAŞLARI
« Yanıtla #81 : 13 Ocak 2008 »
Hazar Kağanlığı ile Emevî ve Abbâsî Halifelikleri arasındaki savaşların kronolojisi:


İlk büyük Arap saldırısı Halife Osman ( ‘Uṯmân عثمان ) döneminde 651-652'de Ermenistan vâlisi Selman bin Rebîa el-Bâhilî’nin ( Selmân bin Rebî’a el-Bâhilî سلمان بن ربيعة الباهلي ) kardeşi Abdurrahman bin Rebîa ( ‘Abdu’r-rahman bin Rebî’a عبدالرحمن بن ربيعة ) kumandasında yapıldı. Derbend'i aşarak Hazar başkenti Belencer'e kadar ilerleyen Arap ordusu yapılan savaşta yenilgiye uğratılarak geri püskürtüldü ve Hazarlar güneye doğru ilerleyerek Ermenistan'a girdiler.

Bundan sonra, yarım yüzyıldan fazla bir süre boyunca iki taraf arasında karşılıklı akınlar yapıldı. 710’lu yıllara gelindiğinde bu sınır boyu çarpışmalarını Arapların büyük çaplı harekâtı takip etti. 707-710 ve 711 yıllarında Mesleme bin Abdülmelik ( Mesleme bin ‘Abdu'l-Melik مسلمة بن عبد الملك , Halife I. Velîd’in kardeşi) Derbend bölgesine kadar ulaştı ve 714’de burayı ele geçirdi. Ancak kendisinin İstanbul'a yürümek üzere Kafkaslardan ayrılmasından sonra, Hazar karşı-saldırısı karşısında Arap kuvvetleri geri çekildi.

722 yılında, Ermenistan vâlisi Ebû Ukba el-Carrah bin Abdullah el-Hekemî ( Ebû ‘Uḳba el-Carrâḥ bin ‘Abdu’l-lāh el-Ḥekemî أبو عقبة الجراح بن عبد الله الحكمي ), Hazar Denizi kıyıları boyunca ilerledi ve 723’de Hazar başkenti Belencer’i alarak burayı yaktı; Hazar kağanı ve mâiyeti, Semender kentine çekilmek zorunda kaldı.

730'a kadar karşılıklı akınlar yapıldı. 729 dolaylarında Barsbeg ya da Parsbit olarak bilinen bir Hazar kadın hükümdarı (muhtemelen Hatun)  729’da Hazar baş komutanı (muhtemelen bir Tigin ya da Kağan Vekîli) Bercik Kafkaslarda Emevî ordularını yendi ve bunun sonucunda Araplar tekrar Azerbaycan'a gerilediler. 730’da Bercik komutasındaki bir Hazar ordusu Azerbaycan’da Arran ( Ârrân آران ) ve Cibâl’e جبال girerek Erdebil’e ( Erdebîl اردبیل ) kadar ilerledi ve el-Carrahü’l-Hekemî komutasındaki bir Emevî ordusuyla karşılaştı. Daha az sayıdaki Emevî ordusunda bulunan mevâlî birliklerin savaşın ilerleyen safhalarında kaçmaları sonucu Emevî ordusu büyük bir bozguna uğradı ve Arap komutan da öldürülerek kafası Bercik’in tahtının üzerine yerleştirildi. Savaşın ardından Hazarlar Erdebil’i de aldılar. İlerleyişini sürdüren Hazar ordusu ertesi yıl 730’da Musul ( el-Mavsıl [ el-Mawṣil الموصل ] ) önlerinde Mesleme bin Abdülmelik komutasındaki bir Emevî ordusuyla çarpıştıysa da Hazarlar bu savaşta yenilgiye uğrayarak Kafkaslara çekildiler; Hazar komutanı Bercik ise savaşta öldürüldü.

Emevîlerin 730 Musul zaferinden sonra Arap orduları Kafkaslarda yeniden saldırıya geçtiler. Önce Mesleme bin Abdülmelik, o gözden düşünce de yerine Ermenistan ve Azerbaycan vâlisi atanan Mervan bin Muhammed bin Mervan bin el-Hekim ( Mervân bin Muḥammed bin Mervân bin el-Ḥekim مروان بن محمد بن مروان بن الحكم , sonraki Halife II. Mervan), Kafkaslarda küçük çaplı başarılar kazandılar. Nihâyet Mervan bin Muhammed 737'de Kafkaslar’ı aşarak Hazar Tarkan komutasındaki bir Hazar ordusunu yendi ve başkent Belencer’i ele geçirerek burayı ateşe verdi. Bu sırada Araplara teslim olmuş olan Hazar kağanı da kılıç zoruyla Müslüman yapılmıştır (bundan kısa bir süre sonra da, 740 dolaylarında Hazar kağanlığı Mûsevî dînini devletin resmî dîni yapmıştır). Ancak Emevî hâkimiyeti bu bölgede uzun süreli olmadı ve kısa bir zaman sonra Araplar Kafkas ötesine çekilerek Hazar Kağanlığı’nın bağımsızlığını yeniden kazanmasını sağladılar.

İslam halifeliğinde Abbâsîlerin iktidara gelmesiyle birlikte Hazar-Arap savaşları da yavaşladı ve eski şiddetini yitirdi. Bundan sonra yalnızca bir önemli çatışma olmuştur:

758 yılında Abbâsî halifesi Ebû Câfer Abdullah bin Muhammed el-Mansur ( Ebû Ca’fer ‘Abdu’l-lāh bin Muḥammed el-Manṣûr ابو جعفر عبدالله ابن محمد المنصور ), Ermenistan vâlisi  Yezîd bin Useyd es-Sulemî’ye Hazar Kağanı Bagatur’un bir kızıyla evlenmek istediğini söyledi. Mâiyetiyle birlikte gelen prenses, muhtemelen doğum sırasında çocuğuyla birlikte ölünce prensesis tarkanlardan oluşan mâiyeti Hazar devletine geri döndü ve bir Arap hizbinin kızı zehirlediğini ileri sürdü. Bunun üzerine 760 dolaylarında Ras Tarkan (buradaki Ras adı, Alanlar için kullanılan As adının bir türevi olabilir) komutasındaki bir Hazar ordusu Güney Kafkaslara girerek Tiflis’i ele geçirdi ve birkaç ay boyunca bölgede yağmalarda, akınlarda, tahribatta bulunarak geri döndü. Bu olayın ardından bir daha Hazarlar ve Araplar arasında büyük çaplı bir çatışma yaşanmadı ve iki devletin ilişkileri giderek düzeldi.


Türük Oguz begleri bodun eşid: üze teŋri basmasar asra yir telinmeser Türük Bodun iliŋin törügün kim artatı utaçı erti? Türük Bodun ertin, ökün!

ilteris6

  • Ziyaretçi
Ynt: Hazar-Arap Savaşları
« Yanıtla #82 : 20 Ocak 2008 »
Hazar Türkleriyle Araplar arasında gerçekten büyük mücadeleler geçmiştir.Hazarlar Arapların her daim korkulu rüyası olmuşlardır.Arap ordularının esas amacı Kafkasların üzerinden daha da batıya 'Bizans Topraklarına' girmek ve Avrupa'da nüfuz elde etmek idi.Ancak Hazarlar Arap bedevilerine sert tokatlar atıp,onları itlaf etmişlerdir.Yahudi Tarihçi Arthur Koestler'in deyimiyle,eğer Araplar Kafkasyanın kuzeyinden daha da batıya ulaşsalardı Hristiyanlık ve İslam tarihi tamamıyle değişirdi.

ilteris9

  • Ziyaretçi
Ynt: Hazar-Arap Savaşları
« Yanıtla #83 : 20 Ocak 2008 »
Anda, gerçekten de Hazarlar, Arap sürülerine inan en güzel tokatlardan biri olmuşlardır.

Çevrimdışı ARDA FAZIL

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 16
Ynt: Araplar - Türkler
« Yanıtla #84 : 28 Ocak 2008 »
TÜRK'ün üstün olmak için ne İslam'a ne de başka bir dine ihtiyacı yoktur.

baska soze gerek yok..Gonullere ve dillere tercuman oldun sag ol.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: Araplar - Türkler
« Yanıtla #85 : 31 Mart 2012 »
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”   Biz KUR'AN'DAN onaylıyız.

KUR'AN'DAN ONAYLI OLANLARA İTHAFEN !..

TÜRKLER TA TALAS’TA KAYBETMİŞTİ - Olcayto KAAN
Türkistan;
Bir zamanlar, insanlığın özlemi barışın, kardeşliğin, eşitliğin,
Adaletin ve huzurun hüküm sürdüğü…
İki yüzlülük, fitne ve fesat bilmeyen Başı dik gönlü alçak,
Gök Tanrının İnanırlarının yaşadığı Türk Yurdunun adıdır.
Alın teriyle, dişiyle tırnağıyla, düşüncesiyle üreten,
Ürettiği ile varlı, sırtı pek, karnı tok, sade, mert ve uygar İnsanların toprağı Türkistan.

Bilime, doğaya, yaratana, yaratandan ötürü yaratılana saygının
kutsandığı, Ahlakın, onurun, dürüstlüğün, yalınlığın ve
kahramanlığın baş tacı edildiği, Türk Yurdu Türkistan.
Henüz işgale uğramamış altın mücevher ipek ve diğer değerli malların
bol olduğu zengin ve bakir ülke Türkistan

Türkistan böylesine bitek böylesine varlıklı böylesine üretken olurda
İstilacıların Talancıların ağızlarının suyu akmaz mı?
Akar tabii…

Dini tam, imanı bütün, adaleti ve ahlakı yüce! Araplar,
saldırı için, talan için sebep bulmada zorlanmazlar.

Bugün eli kanlı Amerika ve Batı, demokrasi ve insan hakkı Diye
nasıl ki istila ederek,
Ülkeleri sömürüp katliam uyguluyor, tecavüz ediyorsa,
O zaman da gizemli söz, İlayı Kelimetullah’tı yani Allah’ın adını
yüceltmek ve Yaymak.

Hazinede yeterince altın gümüş mü? Yok.
Mücahit’in cebi cepkeni mi delik, fitne fesat mı? başlamış.

Halife hazretleri bir göz gezdirir kuş bakışı çevresindeki ülkelere.
Nerde bir değer, zenginlik, servet, mülk, etinden, sütünden ve
Bedeninden faydalanılacak esir edilecek Erkek kadın ne varsa,
El koymak ve talan için söylem hazırdı.

“Allahın Adını Yüceltmek, Adaletini yaymak, insanları,
karanlıktan aydınlığa çıkarmak”…
Bunun için de,
İlham ve fetva kaynağı kitapları, Gelenekleri, Töreleri, yeterince
Tecrübeleri, Yalan ve riyaları vardır.

Olgunlaşınca fikir cehde gelirmiş zakir…
Ferman buyurur, cihat ilan eder Allahın yeryüzündeki karnı tok
gözü aç işgalci Ulu! Halifesi
Cenk hazırlığına başlar Ordunun başkomutanı eli tırpanlı Vali,
Ve kılıçlarını bilerler bir vuruşta kafir kellesini alacak
İlayı Kelimetullah’çı savaşçı Mücahitler.

Allahın Yüce adını yüceltme adına, hüsran içindeki Kafir Türklere,
hak, hukuk ve adalet götürerek zilletten izzete kavuşturma ,
ve Türkleri, Cehennem kütüğü olmaktan kurtarıp,
Cennet nimetleri hurilere ve gılmanlara Eriştirmek için vakit tamamdır.

Kendilerine helal ve en doğal hak gördükleri Türklerin Yurtlarını İşgal,
alın teri göz nuru varlıklarını talan etmek, erkekleri köle,
kadınları ve kızlarını cariye yapıp,
ganimet olarak kaymak tarafı halifeye Valiye, kalan kısmı ise,
talana tecavüze katılan ölüm kusan mücahitlere pay etmek için
saldırırlar yavaştan….

Arap Hadis Alimlerine göre
“ İnsanlık merhameti olmayan
Hatta insan bile olmayıp bir tür kuyruklu maymun olan,
Ya da yer yüzünü kasıp kavuran Yecuc Mecuc artıkları yada
Onların kardeşleri fesat Türklere”
Ucun ucun yapılan akınlardan talanlardan sonra,
Varlık ve ganimet kokusu alan Arap mücahitler! iyice bilenirler.

Her saldırıdan sonra Yeterince Türkleri tanıyıp tecrübe kazanırlar.

Türkistan’ın tamamını işgal etmek, Arap valilerin rüyası olur.

Halifeler gelir Valiler gider Ama, Türkistan’ı işgal talan devam eder.

Bir sonraki, bir önceki Halifeyi, Valiyi aratmaz tecavüzde zulümde.

Geçer 60 yıl.. Yer yer Türk’ün Şanlı direniş, onur ve namus savaşı
destanları da yazılır kan ve gözyaşları içinde

Horasan Valiliğine Kuteybe atanır.
Bizim dincilerin, dindarların ve hatta milliyetçilerin hazret dedikleri,
İslam’ın kurtarıcısı Gördükleri Kuteybe Hazretleri!

Hadis alimi Aliyyul Kari Türkleri İnsan bile kabul etmezde
Horasan Valisi geri kalır mı hiç?

Vali Kuteybe hutbeye çıkar ve askerlerine hitap eder.
“Allah kendi dininin aziz olması için size, Türk Topraklarını helal kıldı.”
Diye başlayarak fetvayı verir. Garibim Türklere nasıl bir adalet
Götüreceğini de açığa vurmuş olur Hz! Kuteybe.
Kimsede soramaz mücahit! Hazret Valiye.

Kuran’a göre Sizin göreviniz sadece tebliğ değimli? Hazret.
Kuran’ın neresinde, Ya da hangi hak kitabın vicdanında vardır,
sana dokunmayan bir başkasının hakkını, Hukukunu, yurdunu gasp
ve namusuna tecavüz etmek…

Kafirun suresi “Senin dinin sana benim dinim bana” demiyor muydu?
Mücahit efendi

öyleyse niyeydi? Din adına yapılan bu talan bu zulüm
Kuteybe Türk Kenti olan Talkan’a yürür. Talkan’ın Vatansever direnişçileri,
Kuteybe’den önce Kenti terk ederler.
Kuteybe, şehri yağmalar talan ettirir para edebilecek kadın erkek
herkesi esir alır.
Askerlerine emir verir “ Öldürebildiğiniz kadar Türk’ü kılıçtan geçirin.”
Askerler o kadar masum insan öldürürler ki kandan bıkarlar.

Kuteybe bu sefer çeşit olsun diye yol boyunca 20 Binden fazla
masum insanların Ağaçlara asılmasını emreder.
Her bir ceviz ağacının dalında asılı çırpınan inleyen bir masum can.
Katledilen insan sayısı 10 Binlere ulaşmıştır.

Halkı savaşa girmeyen Kent Talkan’a adalet adına Allahın Yüce adını
Yayma adına yapılanlar budur.

Kuteybe yakarak yıkarak ırza geçerek nihayet Türk Hakanının direndiği
Bağlan kalesini kuşatır.

İki ay boyunca ağır saldırılara rağmen kale düşmez ama
dışarıdan yardım alamayan kalede açlık baş gösterir.
Kuteybe Muhammed b. Selimi Tarhan’a elçi gönderir.
Selim Tarhan’a Kaleyi teslim
ederlerse askerleriyle birlikte Tarhan’ın serbest bırakılacağına dair
Kuteybe adına söz verir.

Tarhan komutanları ve askerleriyle birlikte teslim olur.
Teslimden sonra Kuteybe, Haccac’a haber gönderir.
” Türklere Söz verdim ama, gönlüm razı değil bu kafirleri bırakmaya”
Haccac;
“Türkler, Müslümanların düşmanıdırlar aman verme o kafirlere,
istediğini yap.” Diye cevap gönderir.

Kuteybe önce Tarhan’a daha çok acı çektirmek için iki oğlunun kellesini
Tarhan’nın ve halkın önüne satırla kestirir.
Kuteybe durmaz.

Günahları sadece yurtlarını mallarını ve namuslarını savunmak olan
vatansever 700 esir Türk evladının derilerini diri,diri yüzdürür.
Feryatlardan yer gök inler.

İnsanlık tarihinin en utanç verici sahnelerinden biri,
Allah Adına hareket ettiğini söyleyen Katran vicdanlıların sergilediği,
Kalleşliğinin alçaklığın kara tiyatrosu perde perde izlettirilir insanlara.
Yetmez bu zalimlik, Kimi ruhunu teslim etmiş, kimi can çekişen
mazlum Türk evlatlarının Başları gövdelerinden ayrılarak,
kelleleri Haccac’a armağan olarak gönderilir.

Ve büyük! Mücahit!, Namert düşmana teslim olunmayacağının
Dersini tarihe not düşer gibi,
Türk Hakanı Tarhan’nın başını kendi kılıcıyla gövdesinden ayırır.

* Halife Süleyman’ın en Fatih! en Mücahit! Valisi Yezit b. Mühelleb
Cürcan Şehrine girer. Yezit karşı koymazsanız malınıza canınıza
dokunulmayacak der Yezit’in sözüne güvenerek teslim olan Cürcan,
baştan sona talan edilir.

Kaledeki direnişle hiç ilgisi olmayan halktan eli silah tutan,
on binler toplanır. Vali Yezit Esirlerin bir kısmını 24 km yol boyunca
geçeceği yol üzerinde ağaçlara ibret için astırır.

Kalan 12 bin kişi Enderhiz vadisine doğru yola çıkarılır.
Nereye götürüldüğünü bilmeyen esirler kurtulduk diye sevinirlerken,
dere yatağında durdurulurlar.. Vali Yezit askerlerine,
“Şimdi istediğiniz şekilde Türklerden intikamınızı alabilirsiniz.” der.

Mücahit! Arap Askerler, büyük bir istek ve iğrençlikle elleri bağlı
Türk Evlatlarının bir vuruşta ikişer üçer başlarını gövdelerinden ayırırlar.
İnsan kafaları ve vücutları ayrı, ayrı çırpınırlar can çekişirler
hırıltılar Arşa çıkar.

Enderhiz Vadisinde yer, gök, taş, toprak, bitki, börtü, böcek utanırlar,
acı duyarlar utançlarından üzüntülerinden boyunları bükülür.
Böyle bir zalimliğe gözyaşı dökerler, İnsan olmadıklarına şükrederler.
Peki niyedir bu zulüm?.

Çünkü Cürcan Halkı talancı Yezit ve Askerlerine karşı vatanını, namusunu
savunmuştur.

İlayı Kelimetullah’çı! Talancı Yezit’e göre bu büyük suçtur.
Vali yezit yemin vermiştir. Türk Kanıyla değirmen döndürüp un yapmaya.
Dere yatağında ki suyun yönü değiştirilerek Masum 12 bin esir
Türk Evlatlarının kanıyla, değirmen döndürülür, unundan ekmek yapılır.
Yezit Efendi yiyerek yemini yerine getirilir.

Kara Vicdanları bile kanatan Türk’e yapılan bu soykırım örnekleri,
sadece ve sadece Arap Tarihçilerin rahatsız olan Vicdanlarından Sızan
zulüm kırıntılarıdır.
Arap’ın ya da Kureyş’in bir Kerbela’sı vardır Ama, kimsesiz Türklerin
Arap işgali altında Yüzlerce Kerbela’sı vardır yazılmayan.

Yazacak kimsesi de yoktur
Zavallı Türk kendi kara yazgılı tarihini bile yazamaz çünkü, Türklerin
böyle bir adetleri ve yazmaya cesaret edebilecek Araplaşmayı yırtacak
Yürekli, dönüşmemiş Tarihçileri de yoktur.

Acıdır ki Türklerle ilgili bir iki tarih kırıntısı, bilgisi varsa, Düşmanları
Çinlilerden ya da Araplardan öğreniyor.

Eğer o zamanlar bir Türk tarihçi olsaydı,
Türklere uygulanan Bu alçakça soykırımları yazmaya dayanacak bir yürek,
titremeyen bir el, utanmayacak bir divit kalem bulabilir miydi acep.

Türk sınırlarında Sınır kaleleri kurulur.
Müslümanlığı kılıç zoruyla kabul eden esir Türkler, bir şeyhin veya
bir mürşidin manevi! terbiyesinde! Ölüme hazır, gözü kararmış ve
imanı köpürmüş Mücahitler haline dönüştürülürler bu kalelerde.

Ve bahar gelince saldırtırlar bu mücahitleri, Kafir gördükleri
öz kardeşleri Türklerin üstüne.

Yıllar yılı istila gasp devam eder Türk Yurdunda
Halife değişir vali değişir ama talan soygun tecavüz değişmez
Büyüklere masal… Allahın Adını yaymadır yalan dolan ve talan
Bütün bu süreç içinde kanıyla canıyla yüreği ile Arap zulmüne direnen
Türk Evlatları da vardır.

Bunlardan en kahramanı Yüreği Türk, Yurtsever Türgiş Hakanı SU-LU’dur
SU-LU Türklük adına namus adına yurt adına onur adına Kan kusturur
Arap Ordularına
Defalarca Perişan olur yenilir çekilirler Araplar.
Dönerler Tekrar yine burunlarını sürter Türk Hakanı SU-LU

Bu arada Türklerin başka bir baş belası sinsi kalleş sarı yılan Çinlilerde
boş durmaz. SU –LU KAĞAN Çinlilerin ince ayak oyunları sayesinde,
kendide bir Türgiş olan Irkdaşı ve en yakın yardımcısı Komutan
Baga TARKAN tarafından bir baskınla öldürülür

SU-LU’nun ölümü Araplarda bayram havası yaratır.
Horasan valisi Araplara emir verin Oruç tutun en büyük düşmanımız öldü
Halife Hişam hediyeler müjdelikler dağıtır,
kabusu SULU KAĞAN öldü diye

SU-LU’ dan sonra Başsız kalan Baş Türkler, Kıç olur baş eğerler
diz çökerler Arap Emperyalizmine
Türkler artık iyice birbirlerine girer dağılırlar.
Öyle bir dağılır öyle bir düşerler ki,
Bir Kısmı Arap Bir kısmı Çin mandasını isterler onurları namusları hiç olmuştur
Bu aşağılık koruma ve manda isteğine sinsi ve talancı düşmanları
Çinliler ve Araplar,
Göbek atarak efendiliğe soyunurlar.

Türkleri sömürmek isteyen iki iblis devlet orduları, Türkleri koruma adına
Talas’ta karşı karşıya gelirler
Savaşın en kritik anında savaşı kenarda izlemekte olan Karluk Türklerinin Beyi
içinde Türklerinde bulunduğu Çin ordusuna arkadan ve yandan saldırırlar
Çin ordusu savaşı kaybeder
Çin ordusu içinde 20 bin, Arap ordusu içinde 25 bin Türk savaşır

Ayrıca Sonradan müdahil olan Karluklar 10 bindir.

Hiçleşen 55 bin Türk, Arap ya da Çin mandası altında yaşama, Arap veya
Çin çizmelerini yalama Uğruna birbirlerini boğazlarlar.

Eğer bu 55 bin akılsız Onursuz Türk, uşaklık yarışına gireceklerine
Ataları Bilge KAĞAN’I dinleyip
birlik olsa dirlik olsa, kendi olsa yada atası Kürşad gibi, esareti kabul etmeyip
son çeri kalıncaya kadar savaşacak, saraylar basacak yürekleri olsaydı
ne Çin?, ne Arap? Mandasına ihtiyaç duyarlardı.

Ne vatanları talan edilir ne erkekleri köle ne kadınları kızları cariye,
Ne de namusları Arap’ın değneğinin ucunda paspas olurdu
Türkler Birbirlerini boğazlayıp Araplara savaş kazandırırken aynı zamanda,
Tarih boyunca bir daha kendileri olamayacaklardı.

Görünürde Talas’ta Araplar kazanmış Çinliler kaybetmişti.
Ama asıl kaybeden Türklerdi.
Bu başka bir kaybedişti. Tarihte eşi benzeri olmayan bir kaybediş.
Dönüşmeydi bu bir başka ırka Arap’a dönüşme

Araplar;
Nice peygamber eskiten, Mukaddes Mescitlerde nice halifeyi sırtlarından
Hançerleyen,
Şeytana külahını ters giydiren İbranilerin öz kardeşi Araplar için,
Türkleri kandırmak Türkleri sömürmek onlarla kedinin fare ile
oynadığı gibi Oynamak hiç de zor değildi.

Arap’ın Yeterince tecrübesi iki yüzlülüğü şeytani tasarımları vardı
Ava çıktığında, avından bile önce özür dileyip sonra avlayacak kadar soylu,
yaratılana saygılı saf Türk, Araplar elinde paralı asker, kardeş katili,
vatan haini alçak bir güruh haline gelir.

O tarihte tek servet, mal, mülk, altın değerler Türkistan’dadır
Tecavüz bilmeyen, zina bilmeyen, pezevenklik bilmeyen Türk’e
Kadınlar, altınlar, ipekler sunulur.

Böylece Araplar, ellerini sıcak sudan soğuk suya vurmadan,
Mankurtlaştırılmış yozlaştırılmış katilleştirilmiş Türklere,
Din iman adına yine kardeşleri Türklerin yurtlarını işgal ve talan ettirirken
Aynı zamanda Direniş gösteren Türkleri Gene Paralı asker
satılmış Türklere boğdurturlar.

Bir taşla iki kuş vurur Araplar
Türkistan’ın işgali gerçekleşir
Ve tarih boyunca Türkler bir daha Türk olamayacak derecede
Asimile edilirler iğfal edilir dönüştürürler.
Bu öyle bir iğfaldir ki asırlar boyu bitmez azalmaz artarak
Günümüze devam eder

Türk olabilen, Uyanmak ve uyandırmak isteyen Türk’e yafta hazırdır
Mürted, Kafir, Deccal… Küfreder, öldürür ve bağırırlar Allahuekber.

Talas savaşı 751 yılında Talas Nehri kıyısında olur.
O günden bugüne yani 1260 yıldır Türkler kendine gelemez.

Türkler Müslümanlaşmak yerine Araplaşmayı tercih eder.
İradesini kaybeden sürüleşen Türk,
Arap’ı, karanlık Araplaşmadan kurtarmak için yüzlerce peygamber ve
Nebi gönderen Tanrının ilahi mesajlarını da anlayamaz
Tanrıya inat Arap’ın karanlıklarına gömülür.

Afrikalı siyah, çöldeki bedevi bile Araplaşmasını tamamlar ama,
Ama Türkler doyamaz Araplaşmaya
Araplaşma sevdası bitmez tükenmez ama, Türk tükenir
Türklük tükenir.

Ve Onursuzluğu kabul eden Türkler,
Ta Talas’ta kaybetmişti.

Kara KAGAN
[ALINTIDIR] [http://www.turansam.org/makale.php?id=4452]
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı Türkistan Ordusu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 339
Ynt: Araplar - Türkler
« Yanıtla #86 : 31 Mart 2012 »
Gog-Magog (Yecüc-Mecüc) ile ilgili bende araştırdım. Asyalı, Mongoloid özellikler gösteren bir ırktan bahsediliyor.
Türkler olabilir, ama olmayabilirde. Bence çinliler olur çünkü kalabalık olması gerekiyor bu iki unsurun. Nüfus fazlasıyla istila etmesi gerek, öldürdükçe daha çok gelmesi gerek. Türkler dünyada bir avuç kaldı.
İleri! İleri! Türkistan erleri!
Senin için ölürüz Türkistan illeri...

(Türkistan Lejyonu'nun anısına atfendir).

Çevrimdışı Aze Bozkır Savaşçısı

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 222
Ynt: Araplar - Türkler
« Yanıtla #87 : 31 Mart 2012 »
Gog-Magog, Nuhun oğlu Yafəsin torunlarıdır. Nuh Yer Üzünün 2-ci Adəmi olaraq bilinir! Böyük Tufan olayından sonra Nuhun qövmindən başqa bütün insanlar ölmüşdür! Dünya millətləri və ırkları Nuh Peyğəmbərin oğullarından yaranmışdır! Onlar bunlardır:

=========
1) Yafəs.

2) Sam.

3) Ham.

=========

   4-cü oğul Tufan sırasında ölmüşdür!

---------------------------------------------------

 İstərsəniz, buna dini baxımdan nəzər yetirək:

______________________________________________________________________

=========================
1) Adəm.
=========================

     Bu zaman millət, ırk və xalq bilinci yoxdu! İnsanların bir dili, bir kültürü vardı.

______________________________________________________________________

============================
2) Adəmdən sonra gələnlər.
============================

     Bu zaman Tanrı insanları xalqlara, millətlərə və ayrı-ayrı soylara böldü! Kuran və digər semavi kitablarda səbəb olaraq -- “Bir-birinizden seçilesiniz” -- deyə, ayətlər vardır….

______________________________________________________________________

============================
3) Nuhun Tufanı.
============================

      Bu zaman insanların yarıdan çoxu məhv oldu! Tufandan sonra Nuh oğlanlarını Dünyanın farklı-farklı yerlərinə göndərdi. Nuh Peyğəmbərin 4 oğlu olduğu söylənilir. Biri Tufan sırasında gəbərdi getdi!(Kafir olduğu için) Digər oğlanları isə Nuhun əmri ilə Dünyanın 3 bölgəsinə dağıldı.

———————————————–

       Sizcə bu düşündürücü deyil mi? Allah, Allah…. Təsadüfə bax! Dünyada da ilk insanın izləri 3 bölgədə, yəni – “Mərkəzi Afrika, Mərkəzi Avropa(İsveçrə) və Doğu Kazaxıstan”— bölgələrində bulunmuşdur….

       İndi düşünün, Nuhun miladdan öncə 3,000 illərində yaşadığı söylənilir. Amma bu yalnış fikirdir! Çünki Nuhun miladdan öncə Şümer “Dastanında” adı keçmişdir və bu da “dastan-masal” olaraq söylənmişdir. Dastanlar da eski zamanlara, qədim çağlara dayanır! Mən 2010-cu ildə başıma gələn olayı söyləsəm bu dastan olur mu?! Tabi ki, deyil! Amma başıma gələn olaydan yüzlərcə il keçsə və onu torunlarım anlatsa bu "dastan" ola bilər! Deməli miladdan öncə 3,000 illərinə aid olan Kəngər(Şümer) yazılarında Kəngərlərin söylədikləri onlardan yüzbinlərcə il qədim bir olaya dayanır! Kısaca Nuh Peyğəmbər miladdan 3,000 il bundan öncə yaşaya bilməz! Fikrimcə yüzminlərcə il bundan öncə yaşamışdır! Hər nəysə, Türklərə və kavimlərə gələk:

      Nuhun öz oğlanlarını başqa-başqa yerlərə göndərməsi qərib deyil mi? Ayrıca Nuhun bir oğlunun adı da “Yafəs” olmuşdur ki, bu Nuh peyğəmbərin böyük oğludur! Bazı qaynaqlarda “küçük oğul” olaraq keçir, amma bu yalnışdır! Bütün səmavi kitablarda ayrıca Tövratda Yasəf hakkında və onun soyu hakkında geniş bilgi verilmişdir! Yafəs başda "Türklər" olmaqla bir çox millətlərin atasıdır! Ayrıca Yafəs hakkında iki terorem vardır:

   - I Teoreyə Görə -

     Yafəs oğlanları ilə birlikdə Xəzər Dənizinin Kuzey-Doğu bölgələrinə köçər. Bunu Türk Dil Ailələsinin, dünyadakı digər Dil Grupları ilə ortaq sözçüklərinə əsaslanaraq söyləyirlər!

----------------

   - II Teoreyə Görə -
   
     Yafəs oğlanları ilə birlikdə Mancuriya və Mongolustana tərəf göç edir! Və orada öz soyunu qurur.
     Daha sonra isə, Mancuriyadan-Amerikaya; Mongolustandan-Çinə; Orta Asiyadan ise - Avropaya yayılarlar….
 
     Bizim (Türkler və s.)soyumuzun Nuhun oğlu Yafəsə dayanmasını doğrulayan fikirlər var! Məsələn GökTengri inancında ölünü gömmə adəti, Tanrıya aid görüşlər və bir çox düşüncələr Semavi dinlərlə üst-üstə düşür! Fakat, Yafəsdən fərqli olaraq Nuhun digər oğlanları isə Atəşpərəstlik, Bütpərəstlik və başqa-başqa inanclara sahib olmuşlar! Kısaca Tək Tanrı inancından sapmışlar! Doğrudur, Yafəs və onun soyundan gələnlərin bəziləri də dindən sapmışlar! Hər nəysə... Yavaş-yavaş Yafəsdən törəyənlərə baxaq:

                                   ===================
                                    Yafəsin oğlanları bunlardır:
                                   ===================

_______________________________________________
==========================================
Gomâr: Kafkasyalılar, Anglo-Sakson, Cermen kavimləri.

 Mağok: Fin-Ugor Mongol və Skandinav kavimləri.

Maday: İran (Persler), Tacik, Puştun(Afgan), Urdun (Pakistan) və Hint kavimləri.

 Yuvan: Yunanlar (Elladalar, Hellenlər), Truskalar.

 Tubal: İtalyan, İspanyol, Katalan, Klikya xalqları və s.

_________________________________________________
===========================================

     Dindən çıxan boylar bölgədən, yəni Orta Asiyadan sürülmüşdür! Kısaca onlar artıq "Yafəsin oğlu"(Türklük?) olmaqdan çıxmışdır! Türklər arasında kavimlər köçünün olmasına səbəb də budur! Böyük köç Türklərlə başlamış, Mongollarla, Germanlarla və Keltlərlə bitmişdir! Kısaca dünyada olan bütün köçlərin səbəbkarı Türklər, yəni Yafəsin soyundan olanlardır! Buna görə də bütün dünyanın böyük bölümü bütpərəst olanda Türklər Tek Tanrı inancında olmuşlar! Yahu, neden büyük öçler oldu ki?!

     Çünki Türklər - (biz) öz törələrinə, dinlərinə və inanclarına sadiqdir! Bu inancdan (GökTengri?) və törədən sapan boylar, ayrılan kavimlər "sürgün" edilərək bölgədən sürülər, kısaca "Türklükdən" çıxmış olarlar! İndi bu sürülən boyların yunan, fars, rus və başqa xalqlar olduğunu bilmirəm...

    Yuxarıda gördüyünüz kimi, bizim babamız Yafəsdir! Doğu Mongolustan-Sarı Deniz bölgəsindən, Batı Avropa çölləri və Kuzey Amerika bögəsinə qədər olan torpaq parçası Yafəsin oğullarının yayıldığı ərazidir! Dünyanın diyər bölümləri isə Sam və Hamın torunlarının məskunlaşmış olduğu torpaqlardır! Yer yüzündə ən çox yayılan boylarda Yafəsin soyundan gələnlərdir! Mən burada geniş bir şəkildə Yafəs hakkında bilgi verdim. Fakat, Sam və Ham da Nuhun oğludur! Yafəsin torunları Orta Asiyadan ayrılaraq Avropanın içlərinə doğru irəliləmiş və Samın oğulları ilə birləşmişdir! 

     Ayrıca miladdan öncə 5-8,000 il bundan əvvəl Mongolustandan, Türkmənistana,  "Kara-Qum və Kızıl-Qum" səhralarından və Kafkazın kuzeyində olan "Dərbənd Keçidindən" gələrək, oradan Mesopotomiya torpaqlarına yayılmış "Kəngərlər" - yəni hamımızın "Şümer" olaraq tanıdığı Turani kavim güney bölgəsinə hakim olmuşdur! "Nuh Tufanı" olayını da "elmi" olaraq onlar  dünyaya isbat etmişdir! Lakin, zaman keçdikcə bu sivilizasiya parçalanmış, bir hissəsi Hami oğulları (Akkad-Babil) arasında asimilə olmuş, digər bölümü isə doğuya hərəkət edərək Mərkəzi İrana tərəf irəliləyib, Türkmənistandan Sırdərya və Ceyhun çaylarını aşan boylarla birləşmiş və "Midiya" mədəniyyətini qurmuşlar! Digər bölümü isə Kuzeyə doğru çəkilərək Qıpçak çölündən Dərbən keçidi vasitəsiylə gələn Türk boyları ilə tamamlanaraq, "Alban" sivilizasiyasını yaradmışlar! O səbəbdən də bu gün, Kazaxıstanda, Türkmənistanda, Altay və İranda, ayrıca Azərbaycanda "Kəngər", "Kəngərli", "Alpan" və s. toponimlərlə rastlaşır və bir çox köy adlarının Türkcə olduğunu bilirik!

    Kısaca bütün insanlar bir soydan, yəni Adəmdən, daha sonra isə Nuhdan gəlir! Amma zaman keçdikcə soylar çoxalmış və yeni-yeni kavimlər ortaya çıxmışdır.. Bir də, az öncə bütün kavimlər köçünün səbəbkarının Yafəsin soyundan gələnlər – yəni Türklər olduğunu söyləmişdim. Ayrıca Kurani-Kerim və digər səmavi kitablarda insanların aynı yerdən başqa yerlərə dağıldığı söylənilir! Bu sizcə Orta Asiya və Mongolustan ola bilməz mi?! Çünki bütün köçlərin tamamı Asiyadan olmuşdur! Asiyada da insanlar yerin dibindən, mantar kimi bitməmişdir. Amma fikrimcə bu Yafəsə və ondan əmələ gələn soylara(Türk,Fars,Yunan) aiddir! Sam və Ham başda olmaqla, onların torunları isə "Mərkəzi Avropa" və "Mərkəzi Afrika"dan yayılmışdır! Bütün bunların hamısı isə, yəni - Yafəs, Sam və Ham, bir yerdən - Nuh Peyğəmbərdən ayrılaraq dünyanın 3 bölgəsinə yayılmışdır!

----------------------------------------
 
    Yəcuc və Məcuc-a gələrsək, bunun Türklərdən başqa kavimlər də ola biləcəyi göz önündədir!

    Ayrıca, Türk ırkı tamamən "mongoloid" deyil, Mongoloid və Avropoid irqləri arasında keçiddir!






   

   

Çevrimdışı Kayra Kağan

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4
Ynt: Araplar - Türkler
« Yanıtla #88 : 31 Mart 2012 »
Şöyle kısa ve öz konuşayım; Arapların Türklere hiç bir faydası yoktur,bazı "dindar" salaklar yüzünden gittikçe Türk benliğimizi kaybedip Araplaşıyoruz.Bunun için bırakın Araplara sempati duymayı.Dini inancınız size kalmış ama Türk kültürünü araplaştıramazsınız.Araplar ile filan dost olunmaz,daha 1.Dünya savaşında bize attıkları nasıl unuttunuz! Türkün Türk'den başka dostu yoktur.

Çevrimdışı Aze Bozkır Savaşçısı

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 222
Ynt: Araplar - Türkler
« Yanıtla #89 : 31 Mart 2012 »
Şöyle kısa ve öz konuşayım; Arapların Türklere hiç bir faydası yoktur,bazı "dindar" salaklar yüzünden gittikçe Türk benliğimizi kaybedip Araplaşıyoruz.Bunun için bırakın Araplara sempati duymayı.Dini inancınız size kalmış ama Türk kültürünü araplaştıramazsınız.Araplar ile filan dost olunmaz,daha 1.Dünya savaşında bize attıkları nasıl unuttunuz! Türkün Türk'den başka dostu yoktur.

  Öncəliklə otağımıza xoş gəldiniz!

  Sizə, bir kiçik qardaşınız olaraq yorum yapmadan öncə otağa bir göz gəzdirməyinizi tövsiyə edirəm! Üstdə, sol tərəfdə yerləşən "ARA" seçimi var, oradan bizim nə fikirdə olduğumuzu görə bilərsiniz!