Gönderen Konu: TÜRK-ARAP SAVAŞLARI-TÜRKLER NASIL MÜSLÜMAN OLDU?  (Okunma sayısı 72979 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Bozkurt60

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 7
Ama bunu bir çok tarihçi reddediyor...

Bunun nedeni nedir?


 ''Türklerin islamiyet'i kendi isteğiyle kabul etmiştir'' kavramının yanlış olduğunu düşünmemle beraber ilkokuldan üniversiteye kadar bütün kitaplarda bu böyle yazılmakta ve tarihçilerin büyük bir çoğunluğu bu görüşe katılıp ''Zorla değil,kendi isteğimizle kabul ettik..'' diyorlar..

İslamiyet'e karşı değilim.Ve benim görüşüm bir Türkçü islamiyet'e karşı olamaz.Çünkü ırkımızın büyük bir çoğunluğu bu dine inanmakta bize sadece saygı duymak düşer ama Türklerin Gök-Tengri dinini bırakıp İslamiyete kendi istekleriyle geçmesi bana saçma geliyor...
T.T.K.

Çevrimdışı Karakalpak

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 29
Kuteybe denilen şerefsiz Türklere karşı bir katliam hareketine girişmiştir lakin Hülagü Han kendisinin o b.ktan ağzına ederek intikamımızı bir güzel almıştır.

Çevrimdışı BUMİNKAĞAN

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 5
baştakilerin yani akp hükümet eşrafının bu soydan geldiği söyleniyor ne derece doğrudur bilinmez.

Çevrimdışı kuzey kurtları

  • H U N
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 60
    • Tüm Turan Burada
baştakilerin yani akp hükümet eşrafının bu soydan geldiği söyleniyor ne derece doğrudur bilinmez.

 :kahkaha01:
Hiç gülesim yoktu.ama iyi tespit
Kişi her zaman dinini değiştirme imkanına sahiptir ama SOYUNU ve KAN’ını DEĞİŞTİREMEZ.

Çevrimdışı alkanaga

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 68
TÜRK-ARAP SAVAŞLARI
« Yanıtla #104 : 19 Eylül 2015 »
TÜRK ARAP SAVAŞLARI...

705 yılında Emevi Abdülmelik öldükten sonra yerine oğlu Velid geçer ve Kuteybe Binn Müslim Horasan’a vali olarak atanmıştır. Kuteybe vali olduktan hemen sonra güçlü ordular kurmaya başlar ve ve Arap ordusunu Türklerin üzerine sürer. Önce Baykent kuşatılır. Baykent 2 ay kadar direnir. Sonunda Kuteybe, tam bir zafer kazanamasa da, Türkleri haraca bağlayan bir anlaşma yapmaya İkna eder. Böylece Şehir yıkımdan kurtulur ama şehre giren Araplar, anlaşmaya rağmen şehrin önemli bir kısmını yağmalarlar. Bu duruma Arapların uydurduğu neden ise;  Hz. Muhammedin , “savaş hiledir” sözü olmuştur. Böyle bir onursuzluğa şahit olan Türkler için için kaynar. Daha sonra Arapların sözlerinde durmadığını gören ve yapılan hileyi kabullenemeyen ve başlarına gelecekleri anlayan Türkler ayaklanmaya başlar. Bunun üzerine Kuteybe tekrar Baykent’e gelerek, ne kadar silahlanan ne kadar Türk varsa, hepsini kılıçtan geçirtir. Kadınları ve çocukları esir alır ve şehri baştan aşağı yağmalatır. Yağmalama bittikten sonra, daha önce Merv’de toplanmış Arap aileleri, Baykent’e yerleştirilir. Valilikten vergi tahsildarlığına kadar bütün denetim organları Araplardan oluşturulur. Daha sonra esir edilen çocuklar babalarına, kadınlar kocalarına satılır.

Baykent’i kendince hallettikten sonra Kuteybe, Merv’de Buhara’yı ele geçirmek, yağmalamak ve Müslümanlaştırmak için hazırlıklar yapar. Bu arada Gök türklerin dağılmasıyla ortaya çıkan  Vardana ve Buhara Beylikleri arasında çatışmalar vardır. Müslüman Araplara karşı mücadele etmek için bu çatışmalar Türkler tarafından derhal durdurulur ve Vardan Hudat Türklerin başına geçer. Kuteybe önce Numiskent ve Ramitan’a saldırır; buraları kolayca istila eder. Demirkapı önlerinde Vardan’la savaşır ve Vardan savaşı kaybeder; Buhara’ya doğru çekilir. Savaştan yorgun düşen Kuteybe de Merv’e geri döner. Türkler, kendilerine karşı düzgün bir başarı elde edememiş Arapların bir daha gelmeyeceklerini düşünerek, rehavete kapılırlarken, Kuteybe tam bir yıl hazırlık yapar ve Buhara’yı tekrar kuşatır. Birlikten yoksun olsalar da Türkler direnir ve Kuteybe yine başarılı olamaz;  Arap ordusu dağılmaya başlar. Bunun üzerine Kuteybe her bir Türk başı için askerlerine 100 dirhem vaat eder. Allah, din, iman değil ama para hırsı ile gayrete gelen Araplar, Şehri istilâ ederler. Bütün direnen Türkler kılıçtan geçirilerek, Araplara yakışır bir Şekilde tam bir katliam yapılır. Vahşi Araplar Türk kadınlarına tecavüz ederler, sonra da ya cariye olarak kullanmak, ya da köle pazarında satmak üzere alıkoyarlar. Erkeklerden de binlerce kişiyi köle olarak satmak üzere beraberlerinde götürürler. Ne de olsa ganimettir bu durum Araplar için.
Ardından Kuteybe, öncelikle Türk halkını Müslümanlaştırmaya başlar. Buhara halkı Müslüman olmuş gibi görünse de, bu dini kabul etmek istemez. Kuteybe, Türklerin evlerinde İslâmî kuralları yerine getirmediklerini öğrenir ve yeni bir yöntem geliŞtirir. Bu yönteme göre Türkler, evlerini Araplarla paylaŞmak zorunda bırakılır ve bu şekilde bire bir kontrol altına alınırlar. İslami kurallara uymayanlar ise ağır cezalara uğratılırlar. İslamı benimseyenlere ise vergi avantajı, mülk edinebilme vs.. gibi bir çok kolaylıklar sağlanır. Fakat Bu zorlamaların karşısında,  Türk halkından bazı direnişçiler çıkar; gizlice silahlanırlar. Bu durum karşısında Araplar camiye bile silâhsız gidemez olur. Kuteybe baskıları arttırır; kendi aralarında örgütlenen Türkleri yakalatıp, öldürtür. Buhara Türkleri bu yıllarda, dünyadaki çok az milletin yaşadığı vahşeti ve ıstırabı yaşamıştır. Emeviler, savaşta gasp edilen Türk kızlarını ganimet olarak görür ve Araplara cariye olmalarını helâl kılar. (Bkz. Ahzap Suresi, 50. ayet.) Bir müddet sonra Kuteybe, Türkler arasında bir türlü rağbet görmeyen İslâmiyet’e onları alıştırmak için, namaza gelenlere 2 dirhem vaat eder. Yani malını elinden aldığı  gariban halkı para karşılığı Camiye çağırır ve çaresiz  kalan fakir halktan da para için camiye gidenler çıkar.
Buhara halkının başına gelenlerden haberdar olan diğer Türk Beylikleri, tedirgin olur ve çareler ararlar. Sogd meliki Neyzek Tarhan, Şehrinin yıkıma uğramaması ve halkına zülüm edilmemesi için Kuteybe ile anlaşmaya gider. Anlaşmaya göre Tarhan, haraç verecek ve tarafsız kalacaktır. İşte bu tarafsız kalmalar, Türkleri birlikten alıkoymuş ve Arapların işini kolaylaştırmıştır. Kuvvetli ordularla gelen Araplar, savunması zayıf küçük Türk Beyliklerini kolayca istila edip, yağmalamışlardır. Durumu gören Neyzek Tarhan, yapmış olduğu anlaşmanın hatalı olduğunu anlamış ve bütün Türk Beyliklerine birer mektup yazmıştır ve onları birlikte direnişe çağırmıştır. Tarhan’a ilk olumlu yanıt, Talkan meliki Sehrek’ten gelir. Bunu öğrenen Kuteybe, Talkan Şehrine doğru yürür. Hazırlıklı olmayan Talkan meliki Sehrek, Şehri terk eder. Şehre hiç savaşmadan giren Kuteybe’nin askerleri, şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek varsa hepsini kılıçtan geçirir. Bu katliam o zamana kadar yapılanların en büyüğüdür. Katliamda Arap askerleri yorulana kadar adam keserler, kalanlarını da Talkan yolundaki ağaçlara asmışlardır. Ardından hızını alamayan, kana doymamış çılgın Kuteybe, Talkan’dan sonra Suman’a girer; erkeklerin pek çoğunu öldürterek, kadınları ve kızları cariye olarak alıkoyar. Daha sonra Kes ve Nesef’de  de aynı Şeyleri yapmaya devam eder.
Kuteybe, Tarhan’ın çekildiği “Kale Bazgis” i kuşatır. Kuşatma 2 ay sürer ama bir sonuç alamaz. Kuteybe yine bir hileye başvurur. Tarhan’ın yanına “Muhammed bin Selim” adında bir adamını gönderir ve onunla, teslim olması halinde, kendisine hiçbir şekilde zarar vermeyeceği, güvencesini bildirir. Tarhan komutanlarıyla görüşür ve teklifi kabul ederler. Silahlarını bırakarak kaleden çıkarlar. Tarhan ve adamları derhal yakalanır ve Tarhan zincire vurulur. Daha sonrada halkın gözü önünde başları vurdurulur.


Kuteybe daha sonra Harzemlerin üzerine gider. Harzem’de Türk Beyleri olan Caygan ile Havarizat arasında taht kavgası vardır. Kuteybe, Caygan ile işbirliği yapar. Önce Havarizat ile yardımcılarını öldürürler. Arkasından Camhud melikini yenerek 4.000 civarında Türkü esir alırlar ve bu kişiler daha sonra Kuteybe’nin emri ile öldürülürler. Bunun üzerine Harzem’de halk ayaklanır ve Kuteybe ile işbirliği yapan Caygan’ı öldürür. Öfkeden deliye dönen Kuteybe, Harzem’i yakıp, yıkar, halkı kılıçtan geçirtir.
Burada da başarılı olan Kuteybe, Semerkant’ı kuşatır, Araplar mancınık ateşiyle saldırırlar; büyük zayiat veren ve daha fazla dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır. Bu anlaşmaya göre:
1. Semerkant Araplara her sene 2.200.000 altını haraç olarak verecektir.
2. Bir defaya mahsus olmak üzere 30.000 Türk gencini esir olarak verecektir.
3. Şehirde cami yapılacaktır.
4. Şehirde eli silah tutan kimse dolaŞmayacaktır.
5. Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe’ye teslim edilecektir.
Bu arada Halife Velid ölür, yerine Süleyman İbni Abdülmelik halife olur. Bu zat ile arası hiç iyi olmayan Kuteybe ayaklanır ancak halifeye karşı gelmek istemeyen kendi komutanları tarafından 11 yakını ile birlikte 716 yılında kafası kesilerek öldürülür.




Kaynakça :
Kongar,E.(2006) Tarihimizle YüzleĢmek, Remzi Kitabevi
Aydın,E.(2010) Nasıl Müslüman Olduk?, Kırmızı Yayınları
Tarih-i Taberi-i Kebir / Cilt 3, Sağlam Yayınevi
http://www.datacomm.ch/s.alcinkaya/turklerin_muslumanligi.htm
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2239
Ynt: TÜRK-ARAP SAVAŞLARI-TÜRKLER NASIL MÜSLÜMAN OLDU?
« Yanıtla #106 : 20 Eylül 2015 »
On binlerce Türk'ün kanını akıtan Kuteybe bin Müslim, 705 yılında Merv şehrinde topladığı 50 bin kişilik ordusuna, Türk ülkesindeki işgal ve katliamlarına başlamadan önce:

Allah, kendi dininin aziz olması için, size bu toprakları helâl kıldı!"

Diye seslenerek yapacağı katliama dini kılıf uydurmuştu.

Katil Kuteybe "Her kim Türker’den baş getirirse 100 dirhem vereceğim" diyerek Türk katliamını teşvik etmiştir.
Tarih-i Taberi adlı eserde bu olay:
Alıntı
Kuteybe’nin bu vaadi ile gayrete gelen Arap askerleri, dört aylık zorlu Buhara direnişini nihayet kırarak güçlükle girdikleri şehirde, bu direnişin acısını büyük bir katliam, ırza tecavüz ve yağma hareketiyle çıkarmaya başlarlar. Öyle ki, Buhara sokakları insan cesetlerinden ve bu cesetlerden akan kanlardan geçilmez olur ve 50 bin Buharalı köle olarak götürülür.
Diye yazılmıştır.

Türkler İslamiyetle şereflendiler sözü tarihin kaydettiği en büyük yalandır.

Tarihe; Türklerin aleyhine, her daim, yalan söyletilmiştir.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı alkanaga

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 68
Ynt: TÜRK-ARAP SAVAŞLARI-TÜRKLER NASIL MÜSLÜMAN OLDU?
« Yanıtla #107 : 20 Eylül 2015 »
Sağ olasın Üçoklu karındaşım, Tengri insanları yönettiği kadar insanlar da Tengri'yi yönetir. Doğaya ve mahlukata, insana, ataya, kadına ve de çocuğa  saygı gerekir.  Zira var olan tüm varlık tanrının bir ruhudur.
 Arabistan’da Kahinlik  köklü bir gelenekti. Kabilelerinin sözü dinlenen itibarlı kimseler olan kahinler İslam’la birlikte mevkilerini yitirmiş olmayı kabullenmiyorlardı. Bu suretle peygamber döneminde ve sonrasında bir çok kahin peygamberlik ilan etmiş ve  sahte peygamberler ortaya çıkmıştır. Örneğin;Esved ül- Ansi, Tuleyha Bin Huveylid, Müseylime ve Secah gibi sahte peygamberlerde kendilerince tebliğler yaptılar. Fakat İslam ganimet vaat ediyordu ve bu suretle hiç biri var olamadı.
İslam öncesi ve sonrası devirde diğer coğrafyalarda olduğu gibi Araplarda da kölelik ve ganimet sistemi zaten  mevcuttu. İslam öncesi devirde hür bir kişi savaşta esir düşmesi sonucunda, adam öldürme ve zina gibi ağır suçların cezası olarak, borçlu olduğunda borcunu ödememesi ve aile babasının çocuklarını satması durumunda köle olabilirdi (Nihat Engin, Vecdi Akyüz, "Asrı Saadette Kölelik ve Cariyelik" "Bütün Yönleriyle Asrı Saadette İslam" Beyan Yayınları, İst. 1994, C.I, s.493). Böyle bir durum Türklerde hiçbir zaman olmamıştır.
  Yine İslamiyet öncesi Arap Yarımadasında Putperestlik, Sabilik, Musevilik, Hıristiyanlık, Mecusilik ve Haniflik,  gibi inançlar mevcuttur. İslamiyet’in ortaya çıkışıyla ganimet sevdasıyla diğer dinlere mensup insanlara savaş açılmış, malları mülkleri helal sayılmıştır.
(Enfal Suresi 1 - Sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Peygamberindir. İnanıyorsanız Allah'tan sakının, aranızdaki münasebetleri düzeltin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin).
 Tarafsız bir bakışla, " Hz. Muhammed cok fakirdi ve fakir olarak yasamıştır." diyenler,  Hz. Muhammed, henüz Medine'nin ilk günlerindeyken belki haklıdırlar (tartışılır), fakat sonradan "cihat" adi altında baskın ve savaşlarla ganimetler elde edilmesiyle durum farklılaşır. Ganimetler elde etmeye başlandıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelmeye başlamıştır. İlk başlarda, etrafındakileri sözde "Savaş’a teşvik etmek için Hz. Muhammed şöyle bir kural koyar: “Kim savaşta bir kafiri öldürürse, o kişinin üzerinde bulunan kılıç, kalkan, elbise gibi şahsi eşyası öldürene verilecektir “ der. Bu ele geçen eşyaya seleb denirdi. Daha sonra bu durum araplar arasında paylaşım tartışmalarına neden olunca Müslümanlar  bölüşme yoluna gitmişlerdir (Buhari,Hars,8;Humus,18, Muslim,Cihad,46,no:1571).
Enfal suresinin 67/68. Ayetleri ganimeti hak görürken Hz. Peygamber kendini  ve yakınlarını da unutmamış enfal 41 ile 5/1 i almıştır. Enfal 41:  eğer Allah’a ve hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, resulüne, onun akrabalarına yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.
Ganimetler Müslüman sayısını arttırmış ve İslam orduları güçlenmiştir. Nasıl güçlenmesin, ganimet, zenginlik, zevce vardır.
 Bir bakacak olursak sadece peygamber döneminde;
 Mureysi baskınında 2000 deve ile 5000 koyun ele geçirilir, Havazin Savaşında 110 deve, Hayber Yahudilerden tonlarca hurma ve bir çok hurma bahçesi, Taif seferinde yine Hz.Muhammed döneminde, 6000 esir,24000 deve, 40000 den fazla koyun ele geçirilmişti. Yine baskın yapılan kabilelerden pek çok kadın ve köle de alınmıştır. Hz Muhammedin miras bıraktığı mal varlığına bakınca ganimetin ne kadar tatlı olduğu görülebilir; Hz Muhammedin servetinin buyuklugunu anlayabilmek icin, bütün karılarına nafaka adi altinda her birisine verdigi mala bakmak lazım: her bir karısına yilda 100 vasak-yaklaşık 12-13 ton hurma verirdi. Ayni zamanda Beni Nadir, Fedek, hayber ve ireyne bölgelerinde hurma bahceleri, sayisini kendinin bile bilmedegi develer ve sayfiye köyleri vardi.(Ebu Davud,Diyat,no:4494,Tecridi sarih,1173 nolu hadisin serhi,8/236.). Bu durum sahabelerde de farklı değildir.Mesela,  Halife Osman öldüğünde, ondan varislerine kalan para:150000 (yüzellibin) dinar altın paradır yani günümüzde yaklaşık 4,5 ton altın (Asrı saadette Islam,2/66)’dır.
 Bu ganimet sevdası dört halife dönemi ve sonrasında da devam etmiştir. Zira Devlet gelirleri, dinsel gereklerden kaynaklanan vergiler ile fethedilen yerlerden ve savaşlardan elde edilen ganimetlerden oluşuyordu. Türk diyarlarında bulunan zenginlik ve ganimet tabii ki hemen Arapların dikkatini celp etmiş, ardından hızla istilaya girişmişlerdir.



   
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2239
Ynt: TÜRK-ARAP SAVAŞLARI-TÜRKLER NASIL MÜSLÜMAN OLDU?
« Yanıtla #108 : 22 Eylül 2015 »
TÜRK KANIYLA DÖNDÜRÜLEN DEĞİRMEN!

Halife Süleyman bin Abdülmelik 716 yılında aralarına ganimet bölüşmekle ilgili anlaşmazlık giren ve Türkleri katletmekte yeterli görmediği Kuteybe Bin Müslime'yi görevden alıp yerine Yezid bin Muhalleb adlı bir başka zalimi Horasan'a vali olarak atamıştır.
Yeni Horasan Valisi Yezid bin Muhalleb, Türk katletmekte Kuteybe'den geri kalmamak için Türklerin kanını ırmak gibi akıtıp, değirmen döndüreceğine ve bu değirmenden buğday öğütüp ekmek yapacağına yemin etmiş ve bu soykırımı gerçekleştirmek için Cürcan'ı kuşatmıştır. Tarihe Cürcan Katliamı olarak geçen bu olayda yedi aylık kuşatma sonunda Cürcan'a girmeyi başaran Yezid bin Muhalleb, eli silah tutan herkesi kılıçtan geçirtir, şehrin bütün gençleri esir alınır, şehir yağma ve yıkıma uğratılır, geçeceği yolun 4 fersahlık (24 km) kısmına darağaçları diktirerek esir alınan Türk gençlerini astırır. 12 bin kişiyi de yemini için ayırır.
Bu 12 bin Türk genci, Cürcan yakınındaki Erderhiz vadisine sürülür. Vadiye gelince Yezid'in askerlerine: "bunlardan intikamını almak isteyen alsın!" demesi üzerine 12 bin silahsız Türk gencine saldıran Arap askerleri hepsini katleder.
Erderhiz vadisi, parçalanmış insan cesetleriyle dolmuş ve bu cesetlerden akan kanlar bütün vadiyi kızıla boyamıştır.
Daha sonra vadiden akan nehrin yönü cesetlere doğru değiştirilir.
Nehir suları 12 bin cesedin kanıyla karışarak kandan bir ırmağa dönüşmüş ve olayın geçtiği yerin ilerisindeki değirmene ulaşmıştır.

Yezid bin Muhalleb, işte bu kanlı değirmenin öğüttüğü buğdayın unundan pişirttiği ekmeklerden yiyerek yeminini(!) de yerine getirir.

Tarihi kaynaklar, 716 yılında cereyan eden Cürcan katliamında öldürülen Türklerin sayısının, 40 bin kişiden fazla olduğunu yazar.

Ve tekrar ediyoruz.
Türkler İslamiyetle şereflendiler sözü tarihin kaydettiği en büyük yalandır.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı alkanaga

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 68
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=nOy_n7gU3qQ" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=nOy_n7gU3qQ</a>
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN