Gönderen Konu: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?  (Okunma sayısı 20698 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Türkistan Ordusu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 339
Öncelikle herkese iyi akşamlar. Son aylarda uluslararası medyada giderek bu sarı fareler daha fazla yer tutuyor. Bunların ekonomik atılımları, askeri modernizasyonları, Afrika başta olmak üzere dünyanın geri kalanındaki yatırımları, hatta uzay programları (kendi uzaya gönderdiklerine taykonot diyorlar) başta etrafındaki ülkeleri olmak üzere dünyanın dikkatini çekiyor.

Bir makale:

Alıntı

Çin Yüzyılı başladı mı?

Birçok uzman “Amerikan Yüzyılı”nın sona erdiğini söylüyor. Son ekonomik gelişmeler de bu teşhisi doğrular nitelikte. Peki, Çin siyasi açıdan da ABD’nin liderliğini ele geçirmek üzere mi?

Çin, Batı ile arasındaki farkın kapanmakta olduğunu göstermek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor: Olimpiyat Oyunları’nı düzenliyor, Expo 2010’a ev sahipliği yapıyor, taykonotlarını uzaya, araştırma denizaltılarını denizin derinliklerine gönderiyor, beş yıl zarfında dünyanın en büyük hızlı tren ağını inşa ediyor. Pekin Halk Üniversitesi’nden Profesör Jin Canrong, Çin’in uslu bir öğrenci gibi Washington’daki büyük ustasının sözünü dinlediği günlerin geride kaldığını söylüyor. "Durum beş yıl öncekinden çok farklı." diyen Canrong "Çin ve ABD ilişkilerini artık eşit düzeyde sürdürüyorlar. Geçmişte ABD taleplerini dile getirir, Çin de öğretmeninin sorularını cevaplandıran bir öğrenci gibi cevap verirdi, yani çok pasif bir roldeydi.” şeklinde konuşuyor.

Güçlenen Çin, çıkarlarını savunuyor Günümüzde ise Çin, başta toprak bütünlüğü olmak üzere, tüm konularda kendi çıkarlarını dile getiriyor ve savunuyor. Hong Kong Üniversitesi’nden siyaset bilimci David Zweig, Tibet ile Pekin tarafından kendi parçası olarak görülen Tayvan’ın bu çıkarların başında geldiğini belirtiyor. Zweig „Şimdi kendini daha güçlü hisseden Çin’e kalsa, ABD’nin Tayvan’a silah satmasını da engelleyecek. Öte yandan ABD Çin’in silahlanmasını kaygıyla izliyor. Bu nedenle de Çin ordusunu yakından takip ediyor, bu ise Çin tarafından iç meselelerine müdahale olarak değerlendiriliyor.” tespitini yapıyor.

"ABD bölgesel anlaşmazlıklara karışmasın" Komünist Parti yetkilileri bu konuda gayet açık bir tavır sergiliyor. ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın Vietnam ve Filipinler gibi Çin’in güneydeki komşularına, Pekin ile aralarında Güney Çin Denizi'ndeki egemenlik hakları konusunda süren anlaşmazlıkta destek vermeye hakkı olmadığını belirten parti yetkilileri, bunun bölgesel bir anlaşmazlık olduğunu kaydediyor. Çin, Japonya ile de küçük adalar ve buna bağlı olarak denizin dibinde petrol yatağı arama hakkı konusunda çekişiyor. Pekin kısa bir süre önce de ilk uçak gemisini tamamladı. Ancak Pekin Halk Üniversitesi’nden Profesör Jin Canrong, Çin’in askerî alanda süper güç olma yolunda ilerlediği yönündeki iddiaların yersiz olduğunu kaydediyor. „Hiçbir Çinli kalkıp ülkesini küresel oyuncu olarak adlandırmıyor." diyen Canrong "Çin kendini dünyada belli bir nüfuza sahip ve Doğu Asya’da etkili, ancak ulusal birliğini henüz tamamlayamamış bölgesel bir güç olarak görüyor. Tayvan sorunu hâlâ gündemde.” ifadelerini kullanıyor. Karşılıklı güvensizlik Çinli Profesör Jin ve Amerikan meslektaşı Zweig’ın görüş birliği içinde olduğu bir nokta var. İkisi de tarafların birbirine güven duymadığını vurguluyor. ABD ile Avrupa arasında da sorunların olduğunu, ama ilişkilerin temelinde güvenin bulunduğunu belirten Zweig "Bu ABD ile Çin arasında böyle değil. İklim konferanslarında verilip tutulmayan sözler, Dalay Lama yapılan görüşmeler, silah sevkiyatları – tüm bunlar karşılıklı güvensizliği güçlendiriyor. İki taraf da diğerinin kendisine hükmetmek istediği şüphesini taşıyor.” diyor.

Artan güç ile gelen sorumluluk Profesör Jin geleceğe yönelik şu öngörüde bulunuyor: „Çin, yeni kazandığı gücün aynı zamanda da sorumluluk anlamına geldiğinin farkında. Çin bu sorumluluğu üstlenmeye hazır ve afet yardımından bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye ve teröristler ile korsanlara karşı verilen savaşa kadar ABD ile işbirliği içinde. Kanımca Çin gelecekte daha da fazla sorumluluk üstlenecek.” Çin sürekli kendi çıkarlarını kolluyor. Afrika’da gösterilen angajmanın arkasında da yeraltı kaynakları ve uzun vadede zirai alan konusunda kendini güvenceye alma düşüncesi yatıyor. Batı’nın verdiği kalkınma yardımı çoğunlukla reformlara bağlı tutulurken, Çin ticareti tercih ediyor ve petrol karşılığı silah satıyor, ya da bakır karşılığında yol inşa ediyor.

"Merkez Komite dünyayı tanımıyor" Ancak David Zweig, dünya çapında artan nüfuzuna rağmen, Çin yönetiminin en önemli hedefinin ülke içinde istikrar olduğunu belirtiyor. Eski Devlet Başkanı Jiang Zemin döneminin sona ermesinin ardından, en üst düzey yöneticiler arasında uluslararası tecrübesi olan bir isim kalmadığına dikkat çeken Zweig, bunun 1940’lı yıllardan beri olmayan bir durum olduğunu belirterek şöyle devam ediyor: "Merkez Komitesi üyelerinin belki sadece yüzde üç veya dördü uzunca bir süre yurtdışında kalmıştır. Belki de dünyayı bizim sandığımız kadar iyi tanımıyorlardır.”


http://dunya.milliyet.com.tr/cin-yeni-super-guc-olabilir-mi-/dunya/dunyadetay/12.08.2011/1425904/default.htm

Abd Irak'ı terk ederken açıkça Asya'ya gidiyorum dedi. Avustralya'da yeni bir üs açtılar; Vietnam, Filipinler gibi ülkelere yine Amerikalılar silah satıyor.

Bu şerefsizler Uyguristan'ın etnik yapısını kendi lehlerine çevirdiler. Tren yolu inşa etmişler; trenler hergün han çinlisi getirip boşaltıyormuş... Urumçi ve Kaşgar gibi kentlerde Uygurların artık azınlık oldukları söyleniyor.

Dünyanın başına bela olacak bunlar.

Napolyon'un ünlü bir sözü vardır: "bırakın çinlileri uyusunlar, uyandıklarında dünyayı sarsacaklar"..


Türkiye ileride Japonya ile ortaklık ve ittifak kuracak (kurmalı) diye düşünüyorum.
Düşünceleriniz nelerdir arkadaşlar?








İleri! İleri! Türkistan erleri!
Senin için ölürüz Türkistan illeri...

(Türkistan Lejyonu'nun anısına atfendir).

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #1 : 04 Ocak 2012 »
Bu şerefsizler Uyguristan'ın etnik yapısını kendi lehlerine çevirdiler. Tren yolu inşa etmişler; trenler hergün han çinlisi getirip boşaltıyormuş... Urumçi ve Kaşgar gibi kentlerde Uygurların artık azınlık oldukları söyleniyor.

Türkiye ileride Japonya ile ortaklık ve ittifak kuracak (kurmalı) diye düşünüyorum.
Düşünceleriniz nelerdir arkadaşlar?

 Çin; Amerika ve Rusya'dan hiç farklı olmayan, emperyalist bir güçtür ve de Türklere düşmandır. Doğu Türkistan sizinde belirttiğinz gibi işgal altındadır. Urumçi şehrinde Türk nüfus ancak %10-12 civarındadır. Doğu Türkistan'ın yanında Çin; Türkmenistanla imzaladığı petrol ve doğalgaz artı bunların kendisine aktarılmasını sağlayacak boru hattının inşası anlaşmasını da çoktan imzaladı. Yani hedefleri artık Sibirya ve Batı Türkistan gibi gözüküyor. Eğer orada Rusya olmasaydı, çoktan buralar Çin'in işgali altına girerdi. Çünkü Türk Cumhuriyetlerinin hepsini toplasak Çin'in askeri, ekonomik gücünün %10'u etmiyor.
 
 Kaşgar, Hoten gibi şehirlerde Uygur soydaşlarımız çoğunluktadır. Ancak buralarada Çinli yerleştirmeye başlamışlar.

 II.Dünya savaşı'nda yenilen ve savaş sonrası imzaladığı teslim anlaşmasının biri olarak konan madde sonucu; Japonya'nın ordusu dağıtılmıştır. Şu an Çin Tehdidi'nin çoğalmasıyla bir minyatür ordu kurmaya başladılar. Ancak Japonya'yı bugün Çin tehdidinden koruyan Okinawa adasındaki Amerikan Üsleridir. Yani Japonlarla askeri bir ittifakın Çin'i durdurması oldukça zor gözükmektedir. Lakin siyasi, ekonomik, teknolojik işbirliği bağlamında; Çin'e karşı ortak stratejiler izlenmesi ve ittifak yapılması, hem kısa hem uzun vadede faydalı olabilir.

 Çin tehdidinden rahatsız olan salt Japonya'da değildir. Güney Kore, Rusya, Hindistan, Endonezya, Malezya ve Vietnam'da Çin'in saldırgan, yayılmacı politikalarından oldukça rahatsızdırlar. Bu ülkelerden Rusya ve Hindistan Çin'i dengeleyebilecek yegane güç olarak gözükmektedirler.

 Hem Rusya'nın hem de Hindistan'ın Çin'e karşı olumsuz bakışları mevcuttur.

 Çinliler, Mao döneminde Sovyet Rusya'dan Nükleer Silah planlarını çaldılar ve derhal Ruslara karşı tavır aldılar. Ayrıca iki devlet, Sosyalist Devrim süreçlerini farklı yorumlayarak birbirilerine en ağır şekilde saldırıyorlardı. Örneğin Moskova, devrimde kendi modelinin uygulanması gerektiğinde ısrarcıydı. Çin tarafı ise bunun kendi ve dünyadaki başka ülklerdeki devriminlerin dinamikleriyle uyuşmadığını belirterek Sovyet Rusya'ya "Sosyal Emperyalist" suçlamasında bulundu. Bu süreçte sık sık sınır anlaşmazlıkları ve bazı ufak çatışmalar oldu. Ancak konvansiyonel çapta herhangi bir savaş yaşanmadı. Dünyadaki Sol hareketlere de bu yansıdı. Moskova ve Pekin yanlısı gruplar birbirleriyle şiddetli mücadelelere girdiler.

 O günden bugüne her ne kadar ideolojik, sosyal değişimler(Sovyetlerin Dağılması, Çin'in Mao'dan sonra Ekonomide katı Komünist yaklaşıma son vermesi vs.); meydana geldi.

 Hindistan ise bağımsızlık sonrasında durmadan Pakistan ile savaştı. Pakistan'a Çin silah ve ekonomik yardımda bulunması iki ülkenin arasını bozdu. Bugünde Çin-Pakistan ev Sri Lanka; Hintlilere karşı müttefiktirler. 3 kez Hint-Çin sınır savaşları yaşandı. Çin hala şu an Hindistan'da çok güçlenmekte olan Maoist terörist gruplara da sürekli destek sağlamaktadır. Hindistan'ın hemen kuzeyindeki Nepal'de de monarşi birkaç yıl önce yıkılarak Çin yanlısı Maocu bir iktidar geldi.

 Sonuç olarak bana göre Çin'in askeri bir güç kullanılarak yıkılması imkansız gözükmektedir. Çünkü Amerika, Çin'e bağımlı olarak yaşamaktadır. Amerikan Merkez Bankası'ndaki nakit tahvillerinin çoğu Çin'e aittir. Çin hem Amerika'nın savaş masraflarının hem de iç borcunun büyük kısmını finanse etmektedir. Yani Amerika'nın en iyi ihtimalle olası bir krizde tarafsız kalacağını tahmin etmek hiçte güç değildir.

 İşe Türk dünyası açısından bakarsak Türkiye'nin bölgede ciddi askeri bir kuvvetinin olmadığını görürüz. Bunların yavaşta olsa Kırgızistan ve Kazakistan'a konuşlandırılması gereklidir. Çünkü Çin'in olası bir işgali esnasında; ilk saldıracağı ülkeler bunlardır. Bu noktada Rusya'nın sessiz klamayacağı aşikardır. Ne de olsa bu cumhuriyetleri hala kendi çöplüğü olarak görmektedir. Hindistan'ın yapacağı askeri hareketlerde Çin'i, Tibet faktörünü de gözetmesini sağlayacaktır.

 Siyasi olarak Çin'de gelişen ekonominin arttırdığı lüks tüketim ve daha iyi yaşam standartlarına paralel olarak Çin Halkı'nın önemli bir kesimi dış dünya ile içli dışlı olmuştur. Yönetimdeki ÇKP(Çin Komünist Partisi), etkisi gün geçtikçe artan bu grubun baskılarını üzerinde daha da fazla hissedecektir. Çin'in Doğu Türkistan ve Tibet meselelerinde gelecekteki yaklaşımının anahtarı da bu insanların yönetimde daha fazla yar almalarıyla yakından alakalıdır. Çin'in tek partili rejiminin yıkılması ve Demokrasiye geçişi; Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızın geleceği ile ilgili kendi kararlarını almalarına olanak tanıyacaktır.

 Tabii bu süreçte; Türkiye'nin sadece kendisi olarak değil, Rusya, Hindistan ve Türk Cumhuriyetleri'ni de katarak hem yoğun diplomasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini geliştirmesi gerekmektedir. Lakin bunu yapabilecek çapta ve vizyonda siyasilerimiz olmadığı için bütün bunlar maalesef kızgın kumlarla dolu çölde ufukta bir serap görmek gibi bir şeydir.

 



 
 
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #2 : 04 Ocak 2012 »
Çin hakkında daha önce yazdıklarımı tekrar ediyorum:

Alıntı
Her Çinliyi Konfüçyüs sanmak! :

Ülkemizde sürekli olarak "Çin mucizesi" denilir, Çin övüldükçe övülür...

Çin (ve Japonya), I.Dünya Savaşı'nda İngiltere-Fransa-ABD'nin müttefikiydi! Batılılar 19.yüzyıldan beri Çin üzerinde etkili olmuşlardır. Eski Çin bitmiştir. Çin artık 19.yüzyıldan beri Batı'nın bir parçasıdır!

Sun Yat Sen ve Çan Kay Şek masondu! Komünist Mao'nun da akıl hocaları Yahudiydi! (Burada Komünizm-Masonluk bağlantısına girmiyorum... Başlı başına bir konudur.)

Günümüzde de Çin, yansıtılmak istendiği gibi ABD'nin düşmanı değil, tam tersi müttefikidir! Çin şehirleri neredeyse birer New York'a dönüşmüştür! ("Komünist" geçinen Çin aslında Kapitalist bir ülkedir! Gerçek budur!)

Çin-Tayvan gerginliği de tipik bir ABD taktiğidir!

"Şehir efsanesi" gibi ama hep söylenir durur: Eğer bir gün ABD çökerse, Yahudiler Çin'i "Yeni ABD" haline getirecekler diye...

Çin, tarih boyunca Türklerin "düşmanı" olmuştur.

Bu yüzden Çin hayranlığına bir son verilmelidir! Her Çinli Konfüçyüs değildir!


Alıntı
Çin'in Uygurlara karşı uyguladığı zulüm ortadadır!

Türkiye, Doğu Türkistan'ın bağımsızlığını savunmalıdır. (Bu konuda genelde "ABD-İsrail çizgisine düşmemek için çekingen davranıyoruz" izlenimi verilmektedir. Oysa Çin, gösterilmek istendiği gibi ABD'nin bir rakibi değil, işbirlikçisidir! / Ayrıca Türkiye'nin önemli bir bölümü zaten ABD ve İsrail'e hizmet etmektedir! Bu davranışları "normal" oluyor da, Uygurları desteklemek mi "anormal" oluyor?)

Çinliler geçmişte "Siz Uygurları desteklerseniz biz de PKK'yı destekleriz." demiştir.

Çin-Yahudi, Çin-PKK ilişkileri incelenmelidir!


Alıntı
not: Aslında normal şartlar geçerli olsa Kuzey Kore-Güney Kore barışçı bir biçimde birleşebilir! Düşmanlığı körükleyen ABD'dir! (Aynı şey Çin-Tayvan sorunu içinde geçerlidir!)

Sonuç olarak, Çin-Tayvan-Kuzey Kore-Güney Kore-Japonya; Yahudilerin-Masonların at oynattığı ülkelerdir. Bir Türk olarak bu ülkelere karşı bir hayranlık duymuyorum!

"Türk" Basını tarafından kamuoyuna empoze edilen "Çin Mucizesi", "Kore Mucizesi", "Japon Mucizesi" KOCA BİR YALANDIR!
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2149
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #3 : 04 Ocak 2012 »
Alıntı
"Türk" Basını tarafından kamuoyuna empoze edilen "Çin Mucizesi", "Kore Mucizesi", "Japon Mucizesi" KOCA BİR YALANDIR!
Mucizeleri başka milletlere yakıştırma eğilimi; kişi veya toplumların cahilliklerinin ve milli kimliklerine yabancılaşmanın yanı sıra bilinç altlarında yer tutmuş olan eziklik ve aşağılık kompleksinin tezahürüdür.
Tarihin, son bir kaç yüz yıldır gördüğü en büyük mucize TÜRK MUCİZESİ'dir.
Bitmiş, tükenmiş, yok olmuş sanılan ve vatanı işgal edilmiş bir millet, Türk Milleti, güçlerinin doruğunda olduğu kuruntusundaki haçlı batıya karşı verdiği Milli Mücadeleyle tarihin eşine az tanık olacağı bir şamar atarak TÜRK MUCİZESİ'ni gerçekleştirmiştir.
Eğer bir mucizeden bahsedilecekse bunun adı:
TÜRK MUCİZESİ'dir.

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey


Çevrimdışı Türkistan Ordusu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 339
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #4 : 05 Ocak 2012 »
Çin; Amerika ve Rusya'dan hiç farklı olmayan, emperyalist bir güçtür ve de Türklere düşmandır. Doğu Türkistan sizinde belirttiğinz gibi işgal altındadır. Urumçi şehrinde Türk nüfus ancak %10-12 civarındadır. Doğu Türkistan'ın yanında Çin; Türkmenistanla imzaladığı petrol ve doğalgaz artı bunların kendisine aktarılmasını sağlayacak boru hattının inşası anlaşmasını da çoktan imzaladı. Yani hedefleri artık Sibirya ve Batı Türkistan gibi gözüküyor. Eğer orada Rusya olmasaydı, çoktan buralar Çin'in işgali altına girerdi. Çünkü Türk Cumhuriyetlerinin hepsini toplasak Çin'in askeri, ekonomik gücünün %10'u etmiyor.
 
 Kaşgar, Hoten gibi şehirlerde Uygur soydaşlarımız çoğunluktadır. Ancak buralarada Çinli yerleştirmeye başlamışlar.

 II.Dünya savaşı'nda yenilen ve savaş sonrası imzaladığı teslim anlaşmasının biri olarak konan madde sonucu; Japonya'nın ordusu dağıtılmıştır. Şu an Çin Tehdidi'nin çoğalmasıyla bir minyatür ordu kurmaya başladılar. Ancak Japonya'yı bugün Çin tehdidinden koruyan Okinawa adasındaki Amerikan Üsleridir. Yani Japonlarla askeri bir ittifakın Çin'i durdurması oldukça zor gözükmektedir. Lakin siyasi, ekonomik, teknolojik işbirliği bağlamında; Çin'e karşı ortak stratejiler izlenmesi ve ittifak yapılması, hem kısa hem uzun vadede faydalı olabilir.

 Hem Rusya'nın hem de Hindistan'ın Çin'e karşı olumsuz bakışları mevcuttur.

 Çinliler, Mao döneminde Sovyet Rusya'dan Nükleer Silah planlarını çaldılar ve derhal Ruslara karşı tavır aldılar. Ayrıca iki devlet, Sosyalist Devrim süreçlerini farklı yorumlayarak birbirilerine en ağır şekilde saldırıyorlardı. Örneğin Moskova, devrimde kendi modelinin uygulanması gerektiğinde ısrarcıydı. Çin tarafı ise bunun kendi ve dünyadaki başka ülklerdeki devriminlerin dinamikleriyle uyuşmadığını belirterek Sovyet Rusya'ya "Sosyal Emperyalist" suçlamasında bulundu. Bu süreçte sık sık sınır anlaşmazlıkları ve bazı ufak çatışmalar oldu. Ancak konvansiyonel çapta herhangi bir savaş yaşanmadı. Dünyadaki Sol hareketlere de bu yansıdı. Moskova ve Pekin yanlısı gruplar birbirleriyle şiddetli mücadelelere girdiler.

 Hindistan ise bağımsızlık sonrasında durmadan Pakistan ile savaştı. Pakistan'a Çin silah ve ekonomik yardımda bulunması iki ülkenin arasını bozdu. Bugünde Çin-Pakistan ev Sri Lanka; Hintlilere karşı müttefiktirler. 3 kez Hint-Çin sınır savaşları yaşandı. Çin hala şu an Hindistan'da çok güçlenmekte olan Maoist terörist gruplara da sürekli destek sağlamaktadır. Hindistan'ın hemen kuzeyindeki Nepal'de de monarşi birkaç yıl önce yıkılarak Çin yanlısı Maocu bir iktidar geldi.

 Sonuç olarak bana göre Çin'in askeri bir güç kullanılarak yıkılması imkansız gözükmektedir. Çünkü Amerika, Çin'e bağımlı olarak yaşamaktadır. Amerikan Merkez Bankası'ndaki nakit tahvillerinin çoğu Çin'e aittir. Çin hem Amerika'nın savaş masraflarının hem de iç borcunun büyük kısmını finanse etmektedir. Yani Amerika'nın en iyi ihtimalle olası bir krizde tarafsız kalacağını tahmin etmek hiçte güç değildir.

 İşe Türk dünyası açısından bakarsak Türkiye'nin bölgede ciddi askeri bir kuvvetinin olmadığını görürüz. Bunların yavaşta olsa Kırgızistan ve Kazakistan'a konuşlandırılması gereklidir. Çünkü Çin'in olası bir işgali esnasında; ilk saldıracağı ülkeler bunlardır. Bu noktada Rusya'nın sessiz klamayacağı aşikardır. Ne de olsa bu cumhuriyetleri hala kendi çöplüğü olarak görmektedir. Hindistan'ın yapacağı askeri hareketlerde Çin'i, Tibet faktörünü de gözetmesini sağlayacaktır.

 Siyasi olarak Çin'de gelişen ekonominin arttırdığı lüks tüketim ve daha iyi yaşam standartlarına paralel olarak Çin Halkı'nın önemli bir kesimi dış dünya ile içli dışlı olmuştur. Yönetimdeki ÇKP(Çin Komünist Partisi), etkisi gün geçtikçe artan bu grubun baskılarını üzerinde daha da fazla hissedecektir. Çin'in Doğu Türkistan ve Tibet meselelerinde gelecekteki yaklaşımının anahtarı da bu insanların yönetimde daha fazla yar almalarıyla yakından alakalıdır. Çin'in tek partili rejiminin yıkılması ve Demokrasiye geçişi; Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızın geleceği ile ilgili kendi kararlarını almalarına olanak tanıyacaktır.

Son derece isabetli tespitler var burada.
1980'li yılların ortasından itibaren Çin, Hindistan'ı Himalaya dağlarının güneyine hapsetme stratejisi izliyor ve bu stratejileri tuttu. Pakistan'ın nükleer programına en büyük desteği yine Çin verdi ve bugün itibariyle, Hindistan Asya'ya açılamıyor zirâ kara sınırları Pakistan ve Çin tarafından tamamen kapatılıyor.

Çin bu kadar kısa zamanda bu büyük atılımı yapmasının sebeplerinden biri, 2000'li yıllarda onlarla ittifak kurmuş Rusların yüzünden. Ama yeni denklemde, artık Ruslar onlara yardım etmiyor çünkü Ruslar Sibirya'yı şu an potansiyel olarak işgal tehdidi altında görüyorlar. Rusya'da Putin'in akıl hocası Avrasyacı Dugin açık açık söylüyor Avrasya'nın Fransa'dan Japonya'ya kadardır diye ve Çin'i bunun dışında tutuyor.

Çin'le savaşacak ülke göremiyorum Abd haricinde, onlarda sizin belirttiğiniz gibi ekonomik ilişkiler sebebiyle saldıran taraf olamazlar. Çin'de Komünist partinin iktidarı işleri kolaylaştırıyor; devlet yatırımları hızlı ve kesin biçimde yapıyor. Muhalefet yok ve buda tartışma ortamını ortadan kaldırıyor. Herşey hızlı işliyor. Demokrasi gelirse öte yandan, bu ülkede iç sorunlara, kargaşaya neden olacaktır. Ve bu, Çin'den kurtulmanın en basit yolu diye düşünüyorum.

---

Ancak Çin'e demokrasi gelip, ülkeyi zayıflatmazsa, Çin'in geleceğini parlak görüyorum.
Doğu Türkistan ve Tibet'i tamamen eritmeden, Kazakistan ve Kırgızistan üzerine gitmezler diye düşünüyorum. Batı cephesinde beklemede olduklarını tahmin ediyorum. Hindistan üzerinede gitmeyeceklerdir. O ülkeyi, Himalayaların güneyine hapsetmek Çin'e yeter bugünkü konjonktürde.

Çin'in öncelikli hedefi bugün itibariyle kendi kuzeyi, doğusu ve güneyi. Kuzeylerinde Moğolistan çok kolay bir lokma gibi duruyor ve Rusların elindeki Sibirya -nüfusu çok az oraların- tehdit altında.
Doğu tarafında, Tayvan'ı Abd'den geri alamazlarsa, hiçbir şey yapamazlar; Pasifik'e açılamazlar. Tayvan giderse, Abd'nin diğer müttefikleri (Güney Kore gibi) tehdit altına girer.
Güneyde ise, Vietnam, Filipinler, Laos gibi ülkeler kafa tutamazlar. Ezilip giderler.
İleri! İleri! Türkistan erleri!
Senin için ölürüz Türkistan illeri...

(Türkistan Lejyonu'nun anısına atfendir).

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #5 : 05 Ocak 2012 »

Güneyde ise, Vietnam, Filipinler, Laos gibi ülkeler kafa tutamazlar. Ezilip giderler.

 Diğer ülkeler hakkındaki düşünceniz doğrudur. Ancak Vietnam bir istisnadır.1979yılındaki savaşta Çin'in Vietnam'ı istila girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış ve Çin, burada çok ağır kayıplar vermiştir. Hatırlarsanız aynı hatayı Amerika'da yapmıştı. Sonuç ortada...1979-1990 yılları arasında düşük yoğunluklu sınır çatışmaları sürdü, Çin'in taarruzlarının çoğu başarısızlıkla neticelendi. 1990 yılında Çin ele geçirebildiği bir iki sınır noktasında da geri çekilmek zorunda kaldı.

 

23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı Türkistan Ordusu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 339
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #6 : 07 Ocak 2012 »
Barack Obama dün resmen açıkladı Asya-Pasifik bölgesine gittiklerini
Alıntı

Amerikan ordusu küçülüyor

ABD, dünyadaki jeopolitik ortam ve ülkenin malî durumu doğrultusunda güvenlik ve savunma stratejisini değiştiriyor. Irak ve Afganistan’daki savaşların maddî manevî zararlarından ders çıkaran ABD, yıllara yayılan ve hem manevî olarak askerî kayıplar hem de ABD bütçesini zarara uğratan maddî kayıplar yaşatan savaşların ardından, yeni bir karara imza atarak, bütün ordusunu yeniden yapılandırmak için harekete geçti.
Obama yönetimi, Soğuk Savaş sonrası ve son on yılın askerî yapılanmasının dışına çıkarak ‘’2020 yılının silâhlı Kuvvetleri’’ni oluşturmaya hazırlanıyor. Bu kapsamda, en dikkati çeken nokta, geniş çaplı cephe savaşları yöntemi terk edilecek olması ve yerine, dünyanın farklı yerlerinde gelişebilecek olaylara hızlı ve etkili cevap verebilecek daha küçük çaplı, ama daha donanımlı askerî güçten oluşan bir yapılanmaya gidilecek olması. Bu sistem, strateji belgesinde, ‘’bugünün savaşlarına odaklanılan savunma sisteminden, geleceğin zorluklarına hazırlanan bir savunma sistemine’’ geçiş olarak tanımlanıyor. Strateji, gelecek 10 yılda savunma bütçesi için hedeflenen yaklaşık 500 milyar dolarlık tasarruf kapsamında orduya ilişkin planlanan yeni yapılanmayı içeriyor. ABD’nin farklı birçok zorluğa aynı anda cevap verebilmesine yönelik düzenlenen yeni stratejinin anahatları şöyle: Yönetim, ‘’ABD ordusunun, ABD’nin dünya liderliğindeki eşsiz rolünü destekleyecek biçimde, dünyanın en iyi ordusu kalmaya devam edeceğini’’ belirtiyor. Bütün savunma bütçesinde azalmaya gidilmesine karşın, özel operasyon güçleri, ISR gibi yeni teknolojiler, uzay ve siber uzay kapasitesi ve hızlı hareket edebilmeye yönelik alanlardaki yatırımlar korunacak veya arttırılacak.
 

Asya-Pasifik ve Ortadoğu
         
YENİ stratejide ABD, gelecekte kendisi için en büyük zorlukların bulunduğu alanlar olarak gördüğü Ortadoğu ve Asya Pasifik’e odaklanacak. Buna göre, Asya Pasifik’teki ABD askeri güçlerinin kurumsal varlığı geliştirilecek ve güçlendirilecek. Aynı zamanda ABD, Ortadoğu’daki askerî varlığı ve kapasitesine verdiği önemi sürdürecek. Bu iki bölgeye daha çok eğilinmesinin nedenleri arasında ise terör örgütü El-Kaide, Çin’in bölgesel liderlikteki yükselişi ve askerî potansiyelini artırması, İran’ın nükleer faaliyetleri, Irak’taki göreceli istikrar, Arap ayaklanmaları, İsrail’in güvenliği, Kore Yarımadası’nın durumu gibi kabarık bir liste var. Buna karşın, ABD, her ne kadar NATO’nun 5. maddesine bağlılıkları devam etse de Avrupa’daki Amerikan askerî varlığının, değişen yeni fırsat ve zorluklara göre adapte edileceğini belirtiyor. Bu da aslında ABD’nin Avrupa’daki askerî varlığını azaltacağı anlamına geliyor. Ordudaki bu yeni düzenleme, sadece orduyu daha etkili hale getirmek için değil, bütçesel sebeplerle de yapılıyor.
 

Obama: ABD’nin askerî üstünlüğü devam edecek

ABD Başkanı Barack Obama, yeniden yapılanma ile Amerikan ordusunda küçülmeye  gidilmesine rağmen, ülkesinin dünyadaki askerî üstünlüğünü muhafaza edeceğini söyledi. Obama, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey ve diğer üst düzey askerî komutanlarla Pentagon’da düzenlediği basın toplantısında, stratejinin, uzun savaşlarla geçen son on yılın ardından ülkenin, gelecek için ihtiyaç duyduğu ordu yapılanmasının oluşturulması ve ulusal güvenlik önceliklerinin yeniden düzenlenmesi üzerine kurulduğunu belirtti. ABD’nin bir dönüşüm anında olduğunu ifade eden Obama, ‘’Bugünün savaşlarını sona erdirirken ve ordumuzu yeniden yapılandırırken, ordumuzun çevik, esnek ve her türlü olaya karşı hazır olmasını sağlayacağız’’ dedi. 


http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=26577
İleri! İleri! Türkistan erleri!
Senin için ölürüz Türkistan illeri...

(Türkistan Lejyonu'nun anısına atfendir).

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #7 : 14 Ocak 2012 »
Çin'den cacık olmaz!  :-)


___________________________________

"Çin'in Yükselişi" bir Amerikan propagandasıdır!
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimdışı Türkistan Ordusu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 339
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #8 : 14 Ocak 2012 »
^ Maalesef sizin kadar emin olamıyorum.
Sanırım Abd'de emin olamıyor. Onun için Müslümanlara karşı "haçlı" seferine ara verdiler ve şimdi Asya-Pasifik'e gidiyoruz diyorlar.

Yahudi-Masonik sermaye Abd'deki fabrikalarını ve sermayelerini Çin'e götürüyorlar.
Planları şöyle olabilir. Batı'ya Müslüman uyruklu göçü artırmak; Müslüman-Hristiyan savaşı çıkartmak ve... sağ kalan, galip bitiren tarafı Çinlilerle ezmek.

Abd, Yahudi devletini Çin'e gizlice silah satarken yakaladı. Birkaç ay oluyor.
İleri! İleri! Türkistan erleri!
Senin için ölürüz Türkistan illeri...

(Türkistan Lejyonu'nun anısına atfendir).

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Ynt: Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?
« Yanıtla #9 : 16 Ocak 2012 »
Çin, yeni "süper güç" olabilir mi?

OLSA NE OLACAK?

____________________________________

Alıntı
Yahudi-Masonik sermaye Abd'deki fabrikalarını ve sermayelerini Çin'e götürüyorlar.

demişsiniz...

Türkiye'de Çin'i övenler Yahudi-Mason Basını ve Çin yanlısı komünistlerdir!


Bu nedenle basında Çin'in fazla "şişirilmesi" maksatlıdır!
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!