Gönderen Konu: ATATÜRK'ÜN ANILARI  (Okunma sayısı 3056 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ALperen Sencer

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 26
  • Büyük Turan İmparatorluğu
ATATÜRK'ÜN ANILARI
« : 20 Şubat 2008 »
Bir gezisinde, Kolordu binasının kapısında aslan yapılı bir Mehmetçik gördü. Çağırdı ve güler yüzle sordu:
- Sen güreş bilir misin?

Yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle Mehmetçiği güreştirdi. Genç asker her zaman üstün geliyordu. Çok neşelendi, ayağa fırladı.

Ceketini çıkarıp Mehmet'e ense tuttu:
- Haydi, bir de benimle güreş!

Katıksız ve temiz Anadolu çocuğu Ata'sının yüzüne hayranlıkla baktı:
- "Atam," dedi. "Senin sırtını yedi düvel yere getiremedi. Bir Mehmet mi bu işi başarır?"

Gözleri doldu ve ağlamamak için gülmeye çalıştı.

Tahsin UZER

Kaynak: Millet Dergisi, 1946
--------------------------------------------------------------------------

İzmir'de hazırlanan o alçakça suikastın sonuçsuz kalmasından sonra bir gün bize şu olayı anlatmıştı:
- "Ziya Hurşit'in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunların birisini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum:
- Sen Mustafa Kemal'i öldürecekmişsin, öyle mi?
- Evet, dedi. Ben yine sordum:
- Mustafa Kemal ne yapmıştı ki onu öldürecektin?
- Fena bir adammış o. Memlekete çok fenalık yapmış. Sonra bize onu öldürmek için para da vereceklerdi.
- Sen Mustafa Kemal'i tanıyor musun?
- Hayır.
- O halde tanımadığın bir adamı nasıl öldürecektin?
- Geçerken işaret edecekler, Mustafa Kemal işte budur, diyeceklerdi. Biz de öldürecektik.
O zaman cebimdeki tabancayı çıkararak kendisine uzattım:
- Mustafa Kemal benim, haydi al eline tabancayı, öldür, dedim.

Herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu. Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Yahya Galip KARGI

Kaynak: Yücel Dergisi, 1948

--------------------------------------------------------------------------

Hastalığının ilerlemiş zamanında:
"Hatta bir gün, bizim önümüzde bazı siyasi sorunlara değinip Romanya' da yapılan hükümet değişmesinden söz ederken, bir patriğin işbaşına gelmiş olmasından hayret duyduğumu söyledim. Bu nedenle İkinci Dünya Savaşı'nın da yaklaşmakta olduğunu anıştırarak dedi ki:
- "Bir savaş çıktığı takdirde, kanımca yansız kalmalıyız. O zaman birçok fırtınalar kopacak. Devlet gemisini gayet ustaca yöneterek işin içinden sıyrılmaya çalışılmalıdır." dedi.

Prof. Dr. Nihat Reşat BELGER

Kaynak: Nihat Reşat Belger - Atatürk'ün Hastalığı
--------------------------------------------------------------------------
----------------------------------------------------------------------------

28 Haziran, 1933 Ankara Erkek Lisesi’nde:

Sınava giren çocuklardan biri sorulan bir soruya şöyle karşılık vermişti:

- Fransa ile olan geleneksel dostluğumuz gereği...

Atatürk, derhal sözü keserek sormuştu:

- Hangi geleneksel dostluk, bu nereden çıktı, kim söyledi bunu?

O zaman coğrafya hocası ayağa kalkarak “Ben söyledim paşam” diye onun hiddetini azaltmaya çalışmıştı. Bana dönerek ve “sen söyle tarih hocası” deyince, hemen ayağa kalkarak cevap vermiştim.

- Paşam ortada geleneksel dostluk diye bir şey yoktur. Yalnız ortak hareketlere Fransız yazarları geleneksel dostluk niteliği vermişlerdir. Örneğin Kırım Savaşında olduğu gibi...

- Aferin, bu gerçekten böyledir. Acınarak söylüyorum Türk’ün geleneksel dostu yoktur. Çıkarlar ortak olunca Avrupalılar buna hemen geleneksel dostluk ismini vermişlerdir” buyurmuşlardı.
--------------------------------------------------------------------------
ATATÜRK ÜN VASİYETİ

Malik olduğum bütün nutuk ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlara, terk ve vasiyet ediyorum:
1. Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.

2. Her seneki gibi nemadan, nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda bin, Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir.

3. Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek, ayrıca para verilecektir.

4. Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.

5. İsmet İnönü'nün Çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.

6. Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.

K.Atatürk
--------------------------------------------------------------------------
Dolmabahçe Sarayı’nda, bir akşam Dr. Reşit Galip merhum, maarif meselelerini tenkit ederken, milli eğitim bakanı Esat Bey hakkında biraz sert bir lisan kullanıyor. Atatürk:

- “Reşit Galip, Esat Bey benim hocamdır. Soframda hocam hakkında böyle konuşmanı istemem”.

Deyince Reşit Galip tereddütsüz:

- “Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Vakıa biz saraydayız ama, hocanız sultan hocası değildir. Cumhuriyette tenkit serbesttir, diye başlayınca Atatürk:

- “Sofradan kalk! Emrini veriyor. Reşit Galip hiç aldırmayınca, Ata:

- “O halde ben kalkarım, diye sofrayı terk ediyor. Sofradakiler de dağılmaya hazırlanırken, yaver şu emri getiriyor:

- “Cumhurbaşkanı hazretleri kendileri varmış gibi sofranın devamını rica ediyorlar”.

Ertesi sabah Reşit Galip, Ankara’ya hareket ediyor. Fakat aradan çok geçmeden Milli Eğitim Bakanı oluyor.

Banoğlu, Age, S. 235

Hoşçakalın Turanlı soydaşlar,
Hiç Kimse Kardeşimiz Değildir.Sadece Zamanında Sizlerin Çıkarınız İçin Yaptığınız Geçici Dostuzdur.Yalnız Ben Atalarımdan Düşkün Milletlere Yardım Etmeyi Öğrendim.Her Ne Kadar İyilik Yapıp Karşılığında Sırtımızdan Hançerlensekde.Benim Atalarım ''İyilik Yap,Denize At''dedi. Onların Bu davranışını ve Bu sözünü Reddetmek,Atalarımı Ve Cihana Nam Salan Osmanlıyı Reddetmek demektir.

Çevrimdışı bozkurtlar03

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 44
Ynt: ATATÜRK'ÜN ANILARI
« Yanıtla #1 : 22 Şubat 2008 »
paylaşım için sağol ırkdaşım esenlikler