Gönderen Konu: Bir bilenin ağzından Alpertulga ( hatırlayabildiklerimden )  (Okunma sayısı 4013 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ULUKAY

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 72
  • ULUKAY'IN SADIK ERİYİM ACUNA KAAN ONA ÇERİYİM.
Yunanlılarca Madova

Perslerce Afrosiyap(Babil-Sümer dininin kötülük tanrısı-Yunan mitos'undaki Mars savaş tanrısının eşdeğeri)

Türk illerinde                 : Alpertulga
Orjinaldeki söyleniş        : Alppartulga
Yazılış bu günki alfabe ile: Alppartulga
bu isimi ilk kahramanlığını gösterdiğinde aldığı ismidir.

Alp: kök dilde bilindiği üzere yüce savaşçı yani öldürme ustası demektir.

Par:pars yani kaplan demektir.Pers demekte Pars demektirsöylenerek zamanla dehenere olmuştur.Perslerin sembolü arslandır pars denen hayvan yani

Tulga:Savaş miğferi demektir.Kafatası anlamınada kullanılmaktaydı bazen bu sözcük.Kafatasıda beyni koruyan bir zırh görevi gördüğü için bazen kafatası anlamındada söylenirsede aslında miğfer demektir.

ALP-PAR-TULGA :Tulgalı pars öldürücü savaşçı olarak çözümlenir.O zamanki dil ile şu anki dil arasında çok fark olduğu için tercüme bu şekilde yapılabilir.

Böyle denmesinin sebebi şu dur.Alpertulga doğduğunda Saka devleti evvelde yenik düşerek yaptığı bir antlaşma ile Pers imparatorluğuna vergi vermek gibi bazı maddelerle bağımsızlığını kısmen yitirmiş bir devletti.Alpertulga muazzam bir bilge olarak yetiştirildi.Ve çok  cesur ve savaş ustası bir askerdi.
Daha 15 yaşında perslere duyduğu nefret ve baş kaldırma hissinden dolayı Perslerin sembolu olan arslanlarla meydanlarda döğüşür halk izlerdi.Bu döğüşlerini zırhsız olarak yani çıplak diyelim sadece deriden yapılmış bir donla yalın ayak elinde sadece İskit kısa kılıcı ve başında miğferi ile çoğu zaman birden fazla aç bırakılmış arslanla döğüşürdü.Böyle bir döğüşte sadece başına tulga adı verilen miğferi takar başka zırh kullanmadığı gibi elbise ve ayakkabıda giymezdi.
her yıl belirli günlerde iskit bayramlarında Karnea- Şubat-gibi bir çok eski antik Türk bayramlarında meydanlarda bu şekilde döğüş sergilerdi.Bir prensin bu şekilde riskli bir döğüş sergilemesi büyük övgü ve hayranlıkla izlenirdi.Büyük bir ün yapmıştı.Çok uzaklardan izlemeye gelenler vardı.
O gladyatör bir köle gibi döğüşen tek Kral oğluydu o devirde.Alpertulganın bu döğüşleri yapmasındaki bir diğer amacı ise sürekli içinde yatan perse karşı yürütmek isdediği bir direniş savaşıydı.Dünyada en çok perslerden nefret ederdi.Yunanlılar için ise oğlancı siyasiler sözü meşhurdur.
Her arslan öldürdüğünde yumruğunu göğsüne vurup halkı selamlarken görüyormusunuz parslar öldürülebilir diye mesaj verirdi kahkaha atarak.

Büyük  kızının adı Manu
Küçük kızının adı As dı.
En çok küçük kızını severdi.O kızı yüzmeyi çok severdi.Ve çok güzeldi.Bu yüzden insanlar ona Kuğu-As derdi.Zamanla söyleme üşengeçliği bu ismi Kas ve kaz'a çevirdi.
Büyük kızı savaş esnasında en büyük hainliği yaparak perslere gelin gitti.
Perslerce adı Mennuce olarak değiştirilmiştir.Babasına hainlik yapan bu kızı Alpar lanetleyerek öldü.
Alparın oğlullarıda vardı hepsi atalaranın yanında öldüler.
Soyu sadece Kuğu-As adlı kızının kızı olan Tomris hatunla devam etti.Tomris hatunun yunanlıların bildiği adı Leydi Origana dır.Bu aslında onun gerçek ismi olup Arıkan (Saf kan) kelimesinin yunanlarca telaffuz edilememesinden dolayı türetilmiş bir ismidir.Tomris diye bildiğinizde aslında (TaMuras)yani bugünki dil ile Mirasın dışında kalan veya dış imparatorluk anlamındaki lakabıdır.Persler Alpertulganın ölümü ile Turan Topraklarını yakıp yağmaladılar.Ama İskit devletini tamamen ortadan kaldırmadılar.Hanedanlığa ait Kral sülalesinden olan herkezi yok ettiler.Ve İskitin başına bir hain yönetim kadrosu geçirdiler.Alpertulganın büyük kızı Mennüce ve iranlı kocası iskit devletinin başına geçti ve İskit halkına perslerin gölgesinde büyük zulüm ettiler.En büyük zulmü iskit kadınları görüyordu perslere saray fahişesi yapılmak üzere dünyaca ünlü güzelliğe sahip iskit kızları alıkonuyor odalık ediliyordu.Kuğu-As adlı kızı eşiyle birlikte ve Tomris adlı kızları ve beraberlerindeki bir grup Türklerle bir müddet ege ve akdeniz kıyılarında yaşadılar.Direniş gösterdilersede erkekleri tükenen bu grup sonunda sadece kadın topluluğuna dönüştü.Amazon hikayelrinin kaynağı işte burasıdır.saf kanı bozmamak için herkezle evlenmeyen bu kadınlar ege akdenizde tutunamayıp karadenize ve oradan hazar dağlarına çekilmiştir.Kadın klanlığı haline isteyerek değil mecburen dönüşmüşlerdi ilk Kraliçeleri Tomrisdir.Asıl adı arıkan olan Alpertulganın son torunudur.

Batılı ulusların leydi Origana olarak tanıdığı bu güzel asil yiğit İskit kızının bir hikayesinide anlatmadan bu konuyu geçemem.
Ona pirincin hanımıda denir.Çeltik tarları vardı.
Gürcü bir klan başı erkekleri iyice yok olmuş olan bu İskit yerleşimcilerinin Kraliçesi Leydi Origana'naya kafayı takmıştı.Ona sürekli tehtit ve baskı yapıyordu.istediği onunla yatmaktı.Ama rızası ile olsun istiyordu.Sonunda bir gün Prenses onu sarayına çağırdı sen ve ben yarı çıplak olarak yemek yiyeceğiz dedi.
Gürcü beyi heme kabul etti.Sonunda amacına ulaştığını düşünmüştü.Ama yinede iskit kadınları korkulacak kişiler olduğu için içerde hiç bir kesici delici alet olmaması şartı ile kabul etmişti.
Prenses bir demirciye demir tabaklar hazırlattı altın ile kaplattı.Tabaklar havada süzülebilecek ve kenarları çok keskin olacaktı.Bu tabaklarla günlerce atış çalışması yaptı.Sonunda ustalaşmıştı.
Yemek akşamı masada sadece ikisi vardı ve yemeğin sonunda adam hadi artık dedi ve yatma teklifi etti.
Organa bir kadınla beraber olabilmen için bir şey gerekir dedi.Gürcü beyi nedir o şey dedi.
Tabağı masadan alan Prenses  rıza! diye öfke ile haykırıp fırlattı tabak adamın boğazını yırtı şah damarı kopan Gürcü beyi orada öldü.Prensesin liderliğinde zamanla  kadın iskit savaşçıları oluştu ırzlarını ve soylarını temiz tutmak için uzun zaman kavga veren bu kadınların Riza adlı silahlarının kökeni buraya dayanır.
Riza diski tabak gibidir keskindir usta ellerde etkilidir.


Yaşlı kaan tahtında oturmuş düşüncelere dalmıştı .Heybetli omuzları yürürken dağ gibi görünen yiğit oğlunun kapıdan girdiğini görünce yüzünde bir tebessüm doldu.

O zamanlar çok genç olan Alp
Tahtın önüne geldi.Yere diz vurdu geniş göğsüne sağ yumruğunu kapatıp Au dedi.
Baba meydanlarda Arslanları öldürüyorum.İzin ver arslanlı Peşenk ilinin üzerlerine yürüyelim
Yaşlı kaan evet oğlum bu kadar onursuz yaşamak yeter diye cevap vermişti.
Muhafız takımın senindir.Yanına kendi ordumdanda asker vereceğim .
Kardeşin ile yürüyün üstlerine varın gidin atlarınıza Pers leşi çiğnetin.Irmaklarından kan akıtın.
Kurt başlı bayrağın gölgesi Irak topraklarına vursun.


M.Ö 550 O günü hiç unutmadım.Hemde hiç.Bir onu birde mağaranın ağzında olanlar unutulmak için yaşanmadı.
Öyleyse artık toplaşmak için hazırlık yapın ve  gök çeliklerimizi kanla ıslatalım  o günden bu güne değin her hesabı soralım .
Uraltu sohbetlerinden ...

 

TÜRK TANRISI !
TANRI !
TÜRK YARATMADIĞIN GAYRILARI,
TÜRK GİBİ GÖRÜNEN GAYRILARI,
KURT POSTU GİYMİŞ ÇAKALLARI,
ALBIZLARA KARIŞMIŞ CANAVARLARI
MEYDAN BULUP ŞIMARANI.
KENDİNİ TÜRKTEN ÜSTÜN GÖRMEYE KALKINMIŞLARI GÖRDÜM.
ŞİMDİ ONLAR BENİ GÖRMELİ  DAYANABİLECEKSİNİZ BAKIN KİTAPLARINIZDA YAZAN KIYAMETİNİZ BENİM !