Türkçü Turancı Otağ

TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI => TÜRKÇÜLÜK => Konuyu başlatan: Üçoklu Börü Kam - 31 Ağustos 2015

Başlık: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 31 Ağustos 2015
Değerli dava arkadaşlarım ve bizleri izleyen konuklar!
Bu başlık altında otağa ve diğer sanal ağellerine çeşitli konularda yazmış olduğum yorum, inceleme, araştırma ve makale gibi fikir ve düşünce ürünü yazılarımı ekleyerek sizlerle paylaşacağım.
Diler ve umut ederim ki Türklük davasına bir damlacık da olsa katkı yapmış oluruz.
Sağlık ve esenlik dileklerimle..

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: o.öcal - 02 Eylül 2015
Yağmur damlalarını avucumuzda toplamak gibi olacak. Kolaylıklar diliyorum Sayın Üçoklu Börü Kam kandaşım.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
Türk Birliğini oluşturacak temel esasların başında dil birliği gelmektedir.
Türk topluluklarının lehçe, şive ve ağız farklılıklarıyla oluşan anlama güçlüğünü ortadan kaldırmak üzere, Türk Lehçeleri arasında karşılaştırılmalı sözlük çalışmaları başlatmak çok önemlidir.
On binlerce Türkçe kelime sırf şive, ağız ve lehçe farkları nedeniyle anlaşılmamakta, Türk'ün Türk’le anlaşması için başka bir yabancı dil kullanmak gereksinimi duyulmaktadır.
Dünyanın en zengin; duygu  ve düşünceyi anlatmanın en kolay olduğu dil şüphesiz ki Türk’çedir.
Türk aydınları Türkçe’nin diğer lehçelerini de öğrenip, o lehçelerdeki öz Türkçe kelimeleri alıp, kendi lehçesindeki yabancı kelimelerin yerine kullanmalıdır. Bu davranış hem Türkçe’nin yabancı kelimelerden arındırılmasına ve hem de ortak yazı ve konuşma dilinin oluşmasına ciddi katkılar yapacaktır.

Kaynak: DOKUNUN (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2496.msg15953#msg15953)
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
KINIYORUM!!!!!! TARİH SİZİ YARGILAYACAKTIR!!!! (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2550.msg16210#msg16210)

Kendisini milleti uğruna feda eden kahramanlarına sahip çıkmayan milletler, yeni kahramanlar çıkartamayacaktır. Yeni kahramanlar çıkartamayan milletler ise, yok olmaya mahkumdur.

Özellikle akp iktidarıyla su yüzüne çıkan Türk düşmanlığı, iktidarın gücüyle daha bir cesaretli ve atak durum almış, memleketin öz evlatları kendi vatanlarında horlanıp suçlanır olmuşlardır.

Kendisini sevmesem de, Necip Fazıl'ın
"öz yurdunda garipsin,
öz vatanında parya
"
dizeleri birden bire dökülüverdi, dilimden.

Evet acı ama gerçek! Türk Milleti öz yurdunda garip ve parya durumundadır.
Bu hazin sonucun yegane sorumlusu yine Türk Milletidir.
Hiç boşu boşuna etnik azınlıkları suçlayıp işi  onların ihanetine bağlamaya hakkımız yoktur. Bu, işin kolayına kaçmak ve kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir.
Doğanın kanunudur; "her şey aslına rucû eder."
Etnik döküntüler doğal olarak, soysuz kanlarına uygun şekilde davranıyor.
Peki o yüce ve asil Türk Milleti ne yapıyor?
Cevap:
-- Uyuyor.!!!
Hem de derin ve ölümcül bir gaflet içinde, uyuyor!..

Başbuğ Atatürk'ün; "muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, başına geçireceği insanların kanlarındaki ve vicdanlarındaki cevheri asliyi tayin etmekten bir an uzak olmasın." sözleri ne kadar dikkate alındı.
Cevap:
--Hiç dikkate alınmadı.
Sanki Yüce Başbuğ bunu, laf olsun diye söyledi?!

Yalandan softaların, din bezirganlarının, ne idigü belirsiz sahtekarların din, iman, ümmet, din kardeşliği vb. gibi allı pullu laflarla gizledikleri gerçek çehrelerini tanımayı akıl bile etmeden ve hatta bu noktada milleti aydınlatmaya çalışan bir avuç aydın Türk Milliyetçisini; yine bu etnik azınlık menşeli sahtekarların jurnalleri istikametinde dışlayıp, itibar etmemekle, Türklüğün sinsi düşmanlarının, dümen suyuna girmiştir.
akp gibi bir anti laik, Türklük, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı etnik döküntü koalisyonuna, her iki kişiden birisinin oy vermesi, bunun en canlı ispatı ve delilidir.
Evet manzaranın tarifi bundan ibarettir.

Elbetteki bunları Türk Milletini suçlamak, hor ve hakir görmek için söylememekteyiz.
Kavgadaki delişmenlik ve cesaret kadar, sulh ve sükun döneminde de uyanık ve bilinçli olmak gereklidir.
Kanımızı akıtarak; milyonlarca Türk evladını vatana ve Türklüğe kurban ederek elde ettiklerimizi, sıradan sürüngenlerin sahte tavırlarıyla tezgahladığı sinsi oyunlarla, kaybediyoruz.

Biz bu ihanete, tarih boyunca, kaç defa uğradık?
Bilmem ki neden, tarihin acı gerçeklerini çabucak unutup, sahte cennetlerin büyüsüne kapılarak aldanmakta, kandırılmakta ve yeni baştan yüz binleri kurban ederek, dirilmek zorunda kalmaktayız?
Oynanan oyun çok basit ve sıradan zeka sahibi birisinin bile, çıplak gözle göreceği kadar, alenileşmiştir.

İnsanın en çok kanına dokunan şey ise, başımıza çorap ören bu soysuzlar güruhunun kahpelik ve hainlikten başka bir vasıflarının olmayışıdır. Evet, Büyük Türk Irkının mayasında kahpelik ve ihanet yoktur ama, kahpelik ve ihanetin ne olduğunu bilmesi gerekir. En azından defalarca maruz kalmamız sebebiyle, nerden ve kimden gelebileceğini, öğrenmiş olmamız icap ederdi.
 
Hani karşındaki düşman yiğittir, güçlüdür, akıllı ve zekidir, o zaman zorlanırısın.
İçimizdeki üç buçuk soysuzun hangisinde, buna benzer vasıfların kırıntısı var ki?
Denilebilir ki bu tezgahlar dışardan organize ediliyor. Evet doğrudur ama buna işbirlikçi olanlar, Türkün kapısına köpek olarak bile bağlamayacağı, bir avuç ve sıradan azınlıktır.
Zaten insanı kahreden de bu değil mi?
Yazık!. Hem de çok yazık...

İş yine Türk milliyetçilerinin omzundadır.
Her ne kadar meyve çürüse de çekirdek ve öz sağlamdır, çok şükür.
Gecemizi gündüzümüze katacak, benlikten öteye hiç bir kalıba gelmeyen eften-püften çekişme ve didişmelerden sıyrılıp, gerekirse kendi benliğimizden fedakarlık ederek, Türklük ruh ve manasını yeniden dirilteceğiz.
Bu görev Türk milliyetçilerinin üstünde vacip ve hatta farzdır.
Bu kutlu görevi layıkıyla yerine getirdiğimiz takdirde, içimize sızmış sahte ve şişirme kişiler(!)  bir safra gibi kendiliğinden dışarıya atılacaktır.
Sosyolojik bir kanundur: "Bir şeyin aslı ve orijinali yerinde değilse, onun yerini sahte modelleri doldurur"

Bir milletin milliyetçileri o milletin vicdanı, özü, çekirdeği ve ruhudur. Bu ruh yitirilmiş değildir. Sadece birlik ve beraberlikten yoksundur. Bu mahrumiyet; seslerin gür çıkmaması, yapılanların yerini bulmaması, Türkün gerçek gücünün alem-i cihana gösterilememesi demektir.
Türk Milliyetçileri, Hünkar Hacı Bektaşi Veli'nin dediği gibi  "bir olmalı, diri olmalı, iri olmalıdır" Bu birlik ve dirlik sağlandığı takdirde Türk Milleti başkalarına değil kendi öz evlatlarına inanacak ve itibar edecek; üç buçuk soysuz ve etnik döküntü de "Bozkurtsuz dağlarda, çakallık yapamayacaktır."

Bunu en son Şanlı Başbuğumuz Atatürk gerçekleştirdi ve Türk Milletini arkasına alarak, bütün dünyayı dize getirdi.
Türkçüler için bundan daha canlı, diri ve somut model yoktur.

Her şeye rağmen Türklük için, bir nebzecik bile olsa, emek ve gayret sarf edip, fedakarlık yapanlar; Büyük Türk Milletinin temiz ve pak sinesinde içli bir aşk gibi sakladığı evlatları içerisine katarak gönül tahtındaki yerine oturtacaktır.
Önemli olan;

Hakanların dikilmeli Altay’da tuğları,
Varsın cihanda olmaya görsün mezârımız.


diyebilen; ömrünü Türklük ülküsüne adamış, kara budundan adsız, sansız birer çeri gibi, uğraşa koyulmaktır…
Şu an Türk Milliyetçilerinin, Türkçülerin, Türk soycularının gütmesi gereken yegane anlayış, bu olmalıdır…

TTK
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
"MHP’nin başına ‘çoluk çocuk sahibi’ bir genel başkan geçmeli" (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2533.msg16142#msg16142)

MHP nin takip ettiği yol öyle bir çıkmaza girmiştir ki, MHP yi kurtarmak için başına kimi getirirlerse getirsinler, iflah olma şansı yoktur.

MHP 1969 dan itibaren sistematik olarak Türklükten ve Türkçülükten uzaklaşıp, sentezciliği resmi politikası yapmıştır. Yani MHP fikri seçimi ve ortaya koyduğu davranış biçimiyle tam bir Osmanlıcı partidir.

Osmanlıcı demek Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen Türk aydınlanmasına ve bu büyük aydınlanmanın meyvesi olan Cumhuriyete karşı duruş demektir. Bakmayın öyle millet, milliyetçi, vatan vb. laflarına.. Bu laflar sadece aldatmanın kılıfıdır.

Türk Milletinin tarihi Ülküsü Türk Birliğidir. Türk birliği demek dünya üzerinde var olan bütün Türkleri din, mezhep, coğrafya ayrımı yapmaksızın bir tutup, tek bayrak ve tek devlet altında birleştirmektir.
MHP nin resmi ideoloji olarak ifade ettiği Türk-İslam Birliği söylemi bile Türk birliği ülküsünü terk ettiğinin en belirgin ispatıdır. Mozaik, sentez, çiçek bahçesi vs. söylemleri de işin cabasıdır.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, Anadolu’da, öyle siyasi bir beklentisi ve hesabı olmayan sıradan bir MHP liye “Türk Birliği nedir?” diye sorun, alacağınız cevap “Müslüman (Sünni) Türklerin birliği ve bu birliğin diğer Müslüman milletlerle kuracağı birlik” benzeri cevap verecektir.

MHP eliyle 35 yılı aşkın bir zaman zarfında milyonlarca Türk; kan olarak değilse bile, ruh ve mana olarak Türklük kadrosu dışına çıkartılmıştır. İşin en kötüsü de bunların tedavi edilebilirliğinin imkansız olmasıdır. MHP eliyle ruh ve manasını kaybetmiş kişileri yok sayıp, bundan böyle yeni kuşak Türk gençliğinin MHP nin çarkları arasında yok olup gitmelerinin önüne geçmek için lazım gelenleri yapmak şarttır.

Yani sözün kısası MHP den Türklük, Türkçülük adına bir beklentisi olanlar artık bu beklentisinden vazgeçsin.
MHP Türk Milliyetçiliğinin önündeki en büyük engeldir.
Genel başkan kim olursa olsun, bu çürümüş ve tedavisi kabil olmayan yapıyı düzeltmesi, temel anlayışları değiştirmesi, olanaksızdır.
MHP böyle gelmiş, böyle gidecektir.
MHP nin sorunu genel başkanı değil top yekun zihniyeti ve yapısıdır.
Ha Koray Aydın olmuş, ha çiçek bahçecisi devam etmiş, ha daha başka birisi gelmiş olsa bile, değişecek bir şey olmayacaktır.

Biz MHP yi şunu, bunu bırakıp, asıl görevimiz olan Türk Milliyetçiliğini nasıl ayağa kaldırıp iktidara taşıyacağımıza ve tam bağımsız Türkiye’yi inşa etmenin çarelerine bakmalıyız.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
BÜYÜK TÜRK DEVLETİ NE ZAMAN KURULACAK (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2538.msg16106#msg16106)

Büyük Türk Devletinin ya da Türkçülerin ifadesiyle Türk Birliğinin ve ardın da Turan’ın gerçekleşmesi muhakkak ki, oldukça uzun ve meşakkatli bir süreçtir.

Başbuğ Atatürk önderliğinde başlatılan ve büyük ölçüde gerçekleştirilen Türk aydınlanması, aynı zamanda, Büyük Türk Birliğinin temelleri durumundadır.

Ancak ne var ki; Başbuğun uçmağa varmasını takip eden süreç, bu aydınlanmayı karartma ve yok etme faaliyetlerinin oldukça sistematik ve en üst düzeyde yürütüldüğü, bir dönemdir.
Bu süreç çeşitli değişiklikler arz etmiş olsa bile sonuç olarak işleyişin bütünü, Türk aydınlanmasının ortadan kaldırılması çalışmaları, kesintisiz olarak, günümüze dek getirmiş olup, günümüzdeki durum, hepimizin malumudur.

Bunca olumsuzluklara rağmen elbetteki yapacak şeyler, tamamen bitmiş  değildir.

İşe; Türk Milletine yeniden Türklük ruhu üfleyerek, başlamak gerekmektedir. Yeni baştan Türklük ruhu üflemenin önünde yetmiş yılın birikimi olan karşı direnç bloklarının oluşturulmuş olması işi güçleştirse de; içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarından daha vahim olmadığı göz önüne alındığında, en azından işe koyulmak için gereken  psikolojik güç bulunmuş olmaktadır.

Türk aydınlanmasının diri ve hayata uygulanabilir şekli, Başbuğ Atatürk tarafından fikir ve eylem olarak net bir yapıya kavuşturulduğundan, bundan böyle başlatılacak yeni yapılanmanın referansları bu yapıdan  olduğu gibi alınabilecek durumdadır.

Başbuğ Atatürk’ün verdiği mücadele salt bir askeri başarıdan ibaret  olmayıp, aynı zamanda binlerce yıllık Türk kültür, medeniyet, tarih ve tecrübe birikimini yeni baştan harmanlayıp, çağın gerekleriyle örtüşen bir yapıya kavuşturmuş olması, Atatürk’ün asıl başarısı ve dikkate alınması gereken yönüdür.
İşte biz Türkçüler için, yegane model budur.

Hiç şüphesiz ki Büyük Türk İli, Anadolu Türklüğünün öncülüğünde, gerçekleşecektir.
Zira Anadolu Türklüğü; Türk Birliği için, hem devlet geleneği ve tecrübesi, hem demografik güç, hem Başbuğ Atatürk modelinin uygulama sahası ve hem de tarihi birikimiyle öncülük ve kuruculuk yapma görevini üslenebilecek, yegane potansiyeldir.
Bu tespit mensubiyete bağlı bir temenni değil, tarihi ve sosyolojik gerçekliktir.

Hal bu iken, öncelikli iş ; Türkiye Türklüğünün emperyalist ve işbirlikçi etnik azınlıkların tasallutundan, kurtarılmasıdır.
 Bu noktada görüntü, her ne kadar olumsuz bir tablo çizmiş olsa da; Türk aydınlanmasının yegane koruyucu ve kollayıcı gücü olarak diri ve dimdik ayakta olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığı, büyük bir avantajdır.

Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, anayasal vatandaşlık gibi kavramlar Türklüğün aleyhine işletilmekte olan önemli istismar kaynaklarıdır.
Bu istismar kaynakları ne yapılıp edilip, yok edilmelidir.
Bu istismar kaynakları, ab güdümlü politikaların uygulanmasıyla, bölücü-dinci unsurları daha da güçlendirerek, büyük kitlesel blokları doğurmuştur.
Artık herkes biliyor ki etnik bölücü ve ayrılıkçı hareketler, dinci ve irticacı anlayışla dirsek teması halinde ve hatta ittifak etmiş durumdadır.

Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, halen geçerli olan anayasal ve hukuki düzen işletilmelidir. Bu işleyişi temin edecek ve Türklük lehine çalıştıracak yegane güç Türk Silahlı Kuvvetlerinin fikri ve maddi desteğini alabilecek, Türkçü kadrolardır.

Günümüz itibariyle Türkçüler dağınık ve siyasi olarak da,  organize değildir. Bu Türkçülük açısından çok büyük bir eksikliktir.
Türkçü yapılanmanın fikri problemlerinin olmamasına karşın, ciddi ayrışmalara sebebiyet veren, yorumlama problemleri vardır.

Daha Türk Milletiyle kucaklaşmayı ve Türkçülüğün ne demek olduğunu, millete anlatabilmeyi başaramamış olan Türkçüler öncelikli olarak, Türkçülüğü hayata ve devlet yönetimine uygulanabilir bir yapıyla sistemleştirmek ve güncelleştirmekle işe koyulmalıdır. Bunun için büyük çaplı çalışmalara gerek yoktur. Zira bunun referansı mevcuttur. Bu referans, Başbuğ Atatürk’ün  gerçekleştirdiği, Türk Aydınlanmasıdır.

Türk aydınlanmasının karartılma ve yok edilme çalışmalarının hatırı sayılır mesafeler kat ettiği gerçeği göz önüne alınırsa, en azından ne yapılacağı daha kolay ve çabuk belirlenecektir.

Ana hatlarıyla işe şu esaslardan başlayabiliriz.:

Türk Gençliğine Türk Milliyetçiliği  ve soy bilinci aşılanmalıdır.
Türk milliyetçiliğini istismar edip ümmet, sentez, mozaik, Avrupa birliği vb. gibi yollara saptıranların elinden bu temsil alınmalı, bunların gerçek yüzü Türk Milletine tanıtılmalıdır.

Etnik azınlıkların devlet yönetimindeki kadrolaşmalarıyla elde ettikleri güç ellerinden alınıp, etnik azınlıkların din kisvesiyle yaptıkları yıkıcı ve işbirlikçi eylemleri Türk Milletine deşifre edilmelidir.

Seri bir şekilde, bütün vatan sathında Türkçü teşkilatlanmaya gidilip, bu teşkilatlar eliyle hem Türklük üzerine oynanan oyunlar anlatılmalı ve daha önemlisi, orijinal Türk Milliyetçiliği bilinci diri tutularak, kitleselleştirilmelidir.

Hayatın bütün boyutlarıyla ilgilenecek şekilde sivil toplum kuruluşları, kanaat birlikleri ve psikolojik direnç organizasyonlarına gidilmelidir.

Özellikle öğretmen yetiştiren ve stratejik öneme haiz devlet kadrolarında istihdam edilecek yüksek öğretim programlarına Türk Milliyetçilerinin, organize bir biçimde yerleştirilmesi, bu öğrencilerin öğrenim ve barınma giderlerini karşılayacak maddi olanakların temin edilmesi yoluna gidilmelidir.

Basın, yayın ve enformasyon alanındaki eksiklikler giderilerek kitle iletişimine hakim olunmalıdır.

Türkiye dışındaki Türklere ilmi ve akademik olarak belirlenmiş stratejilerle ulaşılarak top yekun Türkçü dirilişinin ve Türk birliğinin temellerini atmak amaçlı ön hazırlıklar başlatılmalıdır.

Ülke genelinde yaygın olarak kuruluşu tamamlanmış teşkilatlar ve diğer sivil toplum örgütleri vasıtasıyla oluşturulan potansiyel güç ,sivil baskıya dönüştürülerek karşı güçlerin psikolojik ve moral çöküşleri sağlanmalıdır.

Çok ivedi olarak siyasi organizasyona gidilmelidir.
Zaten yukarıda sıralanan hususlar gerçekleştirildiği takdirde bu siyasi yapı meclise çoğunluk olarak girebilecek güç demektir ki, meclis çoğunluğunu sağlamış olan Türk Milliyetçiliği, geriye dönük karartma ve yıkımları tamir ederek Türk Aydınlanmasını tekrardan Başbuğ Atatürk’ün bıraktığı konuma kavuşturacak ve kaldığı yerden daha  ilerilere taşıyarak, tam bağımsız Milliyetçi Türkiye’yi  yeniden inşa edecektir.

Tam bağımsız Milliyetçi Türkiye; sahip olduğu siyasi, askeri ve ekonomik gücüyle Türk Birliğini kurmayı başarabilecek yegane güç demektir.

Yukarıda anlatılanlarla ortaya konulduğu gibi, büyük Türk İlinin anahtarı Türkiye’dir ve ne yapıp edip, Türkiye’nin ayağa kaldırılması şarttır.

Türkiye ayağa kaldırılmadığı sürece Türk birliği de, Turan da hoş ama, boş bir hayaldir.

Tek çare ve yegane yol, Türkiye’yi ayağa kaldırarak, tam bağımsız ve Milliyetçi Büyük Türkiye’yi kurmak ve yönetimini Türk çocuklarının eline vermektir.

İşte o gün, ne Türk Birliği hayaldir, ne de Turan…

TTK.

Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2511.msg15831#msg15831)

12 Eylül sehpalarında uçmağa varan azizi şehitlerimizi, rahmet ve şükranla yad ederiz.
Mekanları uçmak olsun.
Türk ırkı sağolsun!!!

Kenan Evren'in denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.

12 Eylül'ün her türlü kıyım ve işkencelerinden nasibini almış birisi olarak, söyleyeceğim şey şudur:
İhtilal yönetimi Türk Milliyetçilerini esir kaplarından geri kalmayan yerlerde tuttu, dövdü, çarmıhlara gerip insan vicdanın kaldıramayacağı işkenceler yaptı, yarı aç yaşattı, hürriyetini gasbetti, kötü yaşam koşulları nedeniyle, onlarca Türk evladının yaşamlarını yitirmesine neden oldu, denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " diyerek civanlara kıydı...

Olsun, bu bizim memleketimizdi.
Memleketin zindanları bile kutsaldı...

Güneşler, dar ağaçlarının üzerine doğmuştu...
Varsın doğsun ,zaten vatana kurban değimliydik?

Dövüyorlar, hakaret ediyorlar, esir muamelesi yapıyorlardı...
Varsın olsun; devletimizdi, babamızdı; belli ki babamız bizi, terbiye etmek istiyordu.
…………
…………..........
Hepsine eyvallahtı...

Lakin; iş bundan ibaret  ve bizim bildiğimiz gibi, değildi.
Ellerimize kalın iddianameler tutuşturulup "anayasal düzeni değiştirip, devleti yıkmaya,......" suçlarına muhatap bırakmışlardı.
İşte bu olmamıştı. Böyle bir şey olamazdı, olmamalıydı!!!
Evet olmamalıydı!..
Ama, olmuştu…

Bir Türk evladı Uğruna öldüğü devleti yıkmakla, nasıl suçlanabilirdi?
İşte bu acı gerçek Türk Milliyetçilerini yakmış ve o zaman ölmüşlerdi....

Her şeye rağmen Türklük ve Türk vatanı var olsun...
Bu memleketin zindanları, idam sehpaları, mezarları bile kutsaldır…
Türk ırkı sağolsun!!!

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
TÜRK DİL BAYRAMININ 75. YILI KUTLU OLSUN (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2560.msg16319#msg16319)

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.


Dil bir kimliktir. Milletimizin her bireyi dil  bilincİne sahip olmalı ve bütün kültürel değerlerimiz için olması gerektiği gibi, dil konusunda da hassas davranmalıdır.

Uluğ Bilge Ziya GÖKALP Ata'mızın:

Türklüğün vicdanı bir
Dini bir,vatanı bir
Fakat hepsi ayrılır
Olmasa lisanı bir...


dizelerinde dile getirdiği gibii; Dilini yitiren milletler, kimliğini de yitirmiş demektir.

Ağzımızda annemizin sütü kadar temiz ve helal olan güzel Türkçemizi korumak ve geliştirmek her Türkçünün başta gelen görevlerindendir.

Büyük Türk Milletinin Dil Bayramı, kutlu olsun!..

TTK.

Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
TORUN TANIMAYA DEVAM EDELİM-3 TÜRKAN SAYLAN KİMDİR? (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2569.msg16443#msg16443)

Bu ve benzeri kanı bozuk ve ırzı kırık etnik döküntüler; yıllardır tek bir amaç uğrunda yoğunlaşmaktadırlar. O amaç:
"Büyük Türk Milletini temel değerlerinden uzaklaştırmaktır."
Bunu nasıl yaptıklarını yer aldıkları kuruluşlardan bile anlamak mümkün.
ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) nin aktif kadrosu içerisinde yer alarak, adeta bir truva atı gibi, Başbuğ Atatürk'e, Türk aydınlanmasına ve Cumhuriyete ihanet halindedirler.

Bu gün; bu soyu kırık, döküntülerin sinsi taktikleri, devleti kuran ana unsur olan Türk Soyunu, yönetimden uzaklaştırmayı başarabilmiştir.
Aldıkları Atatürkçü kimlikle sergiledikleri tavırlar, gerçeği bilmeyen topluluklar tarafından, bunların şahsında menfi bir kanaatin oluşmasına, Şanlı Başbuğ Atatürk’ün din düşmanı gibi görünmesine, laikliğin din karşıtlığı gibi algılanmasına neden olmuştur.
Bunlar tam anlamıyla heteredoks batini anlayışlarla hareket edip, gerçek kimliklerini ve maksatlarını ustaca gizleyerek  kelimenin tam anlamıyla truva atı vazifesi görmektedir.

Biz Türklüğün çekirdeği ve ana mayası olan Türk çocuklarına düşen önemli görevlerden biriside; bu alçak ve kahpe mahfilleri birer birer deşifre ederek, etkisiz kılmaktır.

Bu turva atlarının çeşitli zaman ve zeminlerde, sudan sebep bahanelerle Türk Milliyetçisi ve Türkçü kadrolara, aşağılama ve horlama amaçlı olarak; kafatasçı yaftalarını yapıştırmalarının yegane gayesi, "göz hasmını da bilir, dostunu da" gerçeği dahilinde, Türkçü kadroları suçlayıp, milletin gözünden düşürerek, bertaraf etmek ve böylelikle, peşin tedbirler almak, içindir.
Türklüğün gizili gücü olan Bozkurt  ruhu yaşamakta ve biz; temiz, mağdur ve muzdarip Türk çocuklarının mayalarında, Türklüğün yarınlarının teminatı olarak inkişaf edeceği müsait zaman ve zemini kollamaktadır.

Her Türkçü bir bayraktır, Bozkurt ruhudur; Türk Milletini diriltip yarınlara taşıyacak, hayat tohumudur.
Bütün Türkçüler, kendilerinde var olan bu kutlu değerlerin bilincinde olarak hareket etmeli ve organize faaliyetlere başlamalıdır.
Türklük ruhu var oldukça, Büyük Türk Milleti var olmaya devam edecektir.
Türklük ruhunu yaşatmak; asil kanımıza karşı, üzerimizdeki en büyük sorumluluktur.

TTK
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2561.msg16477#msg16477 (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2561.msg16477#msg16477)

Dilin ne denli önemli bir unsur olduğunu en iyi bilenlerin başında, şüphesiz ki, Başbuğ Atatürk geliyordu.

Başbuğ Atatürk'ün hemen hemen en çok vakit ayırıp, destekleyerek, üzerinde durduğu kurumların birisi; Türk Tarih Kurumu, diğeri ise Türk Dil Kurumudur.

Türklüğün Başbuğlar kadrosu içerisinde; Türklük bilinci en yüksek kişilerin başında gelen son Başbuğ Atatürk:

"Dilimiz çok zengindir, güzeldir. Bunu ortaya çıkaracaklar, sizin gibi duygusu derin, yorulmaz Türk gençleridir. Türkçemizi günün en ileri bilgi dili yapmak, değerli araştırmanızdan beklenir. Sizlere uğurlar dilerim.”

sözleriyle; Türk istiklal, istikbal ve cumhuriyetini emanet ettiği Türk Gençliğine, aynı görev bilinci ve büyüklüğüyle, Türk Dilini geliştirme ve yüceltme görevini de vermiştir.

Türk Dilini geliştirip, yüceltmek; Türk Dili demek, Türklük demektir bilinciyle; Türk Milliyetçilerinin, Türkçülerin ve Türk Soycularının asli görevlerindendir.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
Mossad Ajanı Soner Yalçın'dan Atsız Ata'ya ve Türkçülüğe Saldırı (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2579.msg16553#msg16553)

"Çamur at, yapışmasa da, izi kalır"
Bu söz; kızıl devrimin lideri Lenin'e aittir.

Propaganda; Bir öğretiyi, düşünceyi, inancı, siyasi görüşü başkalarına tanıtma, benimsetme ve yayma amacıyla, her tür iletişim aracı kullanılarak sözle ve yazıyla yapılan eylemlerin tümüdür.

Rakibi yıpratıp, etkisiz kılmak için yapılan iftira atma, suçlama, zan altında bırakma, kafa karıştırma gibi yöntemler de propaganda olup, şüphesiz ki psikolojik savaşlarda önemli bir yere sahiptir.

Tarihte propagandayı ilmi bir sistematikle ele alıp, kurumsal bir kimlikle uygulamaya koyduran kişi, Nazi Alman diktatörü Adolf Hitler’di.
Adolf Hitler müstakilen bir propaganda bakanlığı kurmuş, başına da çok zeki ve yetenekli Dr.Joseph Goebbels'i getirmişti.
Tarihçiler, Almanya'da Nazizmin yayılıp güçlenmesinde Hitler'den sonra en büyük rolü oynamış kişi olarak Goebbels'i göstermektedirler.
Goebbels, propagandasını şu temel ilke üzerine kurmuştu:
"Eğer bir yalan, uzun bir süre yeterince tekrarlanırsa, sonunda o yalan bir gerçekmiş gibi algılanır."

Propagandanın, sürekli olarak yalan söyleme sanatı olduğunu çok iyi bilen propagandacılar, yalan uydururken de şeytanca bir yol izlemektedirler.
Tamamı yalana dayalı bir propaganda asla yapmamaktadırlar.
Söylenen büyük yalanların arasına bazı küçük doğrular da serpiştirilmektedir. Böylece, dinleyiciler ve izleyicileri çok daha kolay kandırıp aldatılmaktadır.

Karşı tarafı savunmada bırakmak veya aleyhteki hakikati körleterek zihinleri bulandırmak maksadıyla ani olarak yapılan propagandaya da “Baskın propaganda” adı verilmekte olup, bu yolla meydana gelen durumdan kısa bir zamanda faydalanılır.
Şu anda, malum şahıslarca yapılan, bu tanımın içerisindedir.

Kelimenin daha dar ve sık kullanılan anlamıyla propaganda politik bir amacı veya iktidarın çıkarlarını destekleyen bilerek çarpıtılmış veya saptırılmış bilgiye denir.

Propagandacılar bir grubun istekleri yönünde halkın bir konu veya olayla ilgili görüşlerini değiştirmeyi amaçlarlar. Bu manada propaganda, aynı amacın insanlara istenen bilgilerin verilmesi yerine, istenmeyen bilgilerin kısıtlanmasını amaçlayan sansürün tersidir.

Propagandayı diğer metotlardan ayıran; propagandacının halkın fikrini ikna etme ve anlatma yerine kandırma ve kafa karıştırmayla değiştirme isteğidir.

Organizasyonun liderleri bilginin tek taraflı veya doğru olmadığını bilmelerine rağmen propagandayı yayan daha düşük rütbeli üyeler durumu bilmeyebilirler.

Soner Yalçın tescilli bir hain ve vesikalı bir uşaktır.
Tek özelliği; üzerine yüklenen görevi, usulünce, yerine getirebilmek yeteneğine sahip olmasıdır. Yani, ağzı ve kalemi iyi laf yapabilen kabiliyetli bir piyon ve taşerondur.
Yıllardır hep gizemli, aykırı, toplumun genel kabullerine ve tarihi gerçeklere zıt iddiaların ve hatta iftiraların sunuculuğunu yapmak görevini yürütmektedir.
Bahse konu olan İsmail Türüt kimdir? Nedir ki ?
Türütlerin, bilmem nelerin yaptığı şeyler, söylediği sözler üfürükten konular olup, asıl hedefe saldırmanın bahanesi yapılmaktadır.
İsmail Türüt çıkıp; “Ben Türk ırkçısıyım, Türk kanı taşımayanları bu memlekette istemiyorum” Dese ne olur? Demese ne olur?
Bir kıymeti yoktur, bu ve benzeri şarlatan ve bukalemun karakterli kişilerin, ne dediğinin, ne de yaptığının.

Ama herkes birbirini biliyor, tanıyor.
Kim; nerede, ne zaman, kime ve nasıl saldıracağının planını çok önceden yapmıştır.
Amaç Türkçü düşüncenin temel dinamiklerini yok ederek, gelişmeyi ve yükselmeyi durdurmaktır.

Her ne kadar büyük Türk Milleti; kendi çocukları olan biz Türkçüleri, yeterince bilip, fark etmemiş olsa da; Türklüğün dünkü, bugünkü ve gelecekteki düşmanları ve bu düşmanların piyonluğunu, taşeronluğunu ve işbirlikçiliğini yapan etnik döküntüler; kafası, beyni ve vicdanı iğfal edilmiş mankurtlar bizleri, yaptıklarımızı ve neler yapabileceğimizi gayet iyi bilmektedirler.

Bu ve benzeri kalem salyaları, durdurulamaz bir yükselişle kitleselleşmeye doğru giden Türkçü düşünce ve kadrolaşmayı engellemek ve jurnallemek amacıyla, patronlarının kulaklarına üflediği ve dikte ettiği istikamette hareket etmektedirler.
Bunlar kara propaganda ve çamur at izi kalsın şerefsizliğinin uygulamalarından başka bir şey değildir.

Bu şer kalemlerin sahip oldukları medya gücü, etki sahalarını genişletse de; milletin sinesinde yer tutmuş olan uluğ bilgeleri Türklüğün sinesinden çıkartmaya güç yetiremeyecektir.
Unutmayınız ki Türkçü yayın kuruluşlarını ve internet sitelerini takip edenlerin başında bu sülükler gelmektedir.

Yani “göz, hasmını da bilmekte, dostunu da!..

Tıpkı arının, bal alacağı çiçeği, bilmesi gibi..!

TTK
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
TARİHTE TÜRK BOYLARI (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=1159.msg16735#msg16735)

Türk Soyu

 1- Ev (Eşler ve çocuklardan oluşan en küçük birim)

 2- Ocak (Evlerden meydana gelir)

 3- Soy (Ocaklardan meydana gelir)

 4- Oba (Soylardan meydana gelir)

 5- Boy  (obalardan meydana gelir)

 6- Oğuş (Boylardan meydana gelir)

 7- Kol (Oğuşlardan meydana gelir)

 8- İl
         Küçük İl  (Kollardan meydana gelir)
         Orta il  (Küçük illerden meydana gelir
         Büyük il (orta illerden meydana gelir)
   
 9- Uruk (Büyük illerden meydana gelir)

10- Budun (Millet) (Uruklardan meydana gelir. Büyük Türk birliği demektir)

Bu tertibe göre kendi soyum;
Türk budunundan, Talaz uruğundan, Oğuz ilinden, Üçok kolundan, Denizhan (Üç Kuşlu) oğuşundan, İgdir boyundan, Tatlar obasından, Sarı Osmanlar soyundan, Yadiğar ocağından, Üçoklu Börü hanesinin reisi, Üçoklu Börü'yüm.


Beni; Türk yaratan Tanrı'ya, sonsuz teşekkürler...

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
TÜRKLERDE YEMEK KÜLTÜRÜ (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2609.msg16781#msg16781)

KIMIZ

Yapımı Îskitlerden (M.Ö. 700-300) bu yana bilinen bu millî Türk içeceği, safkan kısrak (at) sütünün mayalandırılmasıyla yapılır.
Biz Anadolu Türklerince pek tanınmayan, aksine Türkistan Türklerince de meşhur bir içecek olarak tüketilen kımız İngiltere, Kaliforniya ve Rusya'da da tedavi amaçlı kullanılmaktadır.
Buralarda kımızla tedavi hastaneleri kurulmuştur.
Kimyagerler, A-B-C vitaminleriyle zengin olan orta ekşilikteki (60-80) 1 litre kımızda 500 kalorinin olduğunu tespit etmişlerdir ki, ayrıca 17 gr. yağ, 22 gr. belok da vardır. îçindeki süt asidinin, insan vücudunu zehirleyen barsak mikroplarını da zararsız hale getirdiği ilmen müşahede edilmiştir.

Günde en az 1 litre içmek kaydıyla yemek aralarında veya yemekten 2 saat önce içilmesi tavsiye edilen bu içkimiz hakkında Dr.Poznikov: "Kımız insanı besler, sağlamlaştırır ve tazeler" demiştir.
Bilhassa tüberküloz, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, mide ülseri, gastiritis, hazımsızlık, kansızlık, bronşit ve vereme çare olan bu içeceğimizin tıp bilimince de kullanıldığı bir gerçektir.
Rusya'daki Samara şehrinde, 1858 yılında, kimyager N.P.Poznikov'un gayretiyle, kımızla tedavi hastanesinin açıldığı Rus resmî kaynaklarınca belirtilmiştir.

KIMIZIN YARARLARI

1-Kanda trigliseritler ve kolesterol düşürür, böylece ateroskleroz ve buna bağlı kalp hastalıkları, kalp krizi ve akut inme riski azalır.

2-Bağışıklık sistemini güçlendirir

3-Kansere karşı koruma sağlar

4-Beyin, retina, sperm, cilt hücreleri güçlenir

5-Diyabet için faydalıdır.

6-Kanı inceltir ve akışını kolaylaştırır, kan pıhtılaşmasını önler .

7-Romatizmal hastalıklara karşı koruma sağlar

8-Beyin ve sinir sisteminin sağlıklı şekilde çalışmasında etkileri vardır.

9-Depresyon tedavisini destekler

10-Bunama ve Alzheimer hastalığı riskinin azaltmasına yardımcı olur

11-Ruh hali, konsantrasyon, bellek, dikkat ve davranış bozukluklarına karşı destek sağlar.

12-Saldırganlık azaltmaya ve sakinleştirmeye yardımcı olur.

14-Mizaç, tepkisellik ve kişilik üzerinde olumlu etkisi vardır

15-Kımız içen kişilerde gözde yaşa bağlı olarak gelişen sarı nokta hasarları riskini önlenebilmektedir.

16-Kımız'ın antienflamatuar etkisi vardır. Ayrıca kas-iskelet sistemi ve bağışıklık sistemi üzerinde faydalı etkileri bulunmaktadır.

17-kımız ; kemik ve eklem sağlığında etkili ve yararlıdır.

18-Kemiklerde kalsiyum toplanmasına destek olarak güçlenmelerini sağlar.

18-Eklem iltihabı ve kıkırdağa zarar veren enzim aktivitesini azaltır.

19-Eklemlerde hassasiyet ve sabah sertliğini azaltır.

20-Romatoid artritli hastada ilaç ihtiyacını azaltır.

21-Kımız özellikle kalp ve damar hastalıkları açısından yararlıdır. Kımız tüketenlerde koroner kalp hastalığına bağlı ölümlere daha az rastlanır.

22-Kalp damar hastalığı riski olanların ya da bu hastalığa yakalanmış olanların kalp sağlığını korumaya yardımcı olur.

23-Damar sertliği oluşumunu yavaşlatır.

24-Trigliseritlerin kan düzeyini düşürür.

25-Kalp hastalıklarında "kötü kolesterol"ün (LDL) düşürülüp, "iyi kolesterol"ün (HDL) artırır.

26-Kalp krizi sonrası felç, ikinci bir kalp krizi ya da ölüm riskini azaltır.

Netice itibariyle kımız, ölüm hariç, her derde deva olan olağanüstü bir içecektir.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
TÜRKLERDE YEMEK KÜLTÜRÜ (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2609.msg16778#msg16778)

KIMIZ

Kısrak sütünün mayalanması (fermantasyon) ile elde edilen ve içerisinde % 1-3 oranında alkol bulunan ekşi, içindeki Karbondioksit (Co2) sebebiyle EKŞİ AYRAN tadında olan milli bir Türk içkisidir.

Türklerin Orta Asya'da göçebelik devirlerinde kullandıkları, günümüzde dahi Türkistan ve Moğolistan taraflarında bolca tüketilen bu içki türü sonradan Sibirya, Kafkasya ve oradan da Avrupa'ya geçmiştir.

Türkler bu içkiyi, özellikle âyinlerde, düğün ve eğlencelerde çokça kullanmaktadırlar. Hatta Kazakların "ölü aşı" adı verilen bir âdet gereği kımızı ölünün mezarına döktükleri da bilinmektedir.
"... Kazaklar "ölü aşı" yedikten sonra, aştan kalan artıkları ve kımızı ölünün mezarına dökerler" "(Abdulkadir İnan, Eski Türk Dini Tarihi, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1976, s.154).

Orta Asya'dan göçler sonucu Anadolu'ya gelerek İslâmiyet’i kabul eden Türklerin kımız içme geleneklerini sürdürdükleri görülür. Gerek Selçuklu devletlerinde ve gerekse Osmanlı Devletinin merkezî devlet sistemine geçişine kadar padişahların verdiği toy (ziyafet, yemekli eğlence) şölenlerinde bolca kullanılan kımız, son olarak İstanbul'un fethini müteakip Fatih tarafından Sultanahmet'te Tekfur Sarayında verilen toyla geleneğini yitirmiştir.

Kımız yapmak için ekşi hamur mayasına benzeyen ve çok defa kurutularak saklanan bir mayadan yararlanılır. Bu mayanın içinde çeşitli laktik asit bakterileri vardır.
Mayalanma 20°-30° arasında tulumlar içerisinde veya açık kaplarda yapılır. Kımızda, yapıldığı sütun yağlı maddeleri ve mayalanmamış az miktarda süt şekeri bulunur. Kokusu ekşi peynir suyunu andırır.
Kımızda taze veya eskimiş olmasına göre değişen miktarlarda alkol ve laktik asit bulunur.
En hafif kımızda % 1 alkol, % 0,5 laktik asit,
En sert kımızda: % 3 alkol, % 1,5 laktik asit bulunur.


TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
TÜRKLERDE YEMEK KÜLTÜRÜ (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2609.msg16770#msg16770)

Türkler her konuda medeniyetin öncüsü ve kurususu oldukları gibi, yeme-içme hususunda da, büyük bir kültür ve medeniyete sahiptir.
Orhun yazıtlarında "aç milleti doyurdum" ,"tepeler gibi et yığdım", "göller gibi kımız sağdırdım" sözleri yemek medeniyetinin ifadeleridir.

"Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" atasözümüz iyi beslenmenin gereğini ortaya koymaktadır.

Türkler düzenli ve iyi beslenen, abur-cubur yemeyen, protein değeri yüksek gıdalar alan, her zaman şölen niteliğinde zengin sofralar kurmuşlar ve bunu refah ve zenginliğin göstergesi olarak bilmişlerdir.
Bu anlayış başta Anadolu coğrafyası olmak üzere, Türklerin gittiği her yere taşınmış ve halen devam etmektedir.
Bu başlık altında Türklere ait yemekleri anlatmak, yerinde olacaktır, sanırım.

TTK.
 
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
EBULFEZ ELÇİBEY (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2339.msg16764#msg16764)

Tarih 22 Ağustos 2000;

Senin askerin dediği Başbuğ Atatürk gibi, kendisini Türk hekimlerine emanet etmiş, Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesinde, gözleri Türklüğe bakarak, kendisini, Tanrıdağlarında bekleyen atalarının yanına, uçmağa varmıştı.

Heyhat ki ne heyhat!!!
Türkiye hükümetinin, kılı bile kıpırdamamakta!?
Koskoca bir Türk devinin aziz naaşı uçakla Azerbaycan’a gönderilecek ama, başında hükümetten, devlet erkanından bir kul yok!!!
BBP başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'ndan gayri.
Hem de iktidarda, Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden, MHP olmasına rağmen…
 
O gün ağlamıştım, işte...
Belki bu ağlayışa, ölüm bir bahaneydi...
Ama, ağlamıştım işte...
Belki öksüzlüğümüze,
Belki öz yurdumuzda garipliğimize,
Belki de, iyi adamların iyi atlara binip, göçmesine...
Ağlamıştım....
.......
.............
Belki vefasızlığımıza...
Belki de, Azerbaycan Türklüğünden utanmış olmanın, derin ruh ezikliğiyle...
Soydaşlarımızın bizi affetmesi için....
Ağlamıştım...
.......
..............
Her neyse, ağlamıştım işte...
Tıpkı bu satırları yazarken, olduğu gibi...
.......
..............
Ağlamıştım...

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
Aliyevlerin mankurtlaştırma siyaseti (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2615.msg16969#msg16969)

Türk Milleti tarihin muhtelif dönemlerinde ciddi fetretler yaşamış olup bu dönemlerde gerek dışarıdaki düşmanları ve gerekse bağrında beslediği iç düşmanları eliyle büyük ihanet ve zulümlere maruz kalmıştır.
Herkesin bilmesi gereken gerçek şudur:
"Düşmanlarımız bizi, bizden daha iyi bilmekte ve tanımaktadır"

Gelişmelere Türkiye çerçevesinden bakıldığında da, diğer Türk İlleri açısından bakıldığında da, ufak tefek farklılıklar olsa bile, düşman amacın aynı sonu hedeflediği görülmektedir.
Bu hedef, Türk Milletini tarih sahnesinden silme operasyonudur.
Haçlı batı anlayışı ve bu anlayışın ortaya koyduğu sistemler bilinç altlarında hep bunu yaşatmakta ve ilk fırsatta da hayata geçirmek üzere çalışmalara koyulmaktadırlar.
Bu hesaplaşma tarih boyunca bir kaç defa yapıldı ve Tanrı'ya şükürler olsun ki hepsi de Türk Milletinin tartışmasız üstünlüğü, Türklük düşmanlarının yenilgisiyle son buldu.

Batı kuyruk acısını hiç bir zaman unutmadı.
Biz Türklerin zaaflarından birisi de çabuk ve kolay kanan ve tarihi hemencecik unutan insanlar olmamızdır.
Günümüzün tek kutuplu dünyasında yegane güç olan abd dünyayı 500 minik devlete bölmeyi amaçlayarak, kolay idare edilebilir ve yutulur lokmalar haline getirmek istemektedir.
abd’nin bu projeye verdiği ad GENOM'dur.

Bu konu Otağımızda;
   
ABD'nin Ulusları yok etme silahı : GENOM
http://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2064.0

köprüsünde ele alınmıştı.

Türkiye de oynana oyun ve varılmak istenen sonuç ne ise, Azerbaycan’da da durum aynıdır. Çünkü abd ve vahşi batı Türk Coğrafyası içerisinde bulunan TURAN ENERJİ KAYNAKLARI’na ulaşmak ve sahip olmak istemektedir. Bu amaçlarına ulaşmanın  çeşitli yöntemleri vardır. Kimi yerde, özgürlük ve demokrasi götürme adıyla, direk işgal, kimi yerde güdümlü yönetimler eliyle kalıcı sömürü sistemleri kurmaktır.
Azerbaycan Turan Enerji havzasının batıdaki giriş kapısıdır. Doğu kapısı ise Afganistan’dır ve Afganistan’da gerekli operasyonu yapmıştır.
ABD karşısında en güçlü ve ciddi rakip olarak gördüğü Rusya ile, menfaatleri söz konusu olduğunda anlaşabilmekte, ortak stratejiler istikametinde hareket etmektedir.

Cennet mekan Elçibey gibi milli bilinç sahibi Türkçü bir lider çeşitli kahpeliklerle saf dışı bırakılmış ve bu kahpe oyunda zamanın cumhurbaşkanı mason Demirel eliyle Türkiye’de yer almıştı.
Batının bu gayretlerinin diğer bir amacı ise; Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı toprakları üzerinde kurulması hedeflenen 27 devlettir. Bu 27 devletin 24 tanesi savaşın hemen bitiminde gerçekleşmiş, masa üstünde cetvellerle çizilen sınırlarla uyduruk devletçikler oluşturulmuştur. Batının bu planını bozan Atatürk önderliğindeki Türk Milli Mücadelesidir.
Atatürk önderliğindeki bu direniş kurulması amaçlanan 27  devletten İsrail, Ermenistan ve Kürdistan’nın kurulmasını engellemiştir.
Bilindiği gibi 1947 yılında 25. devlet olarak İsrail kurdurularak, Ortadoğu’ya bir çıban başı ve abd’nin ileri karakolu olarak yerleştirilmiştir.
Geriye Ermenistan ve Kürdistan kalmaktadır ki Ermenistan Sovyetlerin dağılmasıyla kısmen de olsa kendiliğinden kurulmuş, ama 1. Dünya Savaşında tasarlanan coğrafya eksik kalmıştır. Bu coğrafya Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesini ve Azerbaycan’ın Nahçıvan ve Dağlık Karabağ bölgesiyle İran sınırları içerisinde yer alan Güney Azerbaycan’ın bir kısmını da  kapsamaktadır. Dünya çapında Ermeni soykırım çalışmaları tamamen bu sonucu elde etmeye yöneliktir.
Geriye kalan 27. devlet olarak kürdistan ise abd’nin Irak’ı işgaliyle olgunlaştırılmaya ve örtülü bir kukla devlet olarak boy göstermeye başlamıştır.

Anlaşılacağı üzere abd’nin ve batının Azerbaycan ve Türkiye üzerindeki çalışmaları 2. ve 3. ileri karakollar ve sıçrama taşları konumunda olacak büyük Ermenistan ve yine Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den koparılan topraklar üzerinde kurulması amaçlanan kürdistandır.
Bu iki önemli proje abd’nin ve batının Turan Enerji Kaynaklarına ulaşma ve hükmetme amacından başka bir şey değildir.
Irak’ta kurulmasından söz edilen üç ayrı devletin- Şii Araplar, Sünni Araplar ve Kürtler- asıl amacı Turan havzasını kontrol için lazım olan kürdistanı oluşturmak içindir.
Görüldüğü gibi Türk coğrafyaları- özellikle Türkiye ve Azerbaycan- üzerindeki çalışmalar Turan Enerji Kaynaklarını kontrol amaçlıdır.
Batı bu amaçlarına ulaşmak için direk işgal yerine işbirlikçi kuklalar ihdas etme yolunu seçmiş, bu hedefin sağlanmasında engel teşkil eden İran çeşitli yöntemlerle kıskaca alınmaya başlanmıştır.
Gerek Azerbaycan ve gerekse Türkiye’de iktidarı işgal eden yöneticiler(!) tek kelimeyle abd politikalarının uygulayıcıları olup, bu politikalara karşı çıkışı önlemek içinde bin türlü oyunlar ve tuzaklarla millet toplu olarak mankurtlaştırılmakta, sadaka ekonomisi uygulamalarıyla iktidara ve iktidarların mahalli temsilcilerine kul ve köle olarak, sırf karınlarını doyurabilmek için, bağımlı kalmaktadırlar.
Türk Milletinin istiklal ve istikbaliyle yükümlü olan Türk çocukları bu senaryoları iyi analiz ederek, takip edecekleri yol haritasını ve stratejileri buna göre şekillendirmelidir.
Bu işler hamasi nutuklar çekerek, birbirini dolmuşa getirerek yürüyecek türden olmayıp, ciddi projeksiyonlar tutularak geçmişe dönük bin yıl ve geleceğe dönük bin yılların hesabı yapılarak belirlenmelidir.
Bunun yolu birlik, beraberlik, tek yürek ve tek bilek olmaktan geçmektedir.
Bu; ortak kaderi paylaşan hem Türkiye, hem Azerbaycan ve hem de diğer Türk İlleri için, aynı ölçüde geçerliliğe sahip, bir prensiptir.
Türk Milleti var olan gizli gücüyle; kendi evlatları arasından çıkartacağı demir bilekli ve çelik iradeli bir Bozkurtla, bu badirelerin üstesinden gelmeye, muktedir olacaktır.
İnanıyor ve iman ediyorum ki, bu çok yakındır.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 02 Eylül 2015
ŞIRNAK'TA KAHPE SALDIRI: 13 ASKERİMİZ ŞEHİT!.. (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2616.msg16944#msg16944)

Son durum itibariyle şehit sayımız 15 olup, bu menfur olay yalnızca yüreklerimizi yakmakla kalmayıp, siyasi iktidarların art niyetliliği ve işbirlikçi politikaları nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin önünü açacak kararları almadığından, ciddi bir prestij kaybına da uğramış bulunmaktayız.

Şunu herkes kafasının içine yazmalıdır - ve hatta kazımalıdır- ki Türkiye’de bölücü terör ile Cumhuriyete kasteden irtica aynı odaklardan organize edilmekte, eylemleri birbirinden bağımsız olsa bile varacakları sonuç bakımından aynı hedefe yönelmektedir.

Etnik kökenli bölücü terörün rengi ve yüzü biliniyor. Bir avuç kürt çapulcusunun kimler tarafından finanse edilip, ellerine silahlar tutuşturularak Türk Devletine karşı silah doğrulttukları da malum. Türkiye bir avuç kürt eşkıyasıyla değil Sevr öncesi ve Kurtuluş savaşı esnasında yunanlının arkasında kimler varsa, bu günde yine var olan haçlı ve vahşi batıyla savaşıyor.

Bu savaşın gerçek failleri kürt soysuzlarını öne süren kahpe batıdır, vahşi batının alçak ve gayr-i meşru çocuğu abd’dir.
Aynı kahpe ve sinsi mahfiller bir yandan Türk Devletini bölücü terörle boğuşturup yıpratırken, buna ilaveten içerde edindikleri işbirlikçiler eliyle de muazzez ve kutsal İslam dinini maske yapıp kimliklerini İslam’la kamufle etmiş etnik döküntüler önderliğinde Türk Milletinin temiz dini duygularını kullanarak Bu milleti zehirlemekte, beyinlerini iğfal etmekte, mankurtlaştırıp, Türk Milletini ve devletini ayakta tutan temel dinamiklere karşı cephe aldırmakta, en azından fikren bu istikamette donatmaktadır.

Gündelik hayatımızda evimizde ve iş yerimizde komşularımız olan, çeşitli tarikat ve cemaatlere katılmış Türk soylu kişilerin Türk Silahlı Kuvvetlerine, Cumhuriyetimize ve Başbuğ Atatürk'e karşı takındıkları tavırlar, sarf ettikleri sözler insanı dehşetlere düşürmekte, adeta eli kanlı kürt eşkıyayla ordumuz aynı kefeye konularak suçlanmakta, sanki bu bölücülüğün temel sebebi dinmiş gibi, dini varsayımlardan hareket ederek Atatürk'ümüze saldırılmakta, cumhuriyetimize düşmanlıklar beslenmektedir.

Terörün eli silahlısı dağda eşkıya olarak alenen görülürken, asıl tehlikeli  terör halkın din duygularını istismar ederek halkın kafalarında ve düşüncelerinde filizlenmektedir.

Türk Milleti bu filmi, tarih boyunca defalarca izledi. Günümüzde son versiyonu daha sinsi ve kahpece sahneleniyor.
Bilinmelidir ki; her kim başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyete, Türk Aydınlanmasına ve Türk Silahlı Kuvvetlerine söz ediyor, eleştiriyor, düşmanlık besliyorsa bilin ki bunlar; ya kahpe batının organize ettiği Türklüğün içindeki işbirlikçi etnik döküntülerdir, ya da bu etnik döküntülerin organize ettiği yapılanmalar içinde iğfal edilmiş, Türk olduğunu unutup, gelişmelerin Türklüğün varlığına ve vatana kastetmek olduğunu dahi akıl edemeyecek hale gelmiş mankurtlardır, dini yobazlık ve ayrımcılık unsuru haline getirmiş müfritlerdir.

Aziz milletimize tavsiyemiz; unutmasınlar ki Türklüğün en büyük kalesi olan Türkiye aynı zamanda tamamına yakını İslamı benimsemiş olan Türk Milletinin dinini en özgür ve rahatça yaşadıkları yegane devlettir.

Milletimize empoze edilmek istenen şey İslam değil, İslam görüntüsü altında Türk düşmanlığıdır.

Milletimiz bunu görmeli; ordusuna, Cumhuriyetine, Atatürk'üne sahip çıkmalıdır ki bu vatanın bölünmez birliği ve bütünlüğü sonsuza kadar korunabilsin.

Bu kahpe oyuna kanıp birbiriyle boğuşan, derin düşmanlıklar yaratan Filistin, Irak, Somali, Afganistan ve daha bir çok İslam ülkesinin ne durumda olduklarını hep birlikte görmekteyiz.

Bizim kana dayalı kardeşliğimiz bize kafidir. Başkalarıyla, çeşitli ad ve namlarla kurulacak kardeşliklere ihtiyacımız yoktur.

Türk'ün kardeşi ancak Türk tür.


Kan kardeşliği dışında yutturulmaya çalışılan her kardeşlik edebiyatı, bizi yok etmek üzere hazırlanmış kahpe ve sinsi oyunlardır.
Türk Milleti bu gerçeği asla unutmamalı ve kulağına küpe yapmalıdır.


TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
GAZİLER  GÜNÜ (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2542.msg16137#msg16137)


Türkiye’de hayatta kalan Son Gazimiz  Eskişehirli Yakup Satar, gençlere nasihatte bulunarak, "Biz bu vatanı çok zor şartlarda kurtarıp size teslim ettik, kıymetini bilin" dedi.

Eskişehir’de 71 yaşındaki kızı Zekiye Satar ile birlikte yaşayan 107 yaşındaki Yakup Satar’ın savaş hatıralarını dinleyenler, tarihin bu canlı şahidinin hafızası karşısında hayretler içinde kalıyor. 1. Dünya Savaşı’nda Bağdat-Musul’da savaştıktan sonra, İstiklal Harbi’nde de yer alan 6 çocuk, 48 torun sahibi asırlık gazi Yakup Satar, hatıralarını anlatırken duygulanıyor. 106 yaşına giren Satar, İstiklal Gazisi madalyasını gururla taşıyor.

Bir asrı geride bırakan Yakup Satar, Dünya Savaşı’nda Kerkük, Bağdat, Musul cephelerinde harbe katıldığını belirterek, "Son Osmanlı Padişahı zamanında İstanbul’da askerdim. Bizim taburdan 50 kişiyi Irak’a gönderdiler. 1. Dünya Harbi’nde yanlarında yer aldığımız Almanlar, zehirli gaz ürettiler. Biz bu gazla düşmanı öldürecektik. Düşmandan korkmuyorduk. Ancak, Türkiye işgal edilmiş, haberimiz yoktu. Mermiler başımı sıyırıp geçiyordu. Savaşta kolumdan vuruldum. Bağdat’ta İngiliz kadın doktor beni tedavi etti. Bağdat’tan İstanbul’a, her yerin mayın döşenmiş olması sebebiyle en uzak denizleri gezerek 22 günde geldik" dedi.

107 yaşındaki gazi Satar, Irak’ta kendisini Alman’a benzeten bir Arap Askerle arasındaki geçen hatırasını da şöyle anlattı:

"Bana ’German’ diye hitap etti. Ben de ’Ne German’ı, ben Müslüman’ım Türk’üm’ dedim ve Yasin-i Şerif’i okudum. Arap şaşırdı. Ondan sonra onunla arkadaş olduk ve her gece bana bisküvi getirirdi."

Kurtuluş Savaşı’nda da Atatürk’ün yanında tecrübeli asker olarak görev yaptığını belirten Yakup Satar, "Savaşta hiç eline silah almayan gençler askerdeydi. Ben tecrübeli olduğum için bütün ağır işler bana veriliyordu. Attığını vuran komutanımız, bir asker 10 düşmanı öldürmezse ona asker demem diyordu" diye konuştu.

Çanakkale Zaferi’nin 90. yıl dönümünde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Başkanı Ertuğrul Özkütük ve Yönetim Kurulu üyeleri de, asırlık gazi Yakup Satar’ı evinde ziyaret etti. Dernek Başkanı Özkütük, tarihin canlı şahidi olan Yakup Satar ile gurur duyduklarını ifade etti


Yaşayan son gazimiz Yakup SATAR'a Tanrıdan sağlık ve afiyetler dilerken, uçmağa varamış olanları da rahmet ve minnetle yad ederim.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
BÜYÜK TÜRK DEVLETİ NE ZAMAN KURULACAK (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2538.msg16106#msg16106)

Büyük Türk Devletinin ya da Türkçülerin ifadesiyle Türk Birliğinin ve ardın da Turan’ın gerçekleşmesi muhakkak ki, oldukça uzun ve meşakkatli bir süreçtir.

Başbuğ Atatürk önderliğinde başlatılan ve büyük ölçüde gerçekleştirilen Türk aydınlanması, aynı zamanda, Büyük Türk Birliğinin temelleri durumundadır.

Ancak ne var ki; Başbuğun uçmağa varmasını takip eden süreç, bu aydınlanmayı karartma ve yok etme faaliyetlerinin oldukça sistematik ve en üst düzeyde yürütüldüğü, bir dönemdir.
Bu süreç çeşitli değişiklikler arz etmiş olsa bile sonuç olarak işleyişin bütünü, Türk aydınlanmasının ortadan kaldırılması çalışmaları, kesintisiz olarak, günümüze dek getirmiş olup, günümüzdeki durum, hepimizin malumudur.

Bunca olumsuzluklara rağmen elbetteki yapacak şeyler, tamamen bitmiş  değildir.

İşe; Türk Milletine yeniden Türklük ruhu üfleyerek, başlamak gerekmektedir. Yeni baştan Türklük ruhu üflemenin önünde yetmiş yılın birikimi olan karşı direnç bloklarının oluşturulmuş olması işi güçleştirse de; içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarından daha vahim olmadığı göz önüne alındığında, en azından işe koyulmak için gereken  psikolojik güç bulunmuş olmaktadır.

Türk aydınlanmasının diri ve hayata uygulanabilir şekli, Başbuğ Atatürk tarafından fikir ve eylem olarak net bir yapıya kavuşturulduğundan, bundan böyle başlatılacak yeni yapılanmanın referansları bu yapıdan  olduğu gibi alınabilecek durumdadır.

Başbuğ Atatürk’ün verdiği mücadele salt bir askeri başarıdan ibaret  olmayıp, aynı zamanda binlerce yıllık Türk kültür, medeniyet, tarih ve tecrübe birikimini yeni baştan harmanlayıp, çağın gerekleriyle örtüşen bir yapıya kavuşturmuş olması, Atatürk’ün asıl başarısı ve dikkate alınması gereken yönüdür.
İşte biz Türkçüler için, yegane model budur.

Hiç şüphesiz ki Büyük Türk İli, Anadolu Türklüğünün öncülüğünde, gerçekleşecektir.
Zira Anadolu Türklüğü; Türk Birliği için, hem devlet geleneği ve tecrübesi, hem demografik güç, hem Başbuğ Atatürk modelinin uygulama sahası ve hem de tarihi birikimiyle öncülük ve kuruculuk yapma görevini üslenebilecek, yegane potansiyeldir.
Bu tespit mensubiyete bağlı bir temenni değil, tarihi ve sosyolojik gerçekliktir.

Hal bu iken, öncelikli iş ; Türkiye Türklüğünün emperyalist ve işbirlikçi etnik azınlıkların tasallutundan, kurtarılmasıdır.
 Bu noktada görüntü, her ne kadar olumsuz bir tablo çizmiş olsa da; Türk aydınlanmasının yegane koruyucu ve kollayıcı gücü olarak diri ve dimdik ayakta olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığı, büyük bir avantajdır.

Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, anayasal vatandaşlık gibi kavramlar Türklüğün aleyhine işletilmekte olan önemli istismar kaynaklarıdır.
Bu istismar kaynakları ne yapılıp edilip, yok edilmelidir.
Bu istismar kaynakları, ab güdümlü politikaların uygulanmasıyla, bölücü-dinci unsurları daha da güçlendirerek, büyük kitlesel blokları doğurmuştur.
Artık herkes biliyor ki etnik bölücü ve ayrılıkçı hareketler, dinci ve irticacı anlayışla dirsek teması halinde ve hatta ittifak etmiş durumdadır.

Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, halen geçerli olan anayasal ve hukuki düzen işletilmelidir. Bu işleyişi temin edecek ve Türklük lehine çalıştıracak yegane güç Türk Silahlı Kuvvetlerinin fikri ve maddi desteğini alabilecek, Türkçü kadrolardır.

Günümüz itibariyle Türkçüler dağınık ve siyasi olarak da,  organize değildir. Bu Türkçülük açısından çok büyük bir eksikliktir.
Türkçü yapılanmanın fikri problemlerinin olmamasına karşın, ciddi ayrışmalara sebebiyet veren, yorumlama problemleri vardır.

Daha Türk Milletiyle kucaklaşmayı ve Türkçülüğün ne demek olduğunu, millete anlatabilmeyi başaramamış olan Türkçüler öncelikli olarak, Türkçülüğü hayata ve devlet yönetimine uygulanabilir bir yapıyla sistemleştirmek ve güncelleştirmekle işe koyulmalıdır. Bunun için büyük çaplı çalışmalara gerek yoktur. Zira bunun referansı mevcuttur. Bu referans, Başbuğ Atatürk’ün  gerçekleştirdiği, Türk Aydınlanmasıdır.

Türk aydınlanmasının karartılma ve yok edilme çalışmalarının hatırı sayılır mesafeler kat ettiği gerçeği göz önüne alınırsa, en azından ne yapılacağı daha kolay ve çabuk belirlenecektir.

Ana hatlarıyla işe şu esaslardan başlayabiliriz.:

Türk Gençliğine Türk Milliyetçiliği  ve soy bilinci aşılanmalıdır.
Türk milliyetçiliğini istismar edip ümmet, sentez, mozaik, Avrupa birliği vb. gibi yollara saptıranların elinden bu temsil alınmalı, bunların gerçek yüzü Türk Milletine tanıtılmalıdır.

Etnik azınlıkların devlet yönetimindeki kadrolaşmalarıyla elde ettikleri güç ellerinden alınıp, etnik azınlıkların din kisvesiyle yaptıkları yıkıcı ve işbirlikçi eylemleri Türk Milletine deşifre edilmelidir.

Seri bir şekilde, bütün vatan sathında Türkçü teşkilatlanmaya gidilip, bu teşkilatlar eliyle hem Türklük üzerine oynanan oyunlar anlatılmalı ve daha önemlisi, orijinal Türk Milliyetçiliği bilinci diri tutularak, kitleselleştirilmelidir.

Hayatın bütün boyutlarıyla ilgilenecek şekilde sivil toplum kuruluşları, kanaat birlikleri ve psikolojik direnç organizasyonlarına gidilmelidir.

Özellikle öğretmen yetiştiren ve stratejik öneme haiz devlet kadrolarında istihdam edilecek yüksek öğretim programlarına Türk Milliyetçilerinin, organize bir biçimde yerleştirilmesi, bu öğrencilerin öğrenim ve barınma giderlerini karşılayacak maddi olanakların temin edilmesi yoluna gidilmelidir.

Basın, yayın ve enformasyon alanındaki eksiklikler giderilerek kitle iletişimine hakim olunmalıdır.

Türkiye dışındaki Türklere ilmi ve akademik olarak belirlenmiş stratejilerle ulaşılarak top yekun Türkçü dirilişinin ve Türk birliğinin temellerini atmak amaçlı ön hazırlıklar başlatılmalıdır.

Ülke genelinde yaygın olarak kuruluşu tamamlanmış teşkilatlar ve diğer sivil toplum örgütleri vasıtasıyla oluşturulan potansiyel güç ,sivil baskıya dönüştürülerek karşı güçlerin psikolojik ve moral çöküşleri sağlanmalıdır.

Çok ivedi olarak siyasi organizasyona gidilmelidir.
Zaten yukarıda sıralanan hususlar gerçekleştirildiği takdirde bu siyasi yapı meclise çoğunluk olarak girebilecek güç demektir ki, meclis çoğunluğunu sağlamış olan Türk Milliyetçiliği, geriye dönük karartma ve yıkımları tamir ederek Türk Aydınlanmasını tekrardan Başbuğ Atatürk’ün bıraktığı konuma kavuşturacak ve kaldığı yerden daha  ilerilere taşıyarak, tam bağımsız Milliyetçi Türkiye’yi  yeniden inşa edecektir.

Tam bağımsız Milliyetçi Türkiye; sahip olduğu siyasi, askeri ve ekonomik gücüyle Türk Birliğini kurmayı başarabilecek yegane güç demektir.

Yukarıda anlatılanlarla ortaya konulduğu gibi, büyük Türk İlinin anahtarı Türkiye’dir ve ne yapıp edip, Türkiye’nin ayağa kaldırılması şarttır.

Türkiye ayağa kaldırılmadığı sürece Türk birliği de, Turan da hoş ama, boş bir hayaldir.

Tek çare ve yegane yol, Türkiye’yi ayağa kaldırarak, tam bağımsız ve Milliyetçi Büyük Türkiye’yi kurmak ve yönetimini Türk çocuklarının eline vermektir.

İşte o gün, ne Türk Birliği hayaldir, ne de Turan…

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
TÜRK DİL BAYRAMININ 75. YILI KUTLU OLSUN (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2560.msg16319#msg16319)

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.


Dil bir kimliktir. Milletimizin her bireyi dil  bilincİne sahip olmalı ve bütün kültürel değerlerimiz için olması gerektiği gibi, dil konusunda da hassas davranmalıdır.

Uluğ Bilge Ziya GÖKALP Ata'mızın:

Türklüğün vicdanı bir
Dini bir,vatanı bir
Fakat hepsi ayrılır
Olmasa lisanı bir...


dizelerinde dile getirdiği gibii; Dilini yitiren milletler, kimliğini de yitirmiş demektir.

Ağzımızda annemizin sütü kadar temiz ve helal olan güzel Türkçemizi korumak ve geliştirmek her Türkçünün başta gelen görevlerindendir.

Büyük Türk Milletinin Dil Bayramı, kutlu olsun!..

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2511.msg16251#msg16251)

UNUTMAK TÜKENMEKTİR!
UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!..


http://www.youtube.com/watch?v=4RZIvQNZSaU


Aziz Şehitlerimizi rahmet ve şükranla, yad ederiz.

Ruhları şad, mekanları uçmak olsun...

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!!!

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
TÜRK NEFERLER HAREKETİ (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2553.msg16232#msg16232)

ne kadar Türkçü olduğunuz ortadadır!imansız vatanın muhafaza edilemeyeceğini yönetici olmanıza rağmen öğrenememişsiniz.aslınızı inkar ederek Türkçülük yapıyorsunuz!sizlerin yüzünden Türkçülük şuanda bu hallerde.ama bizler vatansever Müslüman Türk gençleri olarak Türkçülüğümüzü ve dinimizi en güzel şekilde yaşayarak ve yaşatarak sizlerin yapamadığınızı yapacağız!
Allah Türkü korusun ve Yüceltsin...



Seni sessiz ve sakince postalamıştım ama, kendin kaşındın.

Sitenizi (!) inceledim. Piyasada sürüyle var olan klasik sentezci sitelerden birisi.

O kadar cahil, bilinçsiz ve tarih bilgisinden yoksunsunuz ki daha Mevla’nın Türk olmadığını bile bilmiyorsunuz.

İşin daha kötüsü Türk Büyükleri diye açtığınız başlıkta Türk Büyükleri sıralamasında Mevlana 2. sırada yer alırken Türkün Şanlı Başbuğu Atatürk 20. sırada bulunuyor, yani Başbuğ Atatürk’ün Türklük kadrosu içerisindeki yeri farisi çaşıtı Mevlana’dan bile geride.
Uluğ Bilge Atsız Ata’nın listede adı bile yok.

Yuh olsun ulan, sizin ervahınıza!!!
Utanmadan gelip buralarda ukalalık yapıyor, içine düştüğünüz sentez batağının afyonuyla milletin dinine, imanına dil uzatmaya kalkışıyorsunuz.

Kendinizi şucu bucu diye tanıtmadan önce bir defa Türk gibi Türk olun. Sırf kanınızın Türk olması yetmiyor, ki bundan yana da pek emin değilim, kafanızın ve beyninizin de Türk olması lazım.
Size yakışan en isabetli sıfat mankurt kürdofildir.


İslamiyetin kabulü Türklere yeni bir ruh ve kuvvet vermiş, Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar uzanan sahalarda büyük ve uzun ömürlü devletlerin kurulmasında başlıca sebep olmuştur. Bunlardan daha önemlisi İslam dininin ortaya koyduğu nizam ile Türk töre ve yaşayışı birbirine uyduğu ve birbirini tamamladığı için Türkler milli varlıklarını devam ettirmişlerdir. İslam dinini kabul eden Türk boylarından hiçbirisi, diğer dinleri kabul eden Macarlar, Bulgarlar, Hazarlar ve Peçenekler gibi milli varlıklarını kaybetmemişlerdir.

        Diğer bir ifade ile dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış olan Türk Milleti varlığını İslam dini sayesinde koruyabilmiştir. İslamiyetin bu müsbet tesiri, devlet idaresinden sanata kadar toplum alanının her alanında kendisini göstermiş, ilham kaynağı olmuş ve ölümsüz eserlerin meydana gelmesini sağlamıştır.
Yazan: Mevlana torunu



İşte sitenizden aldığım, sitenizin resmi anlayışını ifade eden, ifadeler.
Her şey ortada. Yoruma bile gerek yok.
Türk Milleti varlığını İslam dini sayesinde koruyabilmiştir.”  Cevahirini yumurtlamışsınız.
Be hey akıl ve idrak yoksunu mankurtlar! Siz tarih de mi bilmezsiniz?
Bilge Kağan Orhun Yazıtlarına Türklüğünü kazırken O’na Türklük bilincini veren İslam dini miydi?
İslam dini 1400 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Oysaki Büyük Türk Milleti 40.000 yıldır tarih sahnesindedir.
Tarih Türklerle başlamıştır.


Bizim hiçbir dine karşı bir düşmanlığımız ve karşıtlığımız yoktur.
Bizim karşı olduğumuzu din değil; din adıyla yapılan yobazlık ve dinin bir takım sürüngenlerce, Türk düşmanlığına maske olarak kullanılmasıdır.
Fındık kadar beyniniz, bu kadarcık farkı bile anlayamıyor.

Siz daha din ile emperyalizmin daniskası olan arap kültürünü birbirinden ayırt edecek, zeka ve bilgiye bile sahip değilsiniz.

Kendisini imansızlıkla suçladığın şu satırların yazarı, bu yazıları  ağzı oruçlu olarak yazmaktadır.
Utanmadan ve  Allah’tan korkmadan kendinizi kilise papazlarına  benzer bir yere koyup, din adına aforozlar yapıyorsunuz.
İslam dini bu yetkiyi, dini getiren peygambere bile vermemişken, siz bu yetkiyi nereden alıyorsunuz?
Sizin ve sizin gibilerin, davasını güttüğünüzü iddia ettiğiniz İslam dinine verdiğiniz zararı, haçlı batı ve haçlı batılılığın yeni yüzü olan misyonerler bile veremez.
Asıl sizin elinizden; İslam’ı, İslam’ın şerefli peygamber’i Hz. Muhammed’i ve Kur’anı  kurtarmak lazım.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
TORUN TANIMAYA DEVAM EDELİM-3 TÜRKAN SAYLAN KİMDİR? (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2569.msg16443#msg16443)

Bu ve benzeri kanı bozuk ve ırzı kırık etnik döküntüler; yıllardır tek bir amaç uğrunda yoğunlaşmaktadırlar. O amaç:
"Büyük Türk Milletini temel değerlerinden uzaklaştırmaktır."
Bunu nasıl yaptıklarını yer aldıkları kuruluşlardan bile anlamak mümkün.
ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) nin aktif kadrosu içerisinde yer alarak, adeta bir truva atı gibi, Başbuğ Atatürk'e, Türk aydınlanmasına ve Cumhuriyete ihanet halindedirler.

Bu gün; bu soyu kırık, döküntülerin sinsi taktikleri, devleti kuran ana unsur olan Türk Soyunu, yönetimden uzaklaştırmayı başarabilmiştir.
Aldıkları Atatürkçü kimlikle sergiledikleri tavırlar, gerçeği bilmeyen topluluklar tarafından, bunların şahsında menfi bir kanaatin oluşmasına, Şanlı Başbuğ Atatürk’ün din düşmanı gibi görünmesine, laikliğin din karşıtlığı gibi algılanmasına neden olmuştur.
Bunlar tam anlamıyla heteredoks batini anlayışlarla hareket edip, gerçek kimliklerini ve maksatlarını ustaca gizleyerek  kelimenin tam anlamıyla truva atı vazifesi görmektedir.

Biz Türklüğün çekirdeği ve ana mayası olan Türk çocuklarına düşen önemli görevlerden biriside; bu alçak ve kahpe mahfilleri birer birer deşifre ederek, etkisiz kılmaktır.

Bu turva atlarının çeşitli zaman ve zeminlerde, sudan sebep bahanelerle Türk Milliyetçisi ve Türkçü kadrolara, aşağılama ve horlama amaçlı olarak; kafatasçı yaftalarını yapıştırmalarının yegane gayesi, "göz hasmını da bilir, dostunu da" gerçeği dahilinde, Türkçü kadroları suçlayıp, milletin gözünden düşürerek, bertaraf etmek ve böylelikle, peşin tedbirler almak, içindir.
Türklüğün gizili gücü olan Bozkurt  ruhu yaşamakta ve biz; temiz, mağdur ve muzdarip Türk çocuklarının mayalarında, Türklüğün yarınlarının teminatı olarak inkişaf edeceği müsait zaman ve zemini kollamaktadır.

Her Türkçü bir bayraktır, Bozkurt ruhudur; Türk Milletini diriltip yarınlara taşıyacak, hayat tohumudur.
Bütün Türkçüler, kendilerinde var olan bu kutlu değerlerin bilincinde olarak hareket etmeli ve organize faaliyetlere başlamalıdır.
Türklük ruhu var oldukça, Büyük Türk Milleti var olmaya devam edecektir.
Türklük ruhunu yaşatmak; asil kanımıza karşı, üzerimizdeki en büyük sorumluluktur.

TTK
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
Turan çıkıntısı (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2566.msg16414#msg16414)

Atatürk döneminde Anadolu'daki 64.000 kişi üzerinde yapılan antropolojik araştırma, Anadolu'daki halkın büyük bir çoğunluğunun Türk soyundan geldiğini kanıtlamıştır.
Ayrıca Türk tipinin Avrupa kökenli denilen Alpin tipinden hiç bir farkı olmadığı da kanıtlandı. Araştırmalara göre Alpinler brakisefal, ince burunlu, vasati (orta) boylu, beyaz tenli, kumral saçlı idiler. Alpinlerin kökeni ise Orta Asya'ydı. Alpin tipi Türk tipiydi. Yani Alpin ırkı Türk ırkıydı.

Türkçü bir genetik bilimci tarafından Türk tipi belirlenmiştir:

Türkler beyaz tenli (güneş ışığına maruz kaldığında pembeleşip kızarır), badem gözlü, vücuda oranla iri el ve ayaklı, brakisefal kafalı, düz veya hafif kemerli burunlu (ayrıca burunda gözle görülemeyecek, ancak elle hissedilebilecek bir çıkıntı var), seyrek kıllı, orta-kısa boylu, iri gövdeli, ince bilekli, küçük kulaklı, basık kafataslı, en fazla açık kahverengi gözlü ve genellikle kumral ve düz saçlı, geniş alınlı, küçük ağızlı, uzun boyunludurlar. Cilt ve et benlerine sık rastlanır. Ayrıca kafatasının arkasında Turan çıkıntısı adı verilen bir çıkıntı vardır.

Türkiye'deki halkın büyük çoğunluğu bu özelliklerin büyük bölümüne sahiptirler.

Fakat bir kişinin bu özelliklerden bir kısmına sahip olmaması, onun Türk olmadığını göstermez.
Genetiğe aşina olanlar baskın genleri ve çekinik genleri bilirler. Çinli genleri, Arap genleri, Fars genleri, dolayısıyla da Kürt genleri baskın genlerdir. Fakat Türk genleri çekinik genlerdir. Bu nedenle o kişi tek bir Arap, Fars, Kürt veya mongoloid gene sahip olsa bile o kişinin fiziksel özelliklerinde büyük bir değişim olur. Fakat geri kalan genleri tamamen Türk genleri olabilir. Bu nedenle insanların görünüşüne bakarak Türk oluğ olmadığına karar vermemeliyiz.

Şu anda Türkiye'deki insanların büyük bölümü Türk tipindedir ve Türkiye halkının %77'si Orta Asya genlerine sahiptir. Ayrıca Anadolu Türklerinin Hsiung-nuların, yani Asya Hunlarının, Hun Türklerinin soyundan geldikleri kanıtlanmıştır

TTK.


HunTürk arşivinden alıntıdır
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
TÜRK DİL KURUMU, TÜRKÇE VE ATATÜRK. (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2561.msg16477#msg16477)

Dilin ne denli önemli bir unsur olduğunu en iyi bilenlerin başında, şüphesiz ki, Başbuğ Atatürk geliyordu.

Başbuğ Atatürk'ün hemen hemen en çok vakit ayırıp, destekleyerek, üzerinde durduğu kurumların birisi; Türk Tarih Kurumu, diğeri ise Türk Dil Kurumudur.

Türklüğün Başbuğlar kadrosu içerisinde; Türklük bilinci en yüksek kişilerin başında gelen son Başbuğ Atatürk:

"Dilimiz çok zengindir, güzeldir. Bunu ortaya çıkaracaklar, sizin gibi duygusu derin, yorulmaz Türk gençleridir. Türkçemizi günün en ileri bilgi dili yapmak, değerli araştırmanızdan beklenir. Sizlere uğurlar dilerim.”

sözleriyle; Türk istiklal, istikbal ve cumhuriyetini emanet ettiği Türk Gençliğine, aynı görev bilinci ve büyüklüğüyle, Türk Dilini geliştirme ve yüceltme görevini de vermiştir.

Türk Dilini geliştirip, yüceltmek; Türk Dili demek, Türklük demektir bilinciyle; Türk Milliyetçilerinin, Türkçülerin ve Türk Soycularının asli görevlerindendir.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
Mossad Ajanı Soner Yalçın'dan Atsız Ata'ya ve Türkçülüğe Saldırı (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2579.msg16553#msg16553)

"Çamur at, yapışmasa da, izi kalır"
Bu söz; kızıl devrimin lideri Lenin'e aittir.

Propaganda; Bir öğretiyi, düşünceyi, inancı, siyasi görüşü başkalarına tanıtma, benimsetme ve yayma amacıyla, her tür iletişim aracı kullanılarak sözle ve yazıyla yapılan eylemlerin tümüdür.

Rakibi yıpratıp, etkisiz kılmak için yapılan iftira atma, suçlama, zan altında bırakma, kafa karıştırma gibi yöntemler de propaganda olup, şüphesiz ki psikolojik savaşlarda önemli bir yere sahiptir.

Tarihte propagandayı ilmi bir sistematikle ele alıp, kurumsal bir kimlikle uygulamaya koyduran kişi, Nazi Alman diktatörü Adolf Hitler’di.
Adolf Hitler müstakilen bir propaganda bakanlığı kurmuş, başına da çok zeki ve yetenekli Dr.Joseph Goebbels'i getirmişti.
Tarihçiler, Almanya'da Nazizmin yayılıp güçlenmesinde Hitler'den sonra en büyük rolü oynamış kişi olarak Goebbels'i göstermektedirler.
Goebbels, propagandasını şu temel ilke üzerine kurmuştu:
"Eğer bir yalan, uzun bir süre yeterince tekrarlanırsa, sonunda o yalan bir gerçekmiş gibi algılanır."

Propagandanın, sürekli olarak yalan söyleme sanatı olduğunu çok iyi bilen propagandacılar, yalan uydururken de şeytanca bir yol izlemektedirler.
Tamamı yalana dayalı bir propaganda asla yapmamaktadırlar.
Söylenen büyük yalanların arasına bazı küçük doğrular da serpiştirilmektedir. Böylece, dinleyiciler ve izleyicileri çok daha kolay kandırıp aldatılmaktadır.

Karşı tarafı savunmada bırakmak veya aleyhteki hakikati körleterek zihinleri bulandırmak maksadıyla ani olarak yapılan propagandaya da “Baskın propaganda” adı verilmekte olup, bu yolla meydana gelen durumdan kısa bir zamanda faydalanılır.
Şu anda, malum şahıslarca yapılan, bu tanımın içerisindedir.

Kelimenin daha dar ve sık kullanılan anlamıyla propaganda politik bir amacı veya iktidarın çıkarlarını destekleyen bilerek çarpıtılmış veya saptırılmış bilgiye denir.

Propagandacılar bir grubun istekleri yönünde halkın bir konu veya olayla ilgili görüşlerini değiştirmeyi amaçlarlar. Bu manada propaganda, aynı amacın insanlara istenen bilgilerin verilmesi yerine, istenmeyen bilgilerin kısıtlanmasını amaçlayan sansürün tersidir.

Propagandayı diğer metotlardan ayıran; propagandacının halkın fikrini ikna etme ve anlatma yerine kandırma ve kafa karıştırmayla değiştirme isteğidir.

Organizasyonun liderleri bilginin tek taraflı veya doğru olmadığını bilmelerine rağmen propagandayı yayan daha düşük rütbeli üyeler durumu bilmeyebilirler.

Soner Yalçın tescilli bir hain ve vesikalı bir uşaktır.
Tek özelliği; üzerine yüklenen görevi, usulünce, yerine getirebilmek yeteneğine sahip olmasıdır. Yani, ağzı ve kalemi iyi laf yapabilen kabiliyetli bir piyon ve taşerondur.
Yıllardır hep gizemli, aykırı, toplumun genel kabullerine ve tarihi gerçeklere zıt iddiaların ve hatta iftiraların sunuculuğunu yapmak görevini yürütmektedir.
Bahse konu olan İsmail Türüt kimdir? Nedir ki ?
Türütlerin, bilmem nelerin yaptığı şeyler, söylediği sözler üfürükten konular olup, asıl hedefe saldırmanın bahanesi yapılmaktadır.
İsmail Türüt çıkıp; “Ben Türk ırkçısıyım, Türk kanı taşımayanları bu memlekette istemiyorum” Dese ne olur? Demese ne olur?
Bir kıymeti yoktur, bu ve benzeri şarlatan ve bukalemun karakterli kişilerin, ne dediğinin, ne de yaptığının.

Ama herkes birbirini biliyor, tanıyor.
Kim; nerede, ne zaman, kime ve nasıl saldıracağının planını çok önceden yapmıştır.
Amaç Türkçü düşüncenin temel dinamiklerini yok ederek, gelişmeyi ve yükselmeyi durdurmaktır.

Her ne kadar büyük Türk Milleti; kendi çocukları olan biz Türkçüleri, yeterince bilip, fark etmemiş olsa da; Türklüğün dünkü, bugünkü ve gelecekteki düşmanları ve bu düşmanların piyonluğunu, taşeronluğunu ve işbirlikçiliğini yapan etnik döküntüler; kafası, beyni ve vicdanı iğfal edilmiş mankurtlar bizleri, yaptıklarımızı ve neler yapabileceğimizi gayet iyi bilmektedirler.

Bu ve benzeri kalem salyaları, durdurulamaz bir yükselişle kitleselleşmeye doğru giden Türkçü düşünce ve kadrolaşmayı engellemek ve jurnallemek amacıyla, patronlarının kulaklarına üflediği ve dikte ettiği istikamette hareket etmektedirler.
Bunlar kara propaganda ve çamur at izi kalsın şerefsizliğinin uygulamalarından başka bir şey değildir.

Bu şer kalemlerin sahip oldukları medya gücü, etki sahalarını genişletse de; milletin sinesinde yer tutmuş olan uluğ bilgeleri Türklüğün sinesinden çıkartmaya güç yetiremeyecektir.
Unutmayınız ki Türkçü yayın kuruluşlarını ve internet sitelerini takip edenlerin başında bu sülükler gelmektedir.

Yani “göz, hasmını da bilmekte, dostunu da!..

Tıpkı arının, bal alacağı çiçeği, bilmesi gibi..!

TTK
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
GAVUR EKMEĞİ YİYİP; TÜRKLÜĞE KARŞI, GAVUR KILINCI SALLAYANLAR!.. (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2572.msg16515#msg16515)


Yukarıda verilen bilgiler ve içinde bulunduğumuz şartlar; Uluğ Bilge Atsız Ata'mızın Türk Gençliğine yaptığı vasiyetinin, ne denli gerçek olduğunu ve aynı zamanda da; Atsız Ata'nın ne kadar büyük bir düşünür ve geleceği gören derin bir milli refleks sahibi olduğunu, bir kez daha, gözler önüne sermiştir.


Alıntı

Yağmur Oğlum;

Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol!

Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.

Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.

Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.

Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerideki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.

Tanrı yardımcın olsun.



Ömrünü ve varlığını; onca kahpelik, zulüm ve ihanete rağmen, Büyük Türk Irkı için feda etmekten bir an bile geri durmamış olan Uluğ Bilge Atsız Ata'mızı rahmet ve şükranla yad ederim.

Mekanı Tanrıdağı ve Türk Uçmağı olsun...



Büyük Türk Milletine sormak istiyorum!..

Ey büyük, ama uyuyan, Türk Milleti!?
Yıllardır bir avuç vatan ve milliyetsever Türkçü kadroların; Türklük üzerinde oynanan kahpe oyunları ve ihanetleri dile getirmesini;  malum şer odaklar, sahip oldukları basın, yayın ve diğer kitle iletişim araçları marifetiyle komplo teoriciliği, paronayaklık ve ırkçı bölücülük olarak tanıtmalarının amacı neymiş, anladın mı?

 Ey büyük, ama uyuyan, Türk Milleti!?
Türkiye üzerinde hesaplar yapan küresel emperyalist güçler ve yerli işbirlikçiler; sahip oldukları güçle baskın propoğandalar yapıp, bir avuç Türkçü aydının sesini kısmak istemelerinin nedenini de anladın mı?

 Ey büyük, ama uyuyan, Türk Milleti!?
Dilerim, asırlık uykundan uyanman gerektiğini de anlamışsındır?

Ey büyük, ama uyuyan, Türk Milleti!
Senin öz evlatların paronayak ve komplo teoricisi mi?
Yoksa, senin üzerinde binlerce yıllık kini ve hesabı olan dış güçler ve yerli işbirlikçi etnik döküntüler mi hain ve iftiracı?

Ey büyük, ama uyuyan, Türk Milleti!?
Doğruyu söyleyen biz miyiz? Yoksa onlar mı?

Artık şu ölüm uykusundan uyan ve kararını ver!

Yarın çok geç olabilir!!!


TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
TÜRKİYEYİ SOYKIRIMLA SUÇLAYANLAR! SİZ Mİ “SOYKIRIMDAN” BAHSEDİYORSUNUZ? (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2595.msg16640#msg16640)

TARİHTE TÜRKLERE KARŞI YAPILAN SOYKIRIMLAR

Tarih Türklere karşı yapılan soykırımlarla doludur.
Biz Türkler ağıt yakmayı bilmediğimiz (veya bunu yapmadığımız için) hiçbir zaman bize karsı yapılan soykırımları, zulümleri pek tarih hafızamıza kazımamış, çabuk unutmuşuz.
Oysa Türklerin batı’da Viyana’dan doğuda ise Kafkaslardan çekilmeye başlamaları onların hep soykırıma uğradıkları hadiselerle doludur.
Viyana’da, Bosna’da, Mora'da, Tri Police'de Balkanların diğer bölgelerinde; yakın tarihimizde Bosna’da soykırıma uğrayan hep biz Türkler olmuşuzdur.
Diğer taraftan Kafkaslara baktığımızda yine son iki yüzyılın tarih sayfasının hep Türklere karsı yapılan soykırımlarla dolu olduğunu göstermektedir.
Bunun en yakını ve hala hafızalardaki yerini koruyanı ise Hocalı  soykırımıdır.

Kör dünya bunları görmedi, görmek istemedi. Çünkü bu vahşetin kurbanları Türk'tü...
Şehit olmuş bütün soydaşlarıma Tanrı'dan rahmet dilerim.
Mekanları uçmak olsun!

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!!!

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
EBULFEZ ELÇİBEY (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2339.msg16762#msg16762)

Cennet mekan Elçibey, Sovyetler birliği döneminde, Türk Dünyası içinde, kafasında ve yüreğinde büyük Türk Birliği ideali bir iman gibi perçinlenmiş iki Türkçü liderden birisiydi.
Diğer büyük Türk evladı, Özbekistan Erk Demokrat Parti lideri Muhammed Salih'tir.

İkisinin de kaderi birbirine çok benzemektedir. Birisi, Elçibey, bin türlü meşakkatlerle geçen bir mücadele sonun da uçmakta, diğeri; Türkiyenin bile sınır dışı etmesinin acısını yaşayarak, sürgündedir.

Elçibey'in BÜTOV AZERBAYCAN ideali, onun açtığı kutlu yolda, yine onun aydınlık ve kutlu fikirleriyle, bir gün mutlaka gerçekleşecektir.

Türkiye dışındaki Türk liderler arasında Başbuğ Atatürk'ü en iyi anlayan lider şüphesiz ki, cennet mekan, Elçibey'dir.

Başbuğ Atatürk'ü ziyaretinde yazdığı "SENİN ASKERİN" ifadeleri Elçibeyi, Türkçülük kadrosu içinde, en ön safa geçirmiştir.

Günümüz Azerbaycan yönetiminin, yeni baştan inşaa edeceğiz gerekçesiyle, mezarını bile ortadan kaldırması, Türk Dünyası üzerinde kara bir lekedir.
Belki mezarını kaldırabilmeye güç yetirdiler ama, Türk Milletinin temiz ve pak sinesindeki yerini yok etmeye, hiç bir kuvvet, güç yetiremeyecektir.

Başbuğ Atatürk'ün askeri olmayı kedisine en büyük şeref ve rütbe bilen Büyük Türk evladı, cennet mekan Ebulfeyz Elçibey'i bir kez daha rahmet ve şükranla yad ederiz.

Ruhu şad, mekanı Tanrıdağı ve Türk Uçmağı olsun...

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
TÜRKİYEYİ SOYKIRIMLA SUÇLAYANLAR! SİZ Mİ “SOYKIRIMDAN” BAHSEDİYORSUNUZ? (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2595.msg16724#msg16724)

IRÂK, ÇOK MU IRAK?
-EVET IRÂK, ÇOK IRAK!!!

http://www.youtube.com/watch?v=CaxiAGF3_KY

IRÂK, ÇOK MU IRAK?
-EVET IRÂK, ÇOK IRAK!!!
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
TÜRKLERDE YEMEK KÜLTÜRÜ (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2609.msg16770#msg16770)

Türkler her konuda medeniyetin öncüsü ve kurususu oldukları gibi, yeme-içme hususunda da, büyük bir kültür ve medeniyete sahiptir.
Orhun yazıtlarında "aç milleti doyurdum" ,"tepeler gibi et yığdım", "göller gibi kımız sağdırdım" sözleri yemek medeniyetinin ifadeleridir.

"Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" atasözümüz iyi beslenmenin gereğini ortaya koymaktadır.

Türkler düzenli ve iyi beslenen, abur-cubur yemeyen, protein değeri yüksek gıdalar alan, her zaman şölen niteliğinde zengin sofralar kurmuşlar ve bunu refah ve zenginliğin göstergesi olarak bilmişlerdir.
Bu anlayış başta Anadolu coğrafyası olmak üzere, Türklerin gittiği her yere taşınmış ve halen devam etmektedir.
Bu başlık altında Türklere ait yemekleri anlatmak, yerinde olacaktır, sanırım.

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
ŞIRNAK'TA KAHPE SALDIRI: 13 ASKERİMİZ ŞEHİT!.. (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2616.msg16944#msg16944)

Son durum itibariyle şehit sayımız 15 olup, bu menfur olay yalnızca yüreklerimizi yakmakla kalmayıp, siyasi iktidarların art niyetliliği ve işbirlikçi politikaları nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin önünü açacak kararları almadığından, ciddi bir prestij kaybına da uğramış bulunmaktayız.

Şunu herkes kafasının içine yazmalıdır - ve hatta kazımalıdır- ki Türkiye’de bölücü terör ile Cumhuriyete kasteden irtica aynı odaklardan organize edilmekte, eylemleri birbirinden bağımsız olsa bile varacakları sonuç bakımından aynı hedefe yönelmektedir.

Etnik kökenli bölücü terörün rengi ve yüzü biliniyor. Bir avuç kürt çapulcusunun kimler tarafından finanse edilip, ellerine silahlar tutuşturularak Türk Devletine karşı silah doğrulttukları da malum. Türkiye bir avuç kürt eşkıyasıyla değil Sevr öncesi ve Kurtuluş savaşı esnasında yunanlının arkasında kimler varsa, bu günde yine var olan haçlı ve vahşi batıyla savaşıyor.

Bu savaşın gerçek failleri kürt soysuzlarını öne süren kahpe batıdır, vahşi batının alçak ve gayr-i meşru çocuğu abd’dir.
Aynı kahpe ve sinsi mahfiller bir yandan Türk Devletini bölücü terörle boğuşturup yıpratırken, buna ilaveten içerde edindikleri işbirlikçiler eliyle de muazzez ve kutsal İslam dinini maske yapıp kimliklerini İslam’la kamufle etmiş etnik döküntüler önderliğinde Türk Milletinin temiz dini duygularını kullanarak Bu milleti zehirlemekte, beyinlerini iğfal etmekte, mankurtlaştırıp, Türk Milletini ve devletini ayakta tutan temel dinamiklere karşı cephe aldırmakta, en azından fikren bu istikamette donatmaktadır.

Gündelik hayatımızda evimizde ve iş yerimizde komşularımız olan, çeşitli tarikat ve cemaatlere katılmış Türk soylu kişilerin Türk Silahlı Kuvvetlerine, Cumhuriyetimize ve Başbuğ Atatürk'e karşı takındıkları tavırlar, sarf ettikleri sözler insanı dehşetlere düşürmekte, adeta eli kanlı kürt eşkıyayla ordumuz aynı kefeye konularak suçlanmakta, sanki bu bölücülüğün temel sebebi dinmiş gibi, dini varsayımlardan hareket ederek Atatürk'ümüze saldırılmakta, cumhuriyetimize düşmanlıklar beslenmektedir.

Terörün eli silahlısı dağda eşkıya olarak alenen görülürken, asıl tehlikeli  terör halkın din duygularını istismar ederek halkın kafalarında ve düşüncelerinde filizlenmektedir.

Türk Milleti bu filmi, tarih boyunca defalarca izledi. Günümüzde son versiyonu daha sinsi ve kahpece sahneleniyor.
Bilinmelidir ki; her kim başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyete, Türk Aydınlanmasına ve Türk Silahlı Kuvvetlerine söz ediyor, eleştiriyor, düşmanlık besliyorsa bilin ki bunlar; ya kahpe batının organize ettiği Türklüğün içindeki işbirlikçi etnik döküntülerdir, ya da bu etnik döküntülerin organize ettiği yapılanmalar içinde iğfal edilmiş, Türk olduğunu unutup, gelişmelerin Türklüğün varlığına ve vatana kastetmek olduğunu dahi akıl edemeyecek hale gelmiş mankurtlardır, dini yobazlık ve ayrımcılık unsuru haline getirmiş müfritlerdir.

Aziz milletimize tavsiyemiz; unutmasınlar ki Türklüğün en büyük kalesi olan Türkiye aynı zamanda tamamına yakını İslamı benimsemiş olan Türk Milletinin dinini en özgür ve rahatça yaşadıkları yegane devlettir.

Milletimize empoze edilmek istenen şey İslam değil, İslam görüntüsü altında Türk düşmanlığıdır.

Milletimiz bunu görmeli; ordusuna, Cumhuriyetine, Atatürk'üne sahip çıkmalıdır ki bu vatanın bölünmez birliği ve bütünlüğü sonsuza kadar korunabilsin.

Bu kahpe oyuna kanıp birbiriyle boğuşan, derin düşmanlıklar yaratan Filistin, Irak, Somali, Afganistan ve daha bir çok İslam ülkesinin ne durumda olduklarını hep birlikte görmekteyiz.

Bizim kana dayalı kardeşliğimiz bize kafidir. Başkalarıyla, çeşitli ad ve namlarla kurulacak kardeşliklere ihtiyacımız yoktur.

Türk'ün kardeşi ancak Türk tür.


Kan kardeşliği dışında yutturulmaya çalışılan her kardeşlik edebiyatı, bizi yok etmek üzere hazırlanmış kahpe ve sinsi oyunlardır.
Türk Milleti bu gerçeği asla unutmamalı ve kulağına küpe yapmalıdır.


TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
ERMENİ İDDİALARINI 19 ÜLKE KABUL ETTİ.. İŞTE O 19 ÜLKE! (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2623.msg16942#msg16942)

Biz; Türk Milletini soykırımla suçlayarak, kendi soykırım suçlarını örtbas etmeye çalışanları, bu Otağda; Türk Milletinin gören gözü, işiten kulağı ve derin vicdanı olarak ortaya koyduk.

TÜRKİYEYİ SOYKIRIMLA SUÇLAYANLAR! SİZ Mİ “SOYKIRIMDAN” BAHSEDİYORSUNUZ?
http://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2595.0

Bu gerçekleri; kahpe ve soykırımcı, vahşi ve haçlı ruhlu, batının gözüne sokacak siyasi iradeler ve diplomatik çalışmalar yapacak iktidarlardan mahrum olduğumuzdan, bizi soykırımla suçlayanlar, kendi sıfatlarını; adalet, merhamet ve insanlık örnegi olan Büyük Türk ırkına, yamamaya çaılışıyorlar.
Türkiyenin yapacağı tek şey: Bize karşı "soykırımcı" kararı alan ülkelere karşı tarihi belgeleri birer birer ortaya koyup, hemen meclisten onlar için soykırımcı kararı almaktır. Türkiye bunu yaptığında herkes geri çekilip, bize yalakalık yapacak ve bizimle anlaşma ve uzlaşma yoluna gideceklerdir.
Türkiyenin, bu konuda ki tek eksiği, siyasi irade yoksunluğu  ve diplomatik becerisizliktir.
Fransa soykırım kararımı mı aldı? Türkiye hemen Cezayiri sormalı. Bakın Fransa bu kararında direnecek mi yoksa, geri adım atıp bize yalakalık mı yapacak?
Hiç kuşkusuz geri adım atacak ve diğer ülkelere de bu tutum bir ders olup, kimse Türkiyeye karşı haçlılık yapamayacaktır.
Bunu, işbirlikçi ve mankurt iktidarlardan, beklemiyoruz.
Bu irade ve kararlılığı ancak Türk'ün öz evlatları, Türk Milliyetçileri, Türk soycuları yapabilir.
Türkiyenin ihtiyaç duyduğu tek şey; kendi öz evlatlarının başta olduğu milliyetçi iktidarlardır.


Türklüğün öz evlatları büyük bir azim ve kararlılıkla, Türklüğün istiklal ve istikbaline sahip çıkmak ve yönetimi devralmak üzere büyüyor, gelişiyor ve geliyor..!
Tarih bunu, Başbuğ Atatürk önderliğinde bu yüzyılın başında, kaydetmişti.
Tarih, yeni bir kayıt daha yapmaya, hazır olsun..!

TTK.
Başlık: Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Aralık 2015
ŞIRNAK'TA KAHPE SALDIRI: 13 ASKERİMİZ ŞEHİT!.. (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2616.msg17063#msg17063)

Bir saldırı haberi de Diyarbakır'dan:

Diyarbakır'da polis aracına el bombası atılması sonucu bir polisimiz daha şehit olurken, dört kişi de yaralanmıştır.
(Kaynak: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=39809&cat=200&dt=2007/10/10 )

Bu gidiş hiç hayra alamet değildir.
Kahpe kürt döküntüleri aleni olarak Türk Milletine ve devlete karşı savaş açmışlar ve bu savaşa kürtler topyekun destek vermekte, eşkiyaya her türlü yardımı yapmaktadırlar.

Bu gelişmeler, tarihte onlarca kez yapılmış olan, kürt isyanlarının bir yenisidir.
Bazı mahfiller bunu gizlemeye çalışsalar bile, kürt sürüleri topyekun isyana kalkışmışlardır.

Hala din kardeşi, masum kürtlerden(!) eşkiyayı ayrı tutmaka lazım diyen anlayış, memleketimizi böylesine bir badireyle muhatap etmiş olup, ne yazıkki şu gün bile hemen bütün televizyon ve gazeteler, şaşkaza ölmüş olan Diyarbakırlı asker(!) üzerinden kardeşlik ve birlik mavalları okuma yarışına girmiştir. Oysaki ekranlara yansıyan gerçek aynen şudur: pkk'nın saldırısında ölen Diyarbakır'lı kürt askerin ölümünden bile Türk devleti ve ordumuzun suçlandığı ekranlara yansıyor.
Gerçek olan şey, kürt sürüsünün topyekun isyana kalktığıdır.
Dilerim bunu görmemiz çok uzun sürmez.

Şehit polisimizi ruhu şad, mekanı uçmak olsun.
Olayda yaralanan görevlilerimize de acil şifalar dilerim.

TTK.