Gönderen Konu: Bulgaristan'da Türk gazetesi  (Okunma sayısı 113001 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #10 : 31 Aralık 2012 »
Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı: "50 Yıllık İşgal Sona Erdi Mallarımız İade Edildi"



 İstanbul Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı bir açıklama yaptı. Kamuoyunda çeşitli tartışmalara neden olan azınlık vakıfları mallarının iadesiyle ilgili Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı bir açıklama yaptı. Yapılan yazılı açıklamada, "Yaklaşık 50 yıldır işgal altında olan bu arazilerden vakfımız hiçbir şekilde faydalanamamıştır. Haksız yere işgal edilen mülklerimiz Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı'na geri iade edilmiştir" denildi. Bulgaristan Ortodoks Eksarhlığı Vakfı, azınlıklara 1936 beyannamesinde bildirdikleri arazileri geri alma yolunu açan Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) dayanarak açtığı dava sonucu Şişli Endüstri Meslek Lisesi'nin tapusunu geri almıştı. Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı tarafından yapılan yazılı açıklamada "Mülkiyeti vakfımıza ait olan ve Şişli'de bulunan arazimize ilişkin bugün bazı basın yayın organlarında gerçeği yansıtmayan ve asılsız iddialar yer almıştır. Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı olarak arazilerimiz üzerinde hak iddia edilmesi üzerine, kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla açıklama ihtiyacımız olmuştur. 1965 tarihinde Şişli'de bulunan vakfımıza ait arazilere dönemin yönetimi tarafından el konmuş ve üzerine kaçak inşaatlar inşa edilmiştir. Yaklaşık 50 yıldır işgal altında olan bu arazilerden vakfımız hiçbir şekilde faydalanamamıştır. Haksız yere işgal edilen mülklerimiz Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Bulgar Ekzarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı'na geri iade edilmiştir. 50 yıllık işgale son verme kararlılığını gösteren Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne müteşekkiriz. Geçmiş dönem izinsiz ve haksız kullanıma ilişkin maddi ve manevi haklarımızı saklı tutmakla beraber, Şişli'de bulunan arazilerin nasıl değerlendirileceğine ilişkin tasarruf yetkisi, mülk sahibi olan vakfımıza aittir. Dedikodulara dayandırılarak kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye yönelik eylemlere genç kardeşlerimizin alet edilmesi hepimizi derinden üzmüştür" denildi. Azınlık Vakıflarına ait taşınmazların iadesiyle ilgili 28 Ağustos 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK), yürürlüğe girmesinin ardından, azınlık vakıfları içinde yer alan Bulgaristan Ortodoks Eksarhlığı Vakfı, İstanbul'daki 11 taşınmaz için başvurmuştu. Başvuru Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirilmişti. Bu değerlendirme sonucunda ise aralarında, iki lise ile bir yüksekokulunda bulunduğu, 7 taşınmazın Bulgaristan Ortodoks Eksahlığı Vakfı'na geri verilmesine karar verilmişti

haberler.com

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/bulgar-eksarhlg-ortodoks-kilisesi-vakf.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: İlk başkaldırı ve Belene kampı...
« Yanıtla #11 : 31 Aralık 2012 »
İlk başkaldırı ve Belene kampı...



1984 yılının Aralık’ı,Bulgaristan Türklerinin en karanlık günlerinin başlangıç ayı olmuştur.
Bulgaristan’da geçmişte de birçok olaylar yaşanmıştı, fakat bu seferki farklı gelişmiştir.
O yıllardaki ekonomik ve politik sebepler, Bulgar ırkının çöküşünü getirdiği için,
Bulgaristan’daki otoriter rejim, Bulgaristan’daki Türk varlığının kültürel geçmişini, mirasını kökten silmenin gayretleri içine girmiştir.
Benim doğduğum ve yaşadığım Tosçalı köyünde de Türk varlığını yok etme gayretleri olmuştur.
Bu gayretlere karşı Aralık ayının ikinci yarısında, köydeşlerim güvendiği komşularla gruplar kurup çeşitli çareler arıyorlardı.
Ben güvendiğim arkadaşlarım Rıfat Dikme, Salih Mahmut Çolak,İrfan Dikme, Mümin Akif Taşçı, Salih Ahmet, İlyas Sadullah, Duran Hüseyin vs den oluşan bir çalışma grubu oluşturduk.
Bir başka çalışma grubu da Recep Akif Taşçı, Aynur Ömer, Şaban Sadullah, Şevket Aşçı vs den oluşuyordu.
Bunun sonucunda 23 Aralık 1984 Pazar günü, sabahın erken saatlerinde, tüm gruplar köy kahvesinde buluşup son bir toplantı yaptık ve toplantıda çevre köylere de haber verip, 24 Aralık Pazartesi günü için eylem kararı aldık.
Aynı gün Tosçalı’dan Salih Çolakoğlu, Recep ve Mümin Akif Taşçı kardeşler, İrfan ve Rıfat Dikme kardeşler, Salih Çolak, Salih Ahmet, ben,Şaban Sadullah, Aynur Ömer, Mustafa ve Mümin Davutoğlu kardeşler, Hilmi HacıMehmet vs; Hallar köyünden Rıfat Yağcı,Sami Ahmet, İsmet Abdülaziz, Fehim Tahir Ömer vs; Karamustafalar’dan Yakup, Adem, Tahsin kardeşler civar köyleri tek tek gezerek ertesi gün yapılacak yürüyüş için bilgi verdik.
24 Aralık Pazartesi günü, diz boyu kar, soğuk bir hava. Tosçalı köyünden Sütkesiği’ne giden yol insan seli, gözlerim yaşarıyor…
Duygulanıyorum… Türklüğüm için ölüm vız gelir!
Dini bütün, Türklüğünü sahiplenmiş 5 binden fazla insan, Sütkesiği’ ne girmeden önce, önleri rejimin güvenlik güçleri tarafından kesiliyor...
Elleri boş yürekleri Türklük sevdası ile dolu insanlar, canlı canlı uzun namlulu silahlara karşı vücutlarını siper ediyorlar… Türklük uğruna…
Bu arada çevremiz güvenlik güçlerince sarılmış, halk dipçikleniyor, ağaçların dallarına ateşaçılıyor, Belediye Başkanımız Şaban Hüseyin, başlarındaki zatla tartışıyor ve diyor ki, “ Ateş etmeye hakkınız yok…’’ Bu esnada tutuklananlar oluyor, onların serbest kalmaları için halk mücadele veriyor ve başarıyor.
Bu olaylardan sonra Kırcali’ye gittim, iki gün sonra köye döndüğümde tutuklamalar olduğunu ve arandığımı öğrendim, evimiz aranmış,kardeşlerim sorguya alınmış ve dövülmüş, bunları duyduktan sonra, daha fazla zarar görmemeleri için teslim oldum.
27 Aralık saat 16:00 sularında Sütkesiği’ ne götürüldüm, burada aşağılanıp, dövülerek sorgulandım, sonra da cezaevi aracıyla Kırcali’ye götürüldüm, daha doğrusu bir cezaevi arabasından başka bir cezaevi arabasına nakledildim.
Cezaevi aracına bindirildiğimde Tosçalı köyünden Recep Taşçı, Şaban Sadullah, Duran Hüseyin, Hallar’dan Rıfat Yağcı ve diğer bölgelerden toplam 20 kişi yola çıkarıldık.
Karanlık çökmüştü, nereye götürüldüklerini bilmeyen insanlar, ikişer üçer birbirlerine kelepçelenmiş, bindirildiğimiz aracın egzoz borusundan ise içeriye duman giriyor ve adeta boğuluyoruz. Hayli yol aldıktan sonra, tıkıldığımız cezaevi aracı duruyor. Dışarıdan gelen konuşmalarla ürperiyoruz:
“Albay yoldaş, bunlara bu kadar masraf yapmamıza gerek yok, emir verin şuracıkta kurşuna dizelim...”
Arkadaşlardan birisi araba kasasındaki bir delikten dışarıya baktıktan sonra,”Dışarıdaki çeşmeyi tanıdım, bu çeşmenin musluğu ateş veya alev biçiminde, ben buralardan daha önce de geçtim, burası Hainboğaz geçidi” dedi ve ekledi, “Bizi ya Belene adasına veya Lovça cezaevine götürüyorlar.”
Araç yeniden hareket etti ve gece boyu yol aldıktan sonra durdu.
Cezaevi arabasından, teker teker indirildik 4’erli veya 5’erli sıraya dizildik.
Başımı kaldırıp baktığımda, demir kapının başında, “BELENE CEZAEVİ” yazıyordu.
Arama tamamlandıktan sonra, 2 katlı binanın birinci katındaki hücrelere yerleştirildik.
Burada dikkat çeken iki koğuşun kapısının başında “Predsmırtno”yazılıydı, yani “İdamdan önce” koğuşu anlamında…
28 Aralık 1984, saat 4:00, hücrede köydeşim Şaban Sadullah ve Kirli’den 4 kişi daha var. İlk dikkatimi çeken şey, hiç birinde korku veya tedirginlik olmamasıydı. Oysa hiçbirimizin akıbeti belli değildi, hepimiz açtık, 2 gün boyunca hiçbir doğal ihtiyacımız karşılanmamıştı. Koğuşun içi soğuktu, ranzalarda bir eski döşek, birer de battaniye vardı. Bir ara kapıya dikilen bir gardiyan “büyük tuvalet ihtiyacı olan” diye seslendi, fakat kimse dışarıçıkmadı.
Bir müddet sonra kapıaçıldığında, güya yemek için soğuktan donmuş ekmek ve bir parça da soğan verildi.
Yılbaşı gecesi üst kattaki hücrelerde bir hareketlilik oldu. Anlaşılan grup halinde yeni tutuklular getiriliyordu.
Yılbaşından sonra ayrı hücreye konuldum, gündüz veya gece hep sorguya çekildim,
“Neden ilk siz?”, “Kime çalışıyorsun?”, “Verici, alıcı, nerede?”,“Hangi istihbarata çalışıyorsun?’’, “Bu teşkilatı yaratmak için parayı kim ve nerede verdi?”, “Diğer arkadaşlarına kaç para verdin, bu parayı silah alımında kullandın mı?’’…
Bekledikleri cevapları alamayınca fiziksel saldırı, zorla hap ve ilaç içirmeler oluyordu. Verilen ilaçlardan sonra insanın üstüne bir kırgınlık çöküyor, morali bozuluyor, vücut o kadar yıpranıyor ki kendisini taşıyamaz hale geliyor. Bu moral bozukluğunu ve vücut kırıklığını koridorlarda diğer tutuklularda da görüyorum. Böylece sürüp giden günlerin ardından tam 6 ay boyunca tekli hücrelerde kaldım. Daha sonra 2. bölge denen, 500’den fazla tutuklunun olduğu yere götürüldüm.
Bulgaristan’ın her bölgesinden getirilen bu insanlar, gruplar halinde çeşitli işlerde, kimileri adanın dışında, kimileri de ada içinde çalıştırılıyordu. Bana ise çeşitli gruplarla tarlada mısır, bağ çapasıkazdırdılar, hatta bir ara kereste taşıttırdılar.
İki yıllık Belene eziyetinden sonra, 1987 yılının ilk aylarında Plevne’nin Strejerovo diye bir köyüne sürgün edildim. 1988 yılının son aylarında serbest bırakıldım ve doğup büyüdüğüm Tosçalı köyüne döndüm.
Mayıs 1989 yılında da zorunlu göçe tabi tutularak sınır dışıedildim.
Biz Belene kampında yatanlar Mümin Çolakoğlu, Recep Taşçı,Rıfat Yağcı, Fehim Tahir Ömer, Duran Hüseyin, Şaban Sadullah, Yakup, Adem ve Tahsin Yakup kardeşler ve ben Sabri Yılmaz, totaliter rejime karşı yapılan 24.12.1984 yürüyüşünün acılarını çekenler, fakat öne çıkarılan isimleri de olduk.
Oysa bu yürüyüş, adı anılmayan binlerce insanın, Türklük adına yaptıkları kahramanca bir hareketti.

Sabri Yılmaz

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/ilk-baskaldr-ve-belene-kamp.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #12 : 31 Aralık 2012 »
Türkan Çeşme





Sanki Allah kötü haberin müjdesini vermek istercesine, fırtınalı karlı bir kış günüydü.
Mahsum ve günahsız Türk halkı kendi doğal haklarını savunmak için bir araya toplanmak peşindeydi. Tüm Türk halkı savaşa gidermiş gibisine çeşitli sloganlar atarak yürüyüşe geçti. Biz Türk’üz Türk öleceğiz, Kahrolsun komünizm rejimi.
Sanki mezarlardan Atalarımız sesleniyordu. Şimdiye kadar biz esir olmadık ve sizlerde olmayın, biz kırıldık ama ezilmedik. Bizlerde ezilmeye pek niyetli değildik nasıl olsa Türk’üz.
Çocuklar, neneler, dedeler, babalar. Anneler bebeklerini beşiğe bırakıp koşuyordu. Zalim ve imansız Bulgaristan’da Totaliter rejimi bunu anladı ve polisini, ordusunu bize Türklere karşı mobilize etti. Savunmasız ve masun kadın çocuk yaşlı halka VUR emrini verdi. Vurulan kahraman canını ortaya koymuş Türk halkıydı.
Ne yazık ki onların arasında Ayşe bacımız vardı insan, çocuk ve anne sevgisi ile dopdolu bir kadındı. Sevdiği bebeğini evde bırakamadı bağrına basıp Türkan bebeğini kucağına alarak beraber yürüdü, belki de bebeğe kıyamazlar diye düşünmüştü. Ama maalesef korkudan gözü kanlanmış Bulgar Totaliter polisi aksine kanlı silahını kaldırıp, annesinin bağrında olan habersiz Türkan’ı alnından vurdu. Bir anda dünya Ayşe bacımızın üzerine yıkıldı.
Bebeğine baktı sanki Türkan’ımızın gözleri konuşuyordu. Anneciğim üzülme ben bir melek olarak cennet köşelerinde uçuyorum. Ayşe bacımız derin nefesini aldı bebeğini sırım sımasak bağrına bastı yoluna devam etti.
Türkan’ımızı bu dünyada edebiyen yaşata bilmemiz için ve Türk Milletinin esir düşmeyeceğine tüm dünyaya bir kere daha kanıtlamak için burada yaşayan Türk Halkı Türkan çeşme Anıtı yapılmıştır.
Bu anıt Türklüğün-Müslümanlığın özgürlüğün, barışın simgesidir.
Her yıl dönemi büyük mevlitler ve törenler binlerce insanın huzurunda kutlanmaktadır.
Türk-Müslüman halkı olarak Bulgaristan Türkü olarak Türkan meleğimizle gurur duyuyoruz.
Allah herkese nasip etmez böyle meleği. Buraya gelen tüm Müslümanların bu kutlamalarını yaşatmasını ve Türkan meleğimizin cennetten gönderdiği o hayırlı suyu tatmasını gönülden dileriz.

Rafet ULUTÜRK

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/turkan-cesme.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #13 : 31 Aralık 2012 »
Ataka HÖH'ün kapatılmasını istiyor



Ataka Partisi, parlamento üyeleri arasında, Anayasa Mahkemesi'nin Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi'ni kapatması için imza kampanyası başlattı. İmza kampanyasının sebebi ise Hak ve Özgürlükler Partisi lideri Ahmet Doğan'ın Balkan Savaşları'nı 1980'lerin sonunda Komünist Parti tarafından Türklere uygulanan asimilasyon sürecine benzetmesi. Ataka lideri Volen Siderov, ülke basınını Hak ve Özgürlükler Partisi açıklamalarını boykot etmeye de çağırdı. Ataka lideri, Ahmet Doğan'ın açıklamalarının Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bakış açılarını yansıttığını belirterek bunun tartışmasız biçimde Yeni Osmanlıcı bir yaklaşım olduğunu söyledi.

AHMED DOĞAN NE DEMİŞTİ?

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=W0PpG0qH_RY" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=W0PpG0qH_RY</a>

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/ataka-hohun-kapatlmasn-istiyor.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #14 : 31 Aralık 2012 »
Siderov, Kırcaali'nin ismini değiştirmek istiyor

 Aşırı sağ Ataka Partisi lideri Volen Siderov, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliyev'e bir mektup göndererek, Kırcaali şehrinin ismini General Vasil Delov yapmasını istedi. Siderov, anayasada Cumhurbaşkanına böyle bir yetkiyi veren madde bulunduğunu belirterek, Kırcaali'nin adının Delovgrad olması gerektiğini savundu.
Siderov, bundan iki ay öncede Cumhurbaşkanı Plevneliyev'e mektup göndererek Musala Dağı'nın ismini de değiştirmesini istemişti. Ancak Siderov isim değişikliği konusundaki taleplerine şimdiye kadar Cumhurbaşkanı'ndan yanıt alamadı.
AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/siderov-krcaalinin-ismini-degistirmek.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #15 : 31 Aralık 2012 »
Irkçıların Sofya'da Cami Cemaatine Saldırısı İle İlgili 7 Kişi Hakkında İddianame Hazırlandı

Bulgaristan'da ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA partisi militanlarının
20 Mayıs 2011 tarihinde başkent Sofya'da Banya Başı camisinde namaz
kılanlara karşı düzenlediği saldırı ile ilgili 7 kişi hakkında
iddianame hazırlandı.

İçişleri Bakanı Tzvetan Tzvetanov, parlamentoda gazetecilere yaptığı
açıklamada, birçok Türk ve Müslümanın yaralandığı olayla ilgili toplam
7 saldırgan hakkında dava açılacağını bildirdi.

Yaklaşık 10 aydır süren soruşturma hakkında ayrıntılı bilgi vermeyen
Tzvetanov, sanıkların kimliklerinin video görüntüleri ile
fotoğraflardan tespit edildiğini söyledi.

ATAKA Partisi lideri Volen Siderov'un öncülüğünde 20 Mayıs 2011
tarihinde cami önünde toplanan parti taraftarları Cuma namazını kılan
cemaate önce sözlü tacizinde bulunmuş, daha sonra da taş ve sopalarla
saldırmıştı. Olayda onlarca Müslüman yaralanmıştı.

Büyük siyasi ve toplumsal tepkiye neden olan ırkçı eylem daha sonra
parlamento tarafından kabul edilen bir bildiri ile kınanmıştı.

AA

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/03/irkclarn-sofyada-cami-cemaatine-saldrs.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Ataka Partisi lideri Volen Siderov yine şov yaptı
« Yanıtla #16 : 31 Aralık 2012 »
Ataka Partisi lideri Volen Siderov yine şov yaptı



 Bulgaristan'a iki günlük resmi ziyaret amacıyla gelen Türkiye Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, başkent Sofya'nın Aleksandar Nevski meydanında askeri törenle karşılandığı sırada Siderov ve Ataka milletvekilleri Pavel Şopov, Desislav Çukolov  ve Ventsislav Lakov ‘Türkiye’nin bize 10 milyar borcu var’, ‘Bizi 5 asır kesenlerle silah arkadaşı olamayız’, ‘Boyko, bizi Erdoğan’ın savaşına bulaştırma’ yazılı pankartlar açtı.

Karşılama töreninde bulunan korumalar, Ataka milletvekillerinin etrafını sararak İsmet Yılmaz’a yakınlaşmalarına izin vermedi.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/sr-sag-ataka-partisi-lideri-volen.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
VMRO partisi Türkçe yer isimlerinden rahatsız oldu

Varna İlçe Meclisinde, çoğunluğunu milliyetçi VMRO ve diğer siyasi partilerden  oluşan bir grup , Türkçe yer isimlerinin Bulgarcaları ile değiştirilmesi amacıyla bir isim listesi sundu. Listede, Varna İlçe sınırları içerisinde adları değiştirilmesi teklif edilen 220 coğrafi alan bulunuyor. Bulgaristan’ın en büyük gazetelerinden biri olan ‘Trud’ milliyetçilerin isim değişikliği ile ilgili haberi ‘Varna’da Türk yer isimlerine karşı 'soyadönüş' başlıyor’ başlığı ile verdi.

DAHA ÖNCE STARA ZAGORA’DA DENENDİ

Milliyetçi VMRO partisinden meclis üyeleri, bir yıl önce de Stara Zagora bölgesindeki çoğrafi alanların Türkçe isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirilmesini istemişti.

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=rsR60QsjPvg" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=rsR60QsjPvg</a>

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/05/vmro-partisi-turkce-yer-isimlerinden.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: VMRO, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinden korktu…
« Yanıtla #18 : 31 Aralık 2012 »
VMRO, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinden korktu…

Aşırı sağ VMRO partisi, Sofya metrosundaki ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinin reklam posterlerini kendi hazırlattığı afişlerle kapattı.



Metrodaki vagonlarda bulunan ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinin reklamının yapıldığı posterlerin üzerine ‘Nisan 1876’yı Hatırlayın’ yazılı afişler yapıştıran VMRO yandaşları, dizinin TV7 adlı özel televizyon kanalında gösterilmesine karşı çıkarak adının ‘Muhteşem Yüzyıl’ değil, ‘Utanç Yızyılı’ olması gerektiğini kaydetti.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/vmro-muhtesem-yuzyl-dizisinden-korktu.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
'Radikal İslam' davasında 3.duruşma gerçekleştirildi



Bulgaristan'da yasa dışı kabul edilen İslam Vakfı'na üye olmak ve "radikal İslam öğretisi" yapmakla suçlanan 13 kişinin yargılandığı davanın 3. duruşması yapıldı.

Bulgaristan'ın Pazarcık kentindeki mahkemede yapılan duruşmada, 3'ü kimliği gizli tutulmakta olan toplam 6 tanığın ifadesi alındı.

"Yasa dışı bir örgütün üyeliğini yapmak" ve "radikal İslam öğretisi yaymak" iddiasıyla yargılanan sanıkların da hazır bulunduğu duruşmada, sanık avukatları yasal prosedürlerin titizlikle uygulanması ve sanıkların haklarından tam olarak yararlanabilmeleri gerektiğine vurgu yaptı.

İslam Vakfı'nın Bulgaristan'daki temsilcileri olarak gösterilen sanıklar hakkında açıklama yapan Bulgaristanve Suriye çifte vatandaşı Muhaffak Alsad, Devlet Milli Güvenlik Ajansı'ndan (DANS) baskı gördüğünü belirterek Bulgarca çeviri yardımı istedi.

Sanıklardan eski Smolyan Müftüsü Ali Hayreddin, Bulgaristan'daki Müslümanların asla gerçek haklara sahip olmadıklarını söyledi.

Ali Hocaoğlu adlı diğer bir sanık ise, "Bu dava yüzünden Bulgaristan'da eski Yugoslavya'da yaşanılanlar tekrarlanırsa suçlusu biz olmayacağız" dedi.

Gün boyu süren duruşmanın ileri bir tarihe ertelendiği öğrenildi.

-Müftülük sanık yakınlarını sakinleştirmeye çalıştı-

Davanın neden olduğu gerginlik nedeniyle yüze yakın polis Pazarcık Bölge Mahkemesi çevresinde sıkı güvenlik önlemleri aldı.

Sanıkların akraba ve yakınlarından oluşan yaklaşık 100 kişilik bir grup, duruşmayı izlemelerine izin verilmemesini eleştirdi.

Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü'nü temsilen mahkeme binası önüne gelen Başmüftü Yardımcısı Birali Mümün, sanık yakınlarını sakinleştirmeye çalışarak, çevredeki ırkçı göstericilerin provokasyonlarına karşı uyardı.

Birali Mümün, AA muhabirine yaptığı açıklamanda, "Burada toplanan Müslümanlar protesto gösterisi yapmıyor. Yargılanmakta olan 13 kişinin yakınları ve akrabaları olan bu insanlar, onlara sadece manevi destek vermeye çalışıyor. Bu insanlar endişe ve sabırsızlıkla yakınları hakkında yapılan hukuki çalışmalarının sonucunu beklemektedir" dedi.

-Irkçı grupların gösterisi-

Öte yandan, ırkçı görüşleriyle bilinen bazı gruplar mahkeme önünde protesto gösterisi düzenledi.

Bulgar parlamentosunda 10 sandalyeyle temsil edilen ATAKA partisinin lideri Volen Siderov, yaklaşık 100 taraftarına seslenerek, Bulgaristan Müslümanlarını ve hükümeti hedef alan bir konuşma yaptı.

Siderov,Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov'un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "dostum" ve "kardeşim" şeklindeki hitap etmesini kabul edemeyeceklerini söyledi.

Bulgaristan Ulusal Kurtuluş Cephesi (NFSB) adlı diğer aşırı milliyetçi grup da, yaklaşık 300 kişiyle mahkeme binası yakınında ayrı bir miting düzenledi.

Protestocu gruplar daha sonra Pazarcık sokaklarında Türkiye, Müslümanlar ve Bulgar hükümeti aleyhinde sloganlar atarak dağıldı.

AA

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/10/radikal-islam-davasnda-3durusma.html