Gönderen Konu: GERÇEK TURANCI KİMMİŞ, KİM TURANCI DEĞİLMİŞ?!(OKUYUVERİN)  (Okunma sayısı 101609 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Delikurt38

  • Tanri Türkü ve Türk Yurtlarini Korusun
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 127
Sayın Delikurt38 öncelikle otağa hoş geldiniz diyorum. K.rtlerin ne olduğunu daha iyi öğrenebilmen için sanıyorum bu otağda bu konuda yapılmış olan paylaşımları biraz okuman lazım. Ha burası kRTLÜK DÜŞMANI bir otağ ön yargı vardır düşüncesine kapılırsanız k.rtlerin kendi sitelerinden ne olduklarına dair bilgiler bulabilirsiniz bol miktarda. Esenlikler dilerim.
Aman  andasim ne isim var onlarin sitelerinde.Hos buldum  bu arada
Ülkü; ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendini önce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardından gönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, önce manen sonra maddetten ilerler, olgunlaşır, erginleşir.

H. Nihal Atsız

Çevrimdışı AFŞAR BÖRÜ

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 43
Benim de şahsi kanaatim mühim işlerimizi görecek şahsiyetleri ya tamamiyle Türk olan, yani temsil olunmuş ve kendisini Türk’ten başka bir şey saymayan veyahut da Türk ırkından gelen kimseler tarafından idare edilmesini uygun bulurum.

Türkeş'in 3 Mayıs savunmasından herkes görsün nasıl bir dönekmiş bu Türkeş

Çevrimdışı Başbuğ Türk Han

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 8
Emperyalizme karşı bir insanın Turancı olması zaten imkansızdır. Çünkü; Turan dediğimiz hülyamız tüm TÜRK adının sesinin nefesinin olduğu yerleri tek çatı altında toplamaktır.
TÜRK ve TÜRKÇÜLÜK aleyhinde bulunanları ezeceğiz...

Çevrimdışı Yüzbaşı Sançar

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 246
ÜLKÜCÜ HAREKET ÜZERİNE NOTLAR
İkram Çınar / Eğitişim Dergisi. Yıl 11. Sayı 43. Temmuz 2014
 
Ülkücüler hakkında düşünüp bazı ufak tespitler yapmak istiyorum. Şakayla karışık, ülkücüyseniz ülkücü olun, ne işiniz var Chp ile İp arasında? diye başlayayım. Belki de iyi ki oradasınız demeliyim. Eski bir müfettişin fikir teftişi yapması yanlış sayılmaz. Bir fikir hareketi olarak hangi iddia ile yola çıktınız ve ne yapıyorsunuz, diye bakmak istiyorum. Kaşınıyor muyum sizce? Kaba değil ama acı konuşacağım, kastım öyle olmasa da, üzebilirim! Dışarıdan konuşacağım, söz acıysa dost sözü sayılsın.
 
Ülkücü hareket Chp'den çok Kemalist, İp'ten çok ulusalcı, Akp'den çok İslamcı olma iddiasını sürdüren ama hiçbirisi olamayan, yeni entelektüeller çıkaramadığı için kısırlaşmış ve şunun bunun fikirlerini derleyip sentezleyen, yüzergezer bir Oblomov hareketi olmuştur. Yeni ufuklar açamadığı için başkalarının açılımlarına "istemezük" demenin ötesinde bir tavırları yoktur. Mankurtlaşmışları çoktur… Sert bir giriş oldu, titretecekse, üzerinde düşündürecekse olsun!
 
Ülkücünün Kemalizm’e itirazının olmamasını anlayabilirim ama Kemalizm’e takılmasını anlayamam. Bir ülkücü için Kemalizm en azına razı olmaktır. Kemalizm Türkiye içindir, Türkiye kadardır. Ülkücünün ufku Türk dünyasının jeopolitiği olmalıdır. Ulusal sınırlara takılmadan düşünebilmelidir. Ülkücünün jeopolitik sınırlarının dünya, daha özelde ise Hun, Selçuklu ve Osmanlı coğrafyası olması gerekir. Kemalizm’e "fit olan" ülkücülüğün gereği yoktur; orası Kemalistlerin ya da benzerlerinin cephesidir. Kaldı ki, ülkücü hareket Kemalizm’i bile hak etmiyorlar. Duruma göre oportünist jargonla Kemalizm’e bile ihanet edebilmektedirler.
 
Jeopolitik tasarımın yanlışlığı fikir fukaralığının en büyük sebebidir. Ülkücünün derdinin Turan olması gerekirdi; o iddia ile yola çıkmıştı. Nerelerde dolaştığının farkında mıdır?
 
Ülkücü hareket Ziya Gökalp’ı yeterince anlayamamıştır. Atlantikçilerin Doğu karşıtı cephesinde (antikomünizm) lüzumsuz ve çok oyalanmışlardır. Büyük yanlışlar içine girmiştir. Fikri planda Atsız'ı geliştirmek yerine Arvasi eliyle Anadolu'ya ve ortaçağa tıkılmıştır. Arvasi'yi çoktan Akp'ye göndermeliydi.
 
“Doktor” Bahçeli iyi bir yönetici, kötü bir liderdir. Kuramcı bir ideolog değildir, olması da gerekmiyor ama lider olmak iddiasındadır. Konuşma metinleri çok iyidir ve kelimelerin anlamlarını bilerek, seçerek konuşur ve konuşur. Çıkışında ortaya attığı “bilişim toplumu ülkücülüğü” ile yeni sözler söylemiş, umut vermişti. Zaman içinde ekibini dağıtmış, bilişim toplumunu kendisinin de anlayamadığı görülmüştür. Sanki merkezde bir “cici” varmış gibi partiyi merkeze çekip durmuştur. Fotoğrafı çoktan eski başkanların arasına konmalıydı. Mhp'nin frenidir ve yere sağlam yapışmıştır, kazımadan çıkmaz. Erdoğan'ı başbakan ve Gül'ü cumhurbaşkanı yapmıştır. BOP mühendisleri kendisini minnetle yad edecektir. Döneminde çok önemli gelişmeler olmuş ve birçok stratejik olumsuzluğu aklayıp meşrulaştırmıştır. Tarihteki yeri bellidir ve iyi değildir.
 
Ülkücü hareket özeleştiri yapamamıştır. Bunu yapabilecek aydınları yok denecek kadar azdır. Hala “biz olmasaydık komanizma gelecekti” diye kendilerini avutuyorlar. Hala soğuk savaş dilini terk edemediler. Atlantik ittifakına hizmetleri çoktur ve Abd-İsrail ziyadesiyle müteşekkirdir. Delinin biri kalkıp, “Turandan çok siyonizme hizmetlerinin olduğunu” söylerse gülüp geçemeyiz. Filistin'in yanında savaşan solcu-devrimci gençler İsrail'den kurtulsa bile, Türkiye'ye dönünce ülkücülerden kurtulamıyorlardı! Bunu içeriden söyleyen ülkücü bir ses duyulamadı.
 
Ülkücüler köylü dalkavukluğu hesabıyla, kolay oy almak için, laikliğe de sahip çıkmamışlardır. Oysa laikliği savunmayan kişi Turancı olamaz. Gagavuzlar Hıristiyan, Karaimler ve Hazar bakiyesi Yahudi, Altaylar Tengrici, Saha-Yakut şaman, Azeri Şii, Türkmen Alevidir. Türk-İslam Sentezi Sünniciliği ile büyük ütopyalara değil, Anadolu’nun küçük bir kısmına seslenebilmiştir. Türkmen Alevisi ile dertleşmek yerine Türkmen’in solcu çocuğunu ülkücülük-sünnicilik adına dövmeyi ülkü yolu saymıştır. Sünnilik anlayışları da kısmen Yesevi anlayışına uymaz. Ayrıca laiklik, Selçuklu’daki mezhep kavgalarının yıkıcılığını önlemenin ve Selçuklu'nun son döneminden beri fikrî-felsefî planda kilitlenen akılcılığı millete yeniden kazandırma fırsatıdır. Ülkücü, ülkücü ise laikliğe ilgisiz kalamaz. Laikliği savunmayan ülkücünün ya ülküsü ya da Kızılelması yoktur.
 
Ülkücü aydın sayısı bir elin parmak sayısını geçmez. Böyle bir eksikliğinin farkında da değildirler. Var olanları da ne korur, ne destekler ne de arkasında durur. Onlar da zaten birkaç cılız dergiye hapsolmuştur. Ülkücü hareket enformasyon toplumunun farkında değilmiş gibidir; ciddi bir medyası yoktur. Televizyon ve gazetelere sahip olmak bakımından küçük cemaatlerin bile gerisindedir. Bir yalanın defalarca tekrarlanmasıyla gerçek olarak inanıldığı propaganda tekniklerinden bihaber görünüyor. Hele ki işin aslını bilmeyen gençliğin her yalana kolayca inanabildiği dikkate alınırsa, yakında ülkü ocağına gidecek kimseyi bulamayacağının farkında değildir. Akraba ve dost-kardeş ülkeleri bile tanıtamadı. Kendisi Ötüken hayalleri kurarken, farklı doldurulmuş beyinlerden çıkan seslere şaşırdı, azıcık bir ses edince "ırkçı, faşist" küfrünü yedi, şaşırmadı bile. Sıkıştığımız Kurtuluş Savaşında Azerbaycan'ın, Buhara Hanlığı'nın ve bilumum Türk dünyasının maddi-manevi desteğini biliyor mu, topluma anlatabildi mi? Hatırlamıyor bile, bilmiyordu ki! Bir borç yok mu? Bu niyetlerle yola çıkılmıştı, birisi topluma, devlete hatırlatmadı.
 
Ülkücü hareket ölüm döşeğindedir ve kendisine ötenazi yardımı yapacak birisini beklemektedir. Hakkını yememek adına kaydetmek gerekir ki, ülkücü hareket Türkiye’den çok Türk Dünyasında, İran’da-Turan’da güçlüdür. Dilerim ciddiye alınır bir fikrî birikimin olmadığını anladıklarında, derin bir sükût-u hayale uğramazlar!
 
Ülkücü hareket kendine çeki düzen vermek, rotasını doğrultmak istiyorsa köklerine dönmeli, 60'lardan sonraki tarihini yeniden ve jeopolitiği önceleyen bir bakışla elden geçirmelidir. Ufuk açması için Gabor Vona'yı başbuğ seçmelerini öneririm. O kim mi, boş verin, gidin peşine. Teleki’yi bilir misiniz? Biraz Fekete'yi tanıyın, Bela Bartok'u öğrenin. Vambery'siz de olmaz. Vambery, Türkoloji’ye katkılarıyla “borç ödedim”, demişti. Neyin borcuydu? Attila Jozsef'i duydunuz mu? Galiyev, Rıskulov, İkramov’dan haberdar mısınız? Ethem Nejat, o zaten komanis… Huuuu, orda mısınız?
 
Ülkücülerin bazıları hala Türklüğün genetiğini araştırmakla meşguller. Etnogenez (halkların birbirine karışıp yeni halkları oluşması, milletin gelişmesi) kavramını dikkate almıyorlar. Türk kavimi değil, kavimlerinden söz edilir. Türk milleti ve Türk kültürü açıkça ortadadır. Milliyetçiliği kavime, genetiğe bağlamak kitleyi daraltmaktan başka sonuç vermez, içinden de çıkılamaz. Türkiye'de fizyonomisi Nazarbayev'e benzeyen kaç kişi vardır? Genotip, fenotip gibi güvenilmez ve hoş olmayan ayrımlar yerine tarihin başından beri sürüp gelen Türk kültürüne odaklanmak daha doğrudur. Ayrıca büyük davası olanlar kitlelerini de büyütmek zorundadırlar. "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" gibi daraltıcı-dışlayıcı ifadeler kitleyi küçültür. Bu mantıkla akraba toplumlarla işbirliği yapılamaz. Selçuklu Oğuz idi ama Selçukluda yaşayan herkes Oğuz değildi. Onları bir araya getiren, ortak hedefe inandıran motivasyonu iyi okumak, okuduğunu anlamak gerekir. Türkiye'de büyük hedefleri olan ve bu hedefleri gerekirse torunlarına yükleyecek olanların özellikle uzak durması gereken şey kavimciliktir. Anlatabildim mi?
 
Yüzlerce yıl önce bir Arap gezgin, İbn Fadlan, Türkistan'da dolaşırken birisine "Türk kimdir" diye sorar. Cevap şudur: "Türk, Türkçe konuşandır!" Bugün de algı ve anlayış budur. Bu anlayışın hem avantaj hem de dezavantajları vardır. Ayrıca sıralanabilir ama herkesi kabul ile büyümeyi sağladığı gibi, ipin ucunu başkalarına kaptırmak gibi tarihte defalarca tekrarlanan yıkımları da getirir.
 
Ülkücü hareket demokrasinin kalitesini geliştirmek adına neredeyse hiçbir faaliyetin içinde yer almamıştır. Devletten tekme tokat kovalanmasına rağmen "ağır abi" pozlarını vermeye devam etmişlerdir. Ülkedeki haksızlıklar, zulümler, adaletsizlikler ve ezilenlerin sorunları konusunda üç maymunu oynamışlar; kör, sağır ve dilsiz olmuştur. Sorumluluk üstlenmemiş, haksızlık karşısında susarak zalimin yanında yer almışlar, adaletsizliğe fazilet adına olsa bile, diklenememişlerdir. Yurttaşlık "ahlakı" diye bir "ahlak" üzerine düşünmemiş gibidir. Türkiye’nin sorunlarına sahip çıkamayan, “ülke benimdir" diyemez. Ama devletten, rejiminden ciddi azarlar işitmesine rağmen "ev sahipliği" rahatlığı içinde olmuş, hep görev beklemiş, hak ve adalet uğruna polis copu yemeyi göze alamamışlardır. Şehit cenazelerine sahiplenmeyi saymazsak, hiçbir sosyal olayın içine girmemiş, girememiş, üzerinde düşünememiş, tavır alamamışlardır. Kendi toplum tabanının, hatta kendilerinin haklarını bile savunamamışlardır. Arada bir "geliriz ha" demişler ama bu kuru gürültüye kendileri bile inanmamıştır.
 
Ülkücü hareket sadece ülke içinde değil, ilgi alanında olduğunu iddia ettikleri Türk dünyasının uluslararası sorunlarında da hem ilgisiz hem de bilgisizdir. Akraba halkların insan hakları sorunlarına da bigânedirler. Irak ve Suriye'de aslında ne olduğunu anlamış bile değiller. Türkiye'den herkes Suriye'deki yakınını sahiplenmiştir, Ermenistan Suriye Ermenilerini uçakla taşımış, kalanlarına Türkiye Ermenileri evlerini açmıştır. Kürtler kendini korumaya almıştır. Etrafta sloganik Türkçülük satarken, Türkmen İŞİD ile Esat arasında katledilmiş ya da İstanbul parklarında ortada kalmıştır, hiçbir organizasyon düzenleyememişlerdir. Türkistan'ı şiirlerden bilirler. Ahıska ve Kırım konusunda görevlerini facebook paylaşımlarıyla savarlar. Din bilgileri cuma günleri "hayırlı cumalar" paylaşımı yayınlayıp bazen camiye gitmekten ibarettir. Teopolitik çerçevesi Arvasi'nin ve kısmen Necip Fazıl’ın Ortadoğu’ya mıhlayan daracık antimodern sınırları geçemez. Siyasi hayatımızda etkisiz elemandırlar; olmasa da olurlar. Hatta olmasalar, kendilerine bel bağlayanların dağlarına kar yağmamış olur. Birisi, Bahçeli'yi emekli edip partiyi kapatmak lazım derse, ona kızmamak gerekir. Oylarının biraz okumuş kısmını Chp'ye, aslında Akpli olarak donattığı büyük kısmını da Akp'ye gönderip, çok istedikleri iktidarın nimetlerini yeseler, memnuniyetleri tamam olur. Arada bir “bir zamanlar” diye başlayan nostaljik konuşmalarla da ülkücülük görevlerini yerine getirmiş olmanın gururunu yaşarlar!
 
Ülkücüler, entelektüel fakirliğe rağmen politikada hak etmedikleri kadar çok oy alıyorlar. Bunu siyasetçilerin başarısından çok, ülke içindeki ve dışındaki konjonktürel gelişmelerden kaynaklandığını düşünebiliriz. Bir kısım vatandaş Mhp'ye mecbur, tıpkı bir kısım Chp’lilerin Chp mecburiyetleri gibi.
 
Ülkücü entelektüeller en çok üniversitede bulunuyor. Ne kadar entelektüeldirler, tartışılabilir. Bunların çoğu memur zihniyetlidir, küçük dünyalarında dar düşünürler. Ufak semboller dışında Akpli’den ayıramazsınız. Ümit Özdağ ve Özcan Yeniçeri gibi bir kaçını bu gözlemden hariç tutmalıyız. Ha, bir de hariçten Aslan Bulut ve Erol Cihangir'i saymalıyız. Birkaç zeki ve yorgun ülkücü de kıraç topraklarda oyalanmak yerine yakında ulusal sola geçerse küçük dilimizi yutmayalım.
 
Ey ülkücü, İyi çocuk olduğunu ve samimiyetini biliyorum. Ben de iyi çocuğum ama seni kendine gelmen için sözlerimle dövmem gerekiyordu, sözlerimi böylece anla. Sana farklı bir jeopolitik hedef yüklediler; jeokültürünü de şaşırdın. Yaptıklarını neden yaptığını, yapmadıklarını niye yapmamakta olduğunu sorgulamadın. Sen Kürdüne sahip çıkmadın, Kürt de kendine dışarıdan bir abi bulup dağa çıktı. Solcu çocuklar sahip çıktı, onların da kafasını şehirde kırdın. Şimdi konuşamıyor, ancak kavga edebiliyorsun. Kürt bir yana sen Kızılbaş Türkmen’e de düşman edildin. Türkmen’e Yavuz'un baktığı gibi bakıyorsun. Yavuz Selimcisin. Türkmeni yanına değil, karşına aldın, tuhaf değil mi? 12 Eylül'den beri özellikle Akp döneminde sokakta gaza boğulan kimdi, görmedin. Derdi nedir, demeden, "solcudur, solcuysa ya gomanist ya da bölücüdür, şerefsiz, gebersin" deyip başını çevirdin. Gazlayanlar kimi gazladıklarını, İstanbul'daki köprüye niye o adı verdiklerini biliyordu ama sen bilmek bile istemedin. Dünyanın öbür ucundaki Kazak ile telepatik gönül köprüsü kurmaya çalışırken, yanındaki alevi Türkmen’i bizzat eziyorsun. Dönüştün sen, dönüştürdüler. Sana bunu kim, niçin yaptı, seni kim tütsüledi, kim mankurtlaştırdı, merak etmiyor musun, et!
 
Söylemeyi planladıklarımın gerisini söylemiyorum. Amaçlarıyla elde ettiği sonuçları karşılaştırdığımda ülkücü hareketi başarısız buluyorum.
Olumlu olarak söyleyebileceklerim de var, onları zaten çok duyuyorsunuz.
Yalnız bir şeye dikkat çekmek isterim. Farklı bir yeni kuşak ülkücü geliyor. Eski kuşak çok şaşıracak. Çarpık jeopolitik kurguyu değiştireceklerini umuyorum.
 
Turan Doğu’da, Batı’nın Atlantikçileri arasında ne işin var kardeşim?

Kaynak:DOKUNUN
 
Yüzbaşı Sançar Uçmağa varalı on üç yüz yıldan çok oldu. Onun düştüğü meçhul yerde, ay ışıklı yaz gecelerinde hâlâ ıztıraplı kahkahalar ve şeref ilahileri işitilir. Bu ilahiler rüzgârın çıkardığı sestir. Onu herkes işitir. Fakat o ıztıraplı kahkahaları herkes duyamaz. Onun yankılarını uzak, yakın ellerden, ancak içinde Tanrı Dağı’nın odu yanan gönüller sezer. Bu ıztıraplı kahkahalar Yüzbaşı Sançar’ın soyu, onun düştüğü yerde zafer töreni yapıncaya kadar yıllarca, belki yüzyıllarca sürüp gidecek…

Çevrimdışı 4_hilal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
Ben bu makaleye cevap vermeye kalksam, ne ben bunun içinden çıkabilirim galiba ne de bu makale sahibi beni anlar.
Neresinden tutsam elimde patlar, ben fazla katılamadım bu makaleye. Ne kadar aydınsınız diyesim geldi makale sahibine, kendimi gerici yobaz hissettim.
Feyz alabiliyoruz sizden, varolun. :)

Yine durup durup makale sonundaki paragraflarda mezhepten dem vurulması bence tam kabak tadında.

Molla Kabız var Osmanlı dönemi, bugünün gençleri pek bilmezler galiba. Gerçi okusalar da anlamazlar ki diyesim geldi.
Hurufilik islam kisvesiyle süslenir olur sana on numara bir felsefi ekol, peh peh.
Sahi Timur niye idam ettirdiydi ki bu Naimi'yi? Yavuz tukaka derken, yani Timur'da tukaka diyeceklerdir.
Hülagü'de tukaka, Alamut Kalesinde kimler vardı sahi?

Bir gram yol alabilmedik, hep eski hurmalar, bazen beni bazen seni tırmalar.

Güldüm burada, Özcan Yeniçeri'yi diyor iyi bir istisna olarak hariç tutmak gerek ülkücüler içinde.
Ne kadar çok biliyor Özcan Yeniçeri'yi ve kendince bak MHP'lileri veya Ülkücüleri isim isim biliyorum demeye getiriyor, basit bir ukalalık.
Halbuki bu basit isim kullanma ve bak ben teker teker hepsini bilirim edası sergilemek namına, iyi diye hariç tutmak istediği Özcan Yeniçeri'yi pekte tanımıyor demekki, çünkü daha geçen sene malesef kendisinden beklenmedik bir vaziyette Mahmut Esat Bozkurt'a hakaret etmişti canlı yayında.
Nasıl utanmış ve kahrolmuştum, koskoca Özcan Yeniçeri böyle bir kabahati, gafleti veyahutta dilim varmıyor ama ihaneti sergiler diye.

Yazar diyorki; "Ufak semboller dışında Akpli’den ayıramazsınız." ben sormak isterim kendisine, biz kendisini Türkiye'deki "o" malum zevattan nasıl ayıracağız acaba!  "O" kelimesini siz doldurmayın, o kendisi beni gayet iyi anlar.

Yani alevi, solcu, Atatürkçü olduğunu makalenin içeriğindeki göndermelerden anladığım yazar, kaş yapmak isterken göz çıkarıyor ama farkında değil.
TTK

Çevrimdışı turania_25

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 229
Zaten Türkeş'in bir hain olduğunu hepimiz biliyorduk...
Hain olarak damgaladığınız Türkeş'in hainliklerini(!) maddeler halinde belirtebilir misiniz?
Bayrak benliğimdir bayrak kimliğim,
Bayrak; öz yurduma öz hakimliğim.

Bahtiyar VAHAPZADE

ülkü-

  • Ziyaretçi
Evet çünkü örnek olarak, Erzurum'da miting yaptı mı kalabalık oluyordu, onlara da Türk milleti diyordu, öyle ifadeleri olmuş olabilir ama çoğunlukla Türk kimliğini kullanmıştır..

Çevrimdışı HÜLEGÜ HAN

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 7
 :asker:Hain  derken Türkeşin Atsız ata ile olan fikir ayrılığını kastediyor

ülkü-

  • Ziyaretçi
:asker:Hain  derken Türkeşin Atsız ata ile olan fikir ayrılığını kastediyor
aynen

Çevrimdışı Sencer Atmaca

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 102
Toy'unuza yeni katılan Alp olarak haddim olmayarak bir kaç yorumlamada bulunmak isterim.Keza kalemim keskindir , kişilere baglı degil Törelerim ile fikir beyan ederim.Töre aleyhine hareket eden babam dahil olsa eleştirme hakkını kendimde bulurum.Töre konuşunca Han susar ! düşüncesi ve Töre'lerimin bana verdigi yetkiye dayanarak yorumlamada bulunacagım.Ülkücü(kalas) soydaşlarımın tek sorunu kalıplaşmış düşüncelerden ileri gidememesinden ibarettir.Kalıplaşmış düşüncelerin tek sorumlusu Türkeştir.Ülkücülerin menopoz dönemini en iyi analizi  1969 kongresini gözden geçirmektir.

1969 Kongresini hilal bıyıklılar yerine Kalpaklı Sarkık bıyıklı  börüler kazansa idi ,şuanda  kürt,  ermeni nede siyasal islamcılık sorunu olacaktı.Hepimizin bildigi gibi Türk milletini Dejenere eden tek ideoloji arap emperyalizmidir. Şüphe götürmez bir gerçektir.

Adana kongresinden başarılı olarak çıkan Türkeş ve avanesinin ilk icraatleri ! Türk İslam Sünni sentezini savunmalarıdır.Osmanlı ermenisi Levon Panosun fikri ile  Bozkurdu reddedip üç hilali benimsedileri Türklüge ve ongunlarımıza vurulmuş en büyük darbedir.Türk milliyetçiligi yerine,Sünni İslam ağırlıklı bir fikir oluşturdular,Kanımzı aksa da zafer İslamın ! sloganı ürettiler,Türkçülüğü bırakıp ümmetçiliğe başladılar. Sünni olmayanlar dışlandı yada Sünnileştirilerek partiye alındı,Hristiyan, Musevi, Budist, Şii, Şamanist ve Alevi Türkleri dışladılar,Türk Milliyetçisi değil, Nizam-ı Alem davası güddüler.Türk milliyetçilerini otobüslere doldurarak menzil şehinden  helallik istetdiler.En önemlisi Türk milliyetçiligin Orjin sembolü olan  Hayatta yegane fahri servetim Türk olarak dünyaya gelmiş olmamdır diyen tarihin en büyük Türkçüsü Bozkurt Atatürk’e ve eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırdılar..

Herşey Türk için , Türke göredir düşünce ve fikir üretecekleri bir gençlik yerine   ; Türk Milliyetçiliginin içini boşaltarak Eli tesbihli ,Bağnaz bir gençlik meydana getirdiler.



Kam davulları yeniden çalacak , Altay'lardan Anadoluya büyük Türkeli kurulacak..

Tengri Biz Menen..


 :asker: :prbay :asker:









Bütün yazılarımın, fikirlerimin ve yaptıklarımın sorumluluğunu üzerime almaktan bir an bile çekinmem.. Fikir ve kanaatlerimde samimiyim.. Olayların pundunu bularak yaşamadım.. Esen rüzgara göre dönmedim... Yalnızlıktan korkmadım..Namert köprüsünden geçmemek için selde boğulmayı tercih ettim..