GENEL KONULAR OTAĞI > GÜNCEL

Nihâl Atsız'ın İslam hakkındaki düşünceleri

<< < (2/4) > >>

Kanpusat:

Ben sadece Türk ırkının üstünlüğüne inanan, Türk ırkının çıkarlarını her şeyin üstünde tutan ve Türk ırkı uğruna her türlü fedakarlığa razı olan Türkçü bir neferim. Benim için as olan kişioğlunun soyudur, dini ve mezhebi değil. İnsanların dinleri ve mezhepleri beni zerre kadar ilgilendirmez. Bir Türk'ün müslüman, hristiyan, şamanist ya da dinsiz-ateist olması benim için bir anlam ifade etmez, Türk kökenli olması benim için en büyük kıstastır ve yeterli bir kıstastır.

Din konusu hassas bir konudur ve aynı zamanda hizipleşmeye sebep olacak bir husustur.
Din bir kişisel bir sorundur bu yüzden beni bağlamaz.

Antepli Bozkurt:

--- Alıntı yapılan: Kanpusat - 12 Mart 2013 ---
--- Alıntı yapılan: Çağrıbey - 12 Mart 2013 ---
Eklediğin bu yazı daha önceden de kime ait olduğu ve ne amaçla sanal sayfalara asıldığı belli olmayan bir çok yerde yayımlandı.

--- Alıntı sonu ---

Sayın Çağrıbey, bu yazının siz kime ait olduğunu bilmiyor olabilirsiniz ama ben kime ait olduğunu biliyorum.

Bu yazı yıllar önce ''Atsızcılar'' otağında ki yönetici bir kandaşımızın paylaştığı bir derlemedir.

Bazılarının gücüne gidecek, bazıları bizi ''din düşmanı'' ilan edecek diye Atsız Ata'nın yazılarını saklayacak değiliz.
Bizim fikirlerimiz alenidir. Hakkımızda ne düşünürlerse düşünsünler biz bildiğimiz yolda devam edeceğiz!

Kaldı ki yobazların nazarında ''ırkçı'' olduğumuz için zaten din düşmanı sayılıyoruz. En azından bu tür yazılar ile yobazlık batağına saplanmış Türk gençlerinin gözündeki perdeyi indirebiliriz.

Bu güne kadar Türk milletini din iman diye diye soyup soğana çevirdiler, insanları dini duygularını sömürdüler.

Buna bir son vermek lazım!!

--- Alıntı sonu ---

Sayın Kanpusat: Sayın Çağrıbeyin yukarda yazdığı düşünlerini ya iyi okumadınız yada anlamak istemediniz, biz marjinal bir avuç Türkcü olmaya niyetli değiliz, böyle kalmakda bir işe yaramaz, ancak kendimiz çalıp kendimiz söyleriz, bizim amacımız Bütün Türkkanlı insanlara ulaşmak, nasıl ulaşılır bu insanlara? fikrimizi nasıl kabul ettirir empoze ederiz? bu bağlamda Milletimizin hassasiyetlerini göz önünde bulundurmak zorundayız Türkiyedeki Türkkanlı insanların büyük çoğunlugunun inancı  hem İslam olacak hemde kalkıp burdan islama hakaret  edilecek? olmaz öyle, bune nane bune turşu? Bumudur akılcı olmak ileri görüşlü olmak? şimdi ben empati yaparak normal bir Türkkanlı kişi olarak otağa girip Türkcülük nedir neymiş diye girip, yukarda yazılanları görsem ardımı dönmeden giderim, uzun yazmaya gerek yok Türkcülük adına  alenen dinsizliği aşılamaya çalışan kişiler iyice düşünmelidir İnsanların inancına hakaret -küfür ederek nereye varılabilir. kendi içinde istediği fikre-inanca sahip olabilir fakat bunu Millete dayatmaya Hakkı yoktur kimsenin.

Burası kişinin kendi iç dünyasının komplekslerini, şartlanmışlıklarını Millete Dayatma yeri değildir. Bizim ölçümüz Türkkanlı kişileri, Hangi inanca sahip olursa olsun (inançlara saygılı olmak şartıyla) kucaklamak istiyoruz. buda Özellikle insanlarımızın maneviyatına saldırarak hakaret ederek asla olmaz.

türkkaan:

--- Alıntı yapılan: Kanpusat - 12 Mart 2013 ---
Ben sadece Türk ırkının üstünlüğüne inanan, Türk ırkının çıkarlarını her şeyin üstünde tutan ve Türk ırkı uğruna her türlü fedakarlığa razı olan Türkçü bir neferim. Benim için as olan kişioğlunun soyudur, dini ve mezhebi değil. İnsanların dinleri ve mezhepleri beni zerre kadar ilgilendirmez. Bir Türk'ün müslüman, hristiyan, şamanist ya da dinsiz-ateist olması benim için bir anlam ifade etmez, Türk kökenli olması benim için en büyük kıstastır ve yeterli bir kıstastır.

Din konusu hassas bir konudur ve aynı zamanda hizipleşmeye sebep olacak bir husustur.
Din bir kişisel bir sorundur bu yüzden beni bağlamaz.

--- Alıntı sonu ---

Aynen katılıyorum.

Kanpusat:

--- Alıntı yapılan: Antepli Bozkurt - 12 Mart 2013 ---
Sayın Kanpusat: Sayın Çağrıbeyin yukarda yazdığı düşünlerini ya iyi okumadınız yada anlamak istemediniz, biz marjinal bir avuç Türkcü olmaya niyetli değiliz, böyle kalmakda bir işe yaramaz, ancak kendimiz çalıp kendimiz söyleriz, bizim amacımız Bütün Türkkanlı insanlara ulaşmak, nasıl ulaşılır bu insanlara? fikrimizi nasıl kabul ettirir empoze ederiz? bu bağlamda Milletimizin hassasiyetlerini göz önünde bulundurmak zorundayız Türkiyedeki Türkkanlı insanların büyük çoğunlugunun inancı  hem İslam olacak hemde kalkıp burdan islama hakaret  edilecek? olmaz öyle, bune nane bune turşu? Bumudur akılcı olmak ileri görüşlü olmak? şimdi ben empati yaparak normal bir Türkkanlı kişi olarak otağa girip Türkcülük nedir neymiş diye girip, yukarda yazılanları görsem ardımı dönmeden giderim, uzun yazmaya gerek yok Türkcülük adına  alenen dinsizliği aşılamaya çalışan kişiler iyice düşünmelidir İnsanların inancına hakaret -küfür ederek nereye varılabilir. kendi içinde istediği fikre-inanca sahip olabilir fakat bunu Millete dayatmaya Hakkı yoktur kimsenin.

Burası kişinin kendi iç dünyasının komplekslerini, şartlanmışlıklarını Millete Dayatma yeri değildir. Bizim ölçümüz Türkkanlı kişileri, Hangi inanca sahip olursa olsun (inançlara saygılı olmak şartıyla) kucaklamak istiyoruz. buda Özellikle insanlarımızın maneviyatına saldırarak hakaret ederek asla olmaz.

--- Alıntı sonu ---

Sayın Antepli, fikirlerinizin tamamına katılmasam bile Türkçülüğün kitlesel bir karakter kazanabilmesi için din polemiklerinden uzak kalınması gerektiği hususunda sizinle hemfikirim. Toplumun değer yargılarını konusunda ahkam kesmek uğraş alanımız değildir. Dini duyguları hassas olan toplumumuzda, müslüman mahallesinde salyangoz satıcısı yaftası yememek için bundan sonra din konusunda pozitif ya da negatif herhangi bir paylaşımda bulunmama kararı aldım.


Kanpusat:
Din, Tanrı ile kul arasında yaşandığı sürece güzeldir. Bir insan istediği zaman istediği dine geçebilir ama soyunu değiştirmesi mümkün değildir, yani kişioğlunun aslî kimliği soydur, milliyettir. Dolayısıyla, bir Türkçü müslüman da olabilir, başka bir dine de inanabilir, hatta hiçbir dine de inanmayabilir; buna karışmak kimsenin haddine düşmez. Önemli olan Türk kanı ve Türklük şuuruna sahip olmasıdır, manevi inancı yalnızca kendisini ilgilendirir. Fakat müslüman olmayan bir Türkçü, kendi soydaşlarından büyük bir kısmının inandığı İslâm dinine asla saldırmaz. Sadece irticaî faaliyetlere, gerici yobazlığa, siyasal İslâmcılığa tepki verir; kendi hâlindeki samimi bir müslümanın diniyle uğraşmayı aklının ucundan bile geçirmez

Bizden rahatsız olan kesimler, bu tavrımızı "İslâm düşmanlığı" olarak lanse etmeye çalışsa da, çağdaş fikirlere sahip olan her insan bizim ne olduğumuzu gayet iyi biliyor ve duruşumuzu takdir ediyor. Bize düşen görev, milletimizi dinî bir karmaşayla karşı karşı getirerek iç çatışmaya sürüklemeyi hedefleyen İslâmcılara karşı uyanık olmaktır. Bunun yanında laikliği dinsizlik olarak algılayanlara karşı da, laikliğin dinsizlik değil, bilakis vatandaşlarımızın din ve vicdan hürriyetini sağlayan bir araç olduğunu anlatmaktır...

Biz İslâm düşmanı değil, laik görüşlü kişileriz. Fakat Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden beri laiklik kavramı yobazlar tarafından "din düşmanlığı, İslâm düşmanlığı" olarak algılanmıştır.

İnsanların inanç özgürlüğünün en önemli teminatı laiklik ilkesidir. Bunun yanında dinî hak ve özgürlüklerin sınırı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda çizilmiştir. Kanunları suistimal etmediği müddetçe vatandaşlar dinî ibadetlerini diledikleri gibi yerine getirebilirler. Laiklik, bir ülkede yaşayan insanların inanç ve ibadet hürriyetlerinin teminat altına alınmasıdır. Laiklik demek dinsizlik, din düşmanlığı demek değildir. Müslüman bir kişi de pekala laik görüşlü olabilir.




İçinde bulunduğumuz coğrafi ve stratejik konum nedeniyle sürekli iç ve dış tehditlere maruz bir ülkeyiz. Dışarıdan tehditlere karşı mücadele etmek kolaydır. Fakat içeride çıkan bir takım kaoslarla, buhranlarla ve tehdit unsurlarıyla mücadele etmek ise çok zordur. Bunun nedeni ise, masum olanla olmayanı birbirinden ayırmaktaki güçlüktür. Dış mihrakların da teşvik ve yardımlarıyla Laik Cumhuriyet'imizi yıkıp yerine şeriat hükümlerine dayalı bir devlet düzeni kurmak isteyenlere karşı mücadele etmek her Türk evladının başlıca vazifesidir. Bu noktada rehberimiz ATATÜRK İLKE ve İNKILÂPLARI olmalıdır.

İslâmcılık, "Devletin siyasî, hukukî ve ekonomik temel yapısını şeriat kurallarına dayandırma" anlamını içerir. Fakat İslâm; siyasî, hukukî ve ekonomik bir düzen değil, manevî bir inanç sistemidir. Din siyasallaştırıldığı taktirde ideolojik malzeme haline gelecektir ve diğer dünyevi ideolojilerle rekabete girmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda en büyük zararı din görecektir.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git