Gönderen Konu: Boraltan Köprüsü Katliamı  (Okunma sayısı 20540 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Çağrı Bey

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 690
Boraltan Köprüsü Katliamı
« : 28 Nisan 2011 »
Boraltan katliamı
 
Boraltan Köprüsü Katliamı
Yer Türk – Rus sınırında ki Boraltan Köprüsü sınır karakolu; Ülkede Milli Şef devri bütün acımasızlığı, bütün şiddetiyle yaşanmaktadır. Rus esaretine dayanamayan bir grup Türk, anavatanlarına kavuşmak, esaretten kurtulup, hürriyetle kucaklaşmak için, Rusya’dan kaçıp, Türk sınır karakoluna sığınıyorlar.
Türk sınır karakolunda müthiş bir panik; Ankara ile durmadan görüşmeler yapılıyor, karşılıklı kriptolar çekiliyor.
Devir Milli şef devri dedik ya; her şey iki dudak arasında. Sığınanlar ya öz yurtlarına kabul edilecekler, yada Boraltan Köprüsü’nün öbür ucundaki karakolları önünde tanklarıyla bekleyen Rus müfrezesine teslim edileceklerdir.
Türk toprağını öpmeyip adeta yalayan, Türk bayrağını göz yaşları ile sulayan, çocuklu – çocuklu, kadınlı ihtiyarlı grup, öz vatanlarının kendilerine sahip çıkacaklarından emin, bekliyorlar.
Ankara’dan gelen emir korkunç;
“-Ülkelerine iade edin!.”
Sınır karakolumuzda şaşkınlık ve inanılmazlık had safhada. Teyit üstüne teyit isteniyor. Emir aynı;
“-Ülkelerine iade edin!.”
Sınır karakol komutanı genç subay, çaresizlik içerisinde kendilerine sığınan bir avuç öz kardeşini Rus’lara teslim ettikten sonra olacakları aşağı, yukarı tahmin ediyor fakat yapacak bir şey yoktur. Ankara’dan gelen acı haberi karakollarına sığınan esir Türk evlatlarına çok zor cümlelerle anlatıyor. Vatanım, Bayrağım diyerek ülke sınır karakoluna sığınan bir avuç Türk, artık Ruslara iade edilecektir.
Boraltan köprüsünün öbür başında kanlı dişlerini sırıtıp göstererek bekleyen Rusların ne yapacaklarını iyi bilen sığınmacı bir avuç vatan evladı, Türk karakol yetkililerine yalvarıyorlar.
“-Ne olur bizleri siz öldürün onlara teslim etmeyiniz. Hiç değilse kendi toprağımızda, kendi Bayrağımızın altında ölelim.”
Bir avuç Türk, Ankara’nın, Türkiye’nin ve sınır karakolu personelinin gözleri önünde Rus’lara zorlukla iade ediliyorlar.
Karşı tarafta bekleyen Rus müfrezesi tarafından elleri ayakları bağlanan soydaşlarımız, hemen orada, Boraltan sınır karakolu personelimizin gözleri önünde kuruşuna diziliyorlar.
Karakol komutanı genç subayın gördüklerine dayanamayıp evine izine geldiğinde intihar ettiği de hala anlatılmaktadır.
Olayın vahametini bir şiirinde anlatan Azerbaycanlı şair Elmas Yıldırımın şiiri o günlerde meşru olmayan yollardan elimize ulaştırılmıştır. Elmas Yıldırımın şiiri çok uzun. Fakat ana tema aşağıdaki dörtlük’te verilmiştir.
“Bir bayrakta uldızımız ayımız.
Nerden doğru bu imansız gayrılık.
Ben ne diyen bu vefasız dağlara,
Öz gardaşı dönek olan ağlara…
Boraltan bir köprü, aşar geçer arası
Yunsalar da suyuyla, çıkmaz yüzün karası
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni
Döndüm geri de sordum, paşasına erine
Beni siz vursaydınız şu Moskof’un yerine”
Ayrıca, yine Milli Şef döneminde, Sovyet zulmünden kaçıp, kurtarıcı olarak gördükleri Almanlar’a sığınan yüzlerce Türk, savaşın bitiminden sonra, kaçak yollarla geldikleri Türkiye’den Sovyetler’e iade edilmişlerdir. Bunların hepsinin akıbeti ya gulaglarda ölesiye çalıştırılmak, yada bir idam mangasının karşısında son nefesini vermek olmuştur.

Mekanları Tanrı Dağları, Türk uçmağı olsun...

Kaynak :TURANİA.NET - Gökalpli

Çevrimdışı Çağrı Bey

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 690
Ynt: Boraltan Köprüsü Katliamı
« Yanıtla #1 : 28 Nisan 2011 »
Bu acıklı olay başrolünü Cüneyt ARKIN'ın üstlendiği "GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK" adlı sinema filmine konu olmuş ve hatta bazı sinema salonları, film komünizmi yeriyor diye, kızıl işbirlikçilerin saldırısına uğramış ve hatta yakılmıştı.

Türk'e ancak Türk'ün yüreği yanar.
Sağır kürtten, Azerbaycanlı soydaşlarımıza, sahip çıkması beklenemezdi.
Zaten de sahip çıkmadı ve soydaşlarımızı moskofun kızıl kurşunlarının önüne attı.

Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni
Döndüm geri de sordum, paşasına erine
Beni siz vursaydınız şu Moskof’un yerine


dizelerini ne zaman okusam gözlerim yaşarır.

Beni siz vursaydınız şu Moskof’un yerine!

Mekanları uçmak, ruhları şad olsun!

Türk Irkı Sağolsun!!!

TTK.

Kaynak :TURANİA.NET - Börü Kam

Çevrimdışı Çağrı Bey

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 690
Ynt: Boraltan Köprüsü Katliamı
« Yanıtla #2 : 28 Nisan 2011 »
Boraltan Köprüsü
(Tarihte Bir Yüz Karası)

Türk tarihinde Türk’ün Türk’e yaptığı büyük ihanetlerden biri, Azerbaycanlı soydaşlarımızın Boraltan Köprüsü’nü geçerek Türkiye’ye sığınma isteklerini, Türk hükümetinin geri çevirip Ruslara teslim edilmesi olayıdır. Bu olay, tarihin ve Türklüğün bir yüz karası olarak hatıralarda kalmıştır. Çanakkale’de düşman askerinin bile yarasını sarmayı şeref bilen, destanlar yazan, çağ açıp çağ kapatan Türk ulusunun vicdanı, şerefi ve soydaşlık bağı, diplomasiye ve bürokrasiye yenik düşmüştür!
1944 yılında Orta Asya, Sovyet Rusya’sı tarafından işgal edilmiş ve komünist sisteme karşı koymak için atılan en ufak adımın bile önüne geçilmek istenmiştir. Bu baskıdan kaçarak kendileri için “anayurt” olarak gördükleri Türkiye’ye sığınmak isteyen 146 tane Azerbaycan Türkü soydaşımız, Iğdır’daki sınır kapısına yakın yerdeki Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü‘nü geçmiş ve hürriyete kavuşmanın sevinciyle Türk sınır karakoluna sığınmışlardır.
Bu yıllar Türkiye’de “Milli Şef” * döneminin yaşandığı, “Türk yurdunda TÜRK’üm demenin suç olduğu” bir dönemdir. 146 tutsak Azerbaycanlı soydaşımızın Türkiye’ye sığındığını duyan Sovyetler hükümeti, bu kişilerin derhal SSCB’ye iadesini istemişlerdir. Türkiye’ye sığınan soydaşlarımız, kuşkusuz kendilerinin azılı Rus askerlerine geri verileceğine olasılık bile vermemektedirler. Çünkü kardeşlerinin, anayurttaki soydaşlarının yanına gelmişler ve kendilerini hiç olmadığı kadar güvende hissetmişlerdir. Fakat Milli Şef‘in Türklüğe ve Türk’e olan düşmanlığı, burada da devreye girerek akıllarda olmayan olasılığın Türk’ü adeta bir soykırıma sürüklemeye yetmiştir.
Sovyetler’den gelen istek üzerine karakoldaki askerler panik içinde Ankara ile temasa geçiyor ve Türkiye’ye sığınan soydaşlarımızın geri verilip verilmeyeceği ile ilgili bilgi almak istiyor. Hem Türk askerleri hem de sığınan kandaşlarımız öz yurtlarının böyle vatan sevdalısı kardeşlerimize kucak açacağından emin bir şekilde Ankara’dan gelecek yanıtı bekliyorlar. Ankara’dan gelen yanıt, herkesin tüylerini ürpertiyor:
- “Esirleri derhal iade edin!“
Bu korkunç yanıt, herkeste bir korku ve şaşkınlık uyandırıyor ve Ankara’nın cevabı tekrar isteniyor. Fakat sonuç aynı: “Ülkelerine iade edin!“
Azerbaycanlı kandaşlarımız bu yanıt karşısında “Lütfen bizi o azılı düşmanlara teslim etmeyin, bizi siz öldürün. Kendi vatanımızda, kendi bayrağımızın altında ölmüş oluruz.” deseler de, karakol komutanı içini kan ağlaya ağlaya 146 esir TÜRK’ü yeniden Sovyet Rusya’sına, Türk’ün bağımsızlığa hasret kaldığı soysuz yere, teslim etmek zorunda kalıyor. Ruslara zorlukla teslim olan 146 Türk evladı, hemen elleri ayakları bağlanarak oracıkta, Türk askerlerinin gözleri önünde kurşuna dizilerek öldürülüyor!
Tutsak Türklerin kurşuna dizilmeden önce söyledikleri bir ağıt şöyle:
Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Karası, karası, merhamet fukarası,
Karası, karası, merhamet fukarası,

Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.
Azerbaycan’ın büyük milli şairi Almas Yıldırım, bu olayı “Dönek Kardeş” adlı şiirinde şöyle dile getiriyor:
Türk denince özü, sözü mert olur,
Dost deyince ayrılmaz bir fert olur,
Kardeş deyip dara düşsem, sığınsam,
Şimden geru bu bana bir dert olur.
Ben ne diyem bu vefasız dağlara,
Öz kardaşı dönek olan ağlara!
Türk; o Altayların dünkü eri mi?
Yolunda can koydum, verdim serimi,
Düştüğü ağlardan kurtulsun diye,
Serdim ayağına doğma yerimi…
Kardaş armağanı, dökülen kanlar,
Bana mükâfat mı giden kurbanlar?
Ben diyorum, Kayıhan’dır soyumuz,
Bir kaynaktan varlığımız, boyumuz,
Dilim dili, yolum yolu, emel bir,
Bir bayrakta, yıldız’ımız, ay’ımız.
Azerî, Türk, Türkmen; var mı ayrılık,
Nerden doğdu bu imansız gayrılık?
Alnımın yazısı, karadır kara,
Karadan bir mendil yolladım yara,
Yol uzun, el uzak, yetişmez eller,
Türklüğün kanayan kalbini sara.
Felek kıymış beslenen bu dileğe,
Lânet Türk’ü hançerleyen bileğe.
Bir suç mu düşmana göğüs gerdiğim?
Günah mı Türklüğe gönül verdiğim?
Rusların açtığı yaradan derin,
Anayurtta öz kardaştan gördüğüm.
Seslenseydim, ses çıkardı her taştan,
Ne beklersin sağırlaşan bir baştan.
Kaçtır, eli kanlı çıktı oyundan,
Ne bilem, kahpelik varmış soyunda,
Girdiğim öz yurttan döndürülürken,
Kanımın aktığı sınır boyunda
Açan lâlelerden bir çelenk örsem,
Türklük dünyasına armağan versem.
Karakol komutanı genç subay evine döndükten sonra yaşananlara dayanamayıp intihar etmiştir. Bu olay, Türk’ün (?) Türk’e ihanetidir. Bu olay, bir devlet yönetiminin ne kadar soysuzlaşabildiğinin apaçık kanıtıdır. Bu olay, ruhları uçmağa varan bağımsızlık aşığı 146 bozkurtun kutlu direnişinin yankıları misali, hâlâ kulaklarımızda çınlamaktadır.
Tanrı, TÜRK’ü önce kendinden; sonra nice soysuzdan korusun!
Orkun KUTLU

Kaynak :TURANİA.NET - Cebe Noyan

Çevrimdışı Çağrı Bey

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 690
Ynt: Boraltan Köprüsü Katliamı
« Yanıtla #3 : 28 Nisan 2011 »
Sağır ismetin(ismet inönü ) Türklere ihaneti(boraltan köprüsü olayı)
 
YIL:1945 İkinci Dünya Savaşı esnasında ‘Sovyet esaretine’ dayanamayan bir grup Türk, hürriyete kanat çırparak, sınırdaki bir Türk karakoluna sığınır. Sovyetler Birliği, sığınmacıların ‘kendi vatandaşı’ olduğunu ileri sürerek, iade edilmelerini ister. Karakolda gergin bir bekleyiş başlar. Misafirler, ya ‘öz yurtlarına’ kabul edilecekler, yada Boraltan Köprüsü’nün öbür ucunda bekleyen ‘Rus müfrezesine’ teslim edileceklerdir. Ancak, Türk toprağını öpmeyip adeta yalayan, Türk bayrağını göz yaşları ile sulayan sığınmacılar, öz vatanlarının kendilerine sahip çıkacağından oldukça emindir. Ne yazık ki Ankara’dan gelen emir korkunçtur: - “Şahısları derhal ülkelerine iade edin.” Köprünün diğer tarafında kanlı dişlerini sırıtıp göstererek bekleyen Rusları iyi tanıyan sığınmacılar, Türk askerlerine yalvarıp yakarırlar: - “Ne olur bizleri siz öldürün onlara teslim etmeyin. Hiç değilse kendi toprağımızda, kendi bayrağımızın altında ölelim.” Fakat askerler emri uygulamak zorundadırlar. Boraltan Köprüsü’ne getirilen sığınmacılar, Türk askerleri tarafından beşerli, onarlı gruplar halinde karşı tarafa geçmeye zorlanır. Karşıda bekleyen Rus müfrezesi, köprüyü ilk geçen grubu, hemen oracıkta, Türk askerlerinin gözleri önünde kurşun yağmuruna tutarlar. Olup bitenler karşısında şaşkına dönen karakol komutanı, teslimat işini derhal durdurarak, olup bitenleri Ankara’ya rapor eder: - “Karşıya geçenleri kurşuna diziyorlar.” Ankara’dan gelen cevap şöyledir: - “Kesin emir var. Görevinizi yapın, yoksa vatan hainliği ile yargılanacaksınız.” Çaresizlik içinde son bir kez daha askerlerin yüzüne bakan sığınmacılar, sonunda değerli eşyalarını ve giysilerini bırakarak, Boraltan Köprüsü’nden ölüme yürümeye başlarlar. Gözyaşlarına boğulan askerler, olanları görmemek için köprüye sırtlarını dönmüşlerdir. Sığınmacıların ölüme yürürken haykırdıkları o sözler, yürek parçalayacak niteliktedir: - “Varsın ölen biz olalım, yaşasın Türkiye.” "Orhun Film tarafından, 1977’de çekilen “Güneş Ne Zaman Doğacak?” isimli Cüneyt ARKIN ve Oya BAŞAR'ın Başrollerini Paylaştığı sinema filmi de, Boraltan Köprüsünde yaşanan dramı konu alıyor ve ölen kardeşlerimize ithaf ediliyor." ." Bir Ufak Not: Boraltan köprüsü sığınmacılarını, ismet inönü'nün emri ile ve kendi elleri ile stalin'in sınır askerlerine teslim ederek diz çöktürüldüklerini ve rus sınır karakolu askerlerince kurşuna dizildiklerini dürbünü ile izleyen karakol komutanı genç teğmen de, akşam evine döndüğünde zimmetli tabancası ile intahar etmiştir.

Türkiyedeki sosyaldemokrat kesimin tarihi liderlerinin Türklüğe ihaneti. Ne buluyorlar bu Kürt ismette anlamıyorum. Gözlerinde AtaTürkten fazla değer kazanıyor zaman zaman!

Kaynak :TURANİA.NET - Çepni77

Çevrimdışı Çağrı Bey

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 690
Ynt: Boraltan Köprüsü Katliamı
« Yanıtla #4 : 28 Nisan 2011 »
Azerbaycan şairlerinden Elmas Yıldırım Türkiye'nin Boraltan ihanetini çok acı bir dille dile getirmiştir.. Bu olay Rusya'nın değil, bizim yüzümüzün karasıdır.

Sahip çıkamadığımız soydaşlarımızdan tüm ırkım adına ben özür diliyorum..

Dönek Kardeş !!!

Türk denince özü, sözü mert olur,
Dost deyince ayrılmaz bir fert olur,
Kardeş deyip dara düşsem, sığınsam,
Şimden geru bu bana bir dert olur.
Ben ne diyem bu vefasız dağlara,
Öz kardaşı dönek olan ağlara!

Türk; o Altayların dünkü eri mi?
Yolunda can koydum, verdim serimi,
Düştüğü ağlardan kurtulsun diye,
Serdim ayağına doğma yerimi…
Kardaş armağanı, dökülen kanlar,
Bana mükâfat mı giden kurbanlar?
***
Ben diyorum, Kayıhan’dır soyumuz,
Bir kaynaktan varlığımız, boyumuz,
Dilim dili, yolum yolu, emel bir,
Bir bayrakta, yıldız’ımız, ay’ımız.
Azerî, Türk, Türkmen; var mı ayrılık,
Nerden doğdu bu imansız gayrılık?

***
Alnımın yazısı, karadır kara,
Karadan bir mendil yolladım yara,
Yol uzun, el uzak, yetişmez eller,
Türklüğün kanayan kalbini sara.
Felek kıymış beslenen bu dileğe,
Lânet Türk’ü hançerleyen bileğe.

***
Bir suç mu düşmana göğüs gerdiğim?
Günah mı Türklüğe gönül verdiğim?
Rusların açtığı yaradan derin,
Anayurtta öz kardaştan gördüğüm.
Seslenseydim, ses çıkardı her taştan,
Ne beklersin sağırlaşan bir baştan.

***
Kaçtır, eli kanlı çıktı oyundan,
Ne bilem, kahpelik varmış soyunda,
Girdiğim öz yurttan döndürülürken,
Kanımın aktığı sınır boyunda
Açan lâlelerden bir çelenk örsem,
Türklük dünyasına armağan versem.

Ayrıca Esat Kabaklı'nın Boraltan Köprüsü adlı şarkısı da bu şiir kadar duygu ve anlam yüklüdür..

Kaynak :TURANİA.NET - TANRI-KUT METE

Çevrimdışı TÜRK

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 25
Ynt: Boraltan Köprüsü Katliamı
« Yanıtla #5 : 16 Haziran 2013 »

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=qSa9L9OXQCA" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=qSa9L9OXQCA</a>

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: Boraltan Köprüsü Katliamı
« Yanıtla #6 : 06 Ocak 2014 »
Bu elim olayla ilgili olarak Türkçü Şair Murat DARGA Beğ'de bir şiir yazmıştır.

BORALTAN KÖPRÜSÜ (AĞIT ŞİİR)

Boraltan bir köprü,
Aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan Aras suyuyla,
Çıkmaz yüzün karası.

Karası, karası,
Merhamet fukarası,
Karası, karası,
Merhamet fukarası.

Düşman bekler karşıda,
Önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda,
Kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri,
Merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız,
Şu gavurun yerine.

Bu imiş meğer istirahat
Yordum kadere kısmete.
Uyusun şimdi rahat rahat .
Deyin öldüğümü İsmete.


Murat Beğ'in bu şiiri Esat KABAKLI tarafından bestelenmiştir.

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=9aqp3V9fFgE" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=9aqp3V9fFgE</a>

Boraltan Köprüsü faciası/cinayeti, kürt ismetin Türkiye Türklüğünün alnına sürdüğü kara bir lekedir.
Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun!!!
TÜRK IRKI SAĞOLSUN!!!
TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: Boraltan Köprüsü Katliamı
« Yanıtla #7 : 19 Ekim 2014 »
Bu günlerde milliyetçi yazar sayın Alper AKSOY "Boraltan Köprüsü" adıyla, gerçek belge ve bilgilere dayalı, bir roman hazırlamaktadır.
Edindiğim bilgilere göre sayın Alper AKSOY kitabını hazırlamak için inzivaya çekilerek söz konusu romanını çok kısa bir zaman içerisinde okuyucusuyla buluşturmanın gayreti içerisindedir.
Değerli yazar Sayın Alper AKSOY'a çalışmalarında başarılar diler, verdiği değerli eserleriyle Türk Milli Kültürüne yapmış olduğu katkılardan dolayı da kendisini kutlarız.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!