TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI > TÜRKÇÜLÜK

ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI

(1/7) > >>

Üçoklu Börü Kam:
Değerli dava arkadaşlarım ve bizleri izleyen konuklar!
Bu başlık altında otağa ve diğer sanal ağellerine çeşitli konularda yazmış olduğum yorum, inceleme, araştırma ve makale gibi fikir ve düşünce ürünü yazılarımı ekleyerek sizlerle paylaşacağım.
Diler ve umut ederim ki Türklük davasına bir damlacık da olsa katkı yapmış oluruz.
Sağlık ve esenlik dileklerimle..

TTK.

o.öcal:
Yağmur damlalarını avucumuzda toplamak gibi olacak. Kolaylıklar diliyorum Sayın Üçoklu Börü Kam kandaşım.

Üçoklu Börü Kam:
Türk Birliğini oluşturacak temel esasların başında dil birliği gelmektedir.
Türk topluluklarının lehçe, şive ve ağız farklılıklarıyla oluşan anlama güçlüğünü ortadan kaldırmak üzere, Türk Lehçeleri arasında karşılaştırılmalı sözlük çalışmaları başlatmak çok önemlidir.
On binlerce Türkçe kelime sırf şive, ağız ve lehçe farkları nedeniyle anlaşılmamakta, Türk'ün Türk’le anlaşması için başka bir yabancı dil kullanmak gereksinimi duyulmaktadır.
Dünyanın en zengin; duygu  ve düşünceyi anlatmanın en kolay olduğu dil şüphesiz ki Türk’çedir.
Türk aydınları Türkçe’nin diğer lehçelerini de öğrenip, o lehçelerdeki öz Türkçe kelimeleri alıp, kendi lehçesindeki yabancı kelimelerin yerine kullanmalıdır. Bu davranış hem Türkçe’nin yabancı kelimelerden arındırılmasına ve hem de ortak yazı ve konuşma dilinin oluşmasına ciddi katkılar yapacaktır.

Kaynak: DOKUNUN

Üçoklu Börü Kam:
KINIYORUM!!!!!! TARİH SİZİ YARGILAYACAKTIR!!!!

Kendisini milleti uğruna feda eden kahramanlarına sahip çıkmayan milletler, yeni kahramanlar çıkartamayacaktır. Yeni kahramanlar çıkartamayan milletler ise, yok olmaya mahkumdur.

Özellikle akp iktidarıyla su yüzüne çıkan Türk düşmanlığı, iktidarın gücüyle daha bir cesaretli ve atak durum almış, memleketin öz evlatları kendi vatanlarında horlanıp suçlanır olmuşlardır.

Kendisini sevmesem de, Necip Fazıl'ın
"öz yurdunda garipsin,
öz vatanında parya"
dizeleri birden bire dökülüverdi, dilimden.

Evet acı ama gerçek! Türk Milleti öz yurdunda garip ve parya durumundadır.
Bu hazin sonucun yegane sorumlusu yine Türk Milletidir.
Hiç boşu boşuna etnik azınlıkları suçlayıp işi  onların ihanetine bağlamaya hakkımız yoktur. Bu, işin kolayına kaçmak ve kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir.
Doğanın kanunudur; "her şey aslına rucû eder."
Etnik döküntüler doğal olarak, soysuz kanlarına uygun şekilde davranıyor.
Peki o yüce ve asil Türk Milleti ne yapıyor?
Cevap:
-- Uyuyor.!!!
Hem de derin ve ölümcül bir gaflet içinde, uyuyor!..

Başbuğ Atatürk'ün; "muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, başına geçireceği insanların kanlarındaki ve vicdanlarındaki cevheri asliyi tayin etmekten bir an uzak olmasın." sözleri ne kadar dikkate alındı.
Cevap:
--Hiç dikkate alınmadı.
Sanki Yüce Başbuğ bunu, laf olsun diye söyledi?!

Yalandan softaların, din bezirganlarının, ne idigü belirsiz sahtekarların din, iman, ümmet, din kardeşliği vb. gibi allı pullu laflarla gizledikleri gerçek çehrelerini tanımayı akıl bile etmeden ve hatta bu noktada milleti aydınlatmaya çalışan bir avuç aydın Türk Milliyetçisini; yine bu etnik azınlık menşeli sahtekarların jurnalleri istikametinde dışlayıp, itibar etmemekle, Türklüğün sinsi düşmanlarının, dümen suyuna girmiştir.
akp gibi bir anti laik, Türklük, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı etnik döküntü koalisyonuna, her iki kişiden birisinin oy vermesi, bunun en canlı ispatı ve delilidir.
Evet manzaranın tarifi bundan ibarettir.

Elbetteki bunları Türk Milletini suçlamak, hor ve hakir görmek için söylememekteyiz.
Kavgadaki delişmenlik ve cesaret kadar, sulh ve sükun döneminde de uyanık ve bilinçli olmak gereklidir.
Kanımızı akıtarak; milyonlarca Türk evladını vatana ve Türklüğe kurban ederek elde ettiklerimizi, sıradan sürüngenlerin sahte tavırlarıyla tezgahladığı sinsi oyunlarla, kaybediyoruz.

Biz bu ihanete, tarih boyunca, kaç defa uğradık?
Bilmem ki neden, tarihin acı gerçeklerini çabucak unutup, sahte cennetlerin büyüsüne kapılarak aldanmakta, kandırılmakta ve yeni baştan yüz binleri kurban ederek, dirilmek zorunda kalmaktayız?
Oynanan oyun çok basit ve sıradan zeka sahibi birisinin bile, çıplak gözle göreceği kadar, alenileşmiştir.

İnsanın en çok kanına dokunan şey ise, başımıza çorap ören bu soysuzlar güruhunun kahpelik ve hainlikten başka bir vasıflarının olmayışıdır. Evet, Büyük Türk Irkının mayasında kahpelik ve ihanet yoktur ama, kahpelik ve ihanetin ne olduğunu bilmesi gerekir. En azından defalarca maruz kalmamız sebebiyle, nerden ve kimden gelebileceğini, öğrenmiş olmamız icap ederdi.
 
Hani karşındaki düşman yiğittir, güçlüdür, akıllı ve zekidir, o zaman zorlanırısın.
İçimizdeki üç buçuk soysuzun hangisinde, buna benzer vasıfların kırıntısı var ki?
Denilebilir ki bu tezgahlar dışardan organize ediliyor. Evet doğrudur ama buna işbirlikçi olanlar, Türkün kapısına köpek olarak bile bağlamayacağı, bir avuç ve sıradan azınlıktır.
Zaten insanı kahreden de bu değil mi?
Yazık!. Hem de çok yazık...

İş yine Türk milliyetçilerinin omzundadır.
Her ne kadar meyve çürüse de çekirdek ve öz sağlamdır, çok şükür.
Gecemizi gündüzümüze katacak, benlikten öteye hiç bir kalıba gelmeyen eften-püften çekişme ve didişmelerden sıyrılıp, gerekirse kendi benliğimizden fedakarlık ederek, Türklük ruh ve manasını yeniden dirilteceğiz.
Bu görev Türk milliyetçilerinin üstünde vacip ve hatta farzdır.
Bu kutlu görevi layıkıyla yerine getirdiğimiz takdirde, içimize sızmış sahte ve şişirme kişiler(!)  bir safra gibi kendiliğinden dışarıya atılacaktır.
Sosyolojik bir kanundur: "Bir şeyin aslı ve orijinali yerinde değilse, onun yerini sahte modelleri doldurur"

Bir milletin milliyetçileri o milletin vicdanı, özü, çekirdeği ve ruhudur. Bu ruh yitirilmiş değildir. Sadece birlik ve beraberlikten yoksundur. Bu mahrumiyet; seslerin gür çıkmaması, yapılanların yerini bulmaması, Türkün gerçek gücünün alem-i cihana gösterilememesi demektir.
Türk Milliyetçileri, Hünkar Hacı Bektaşi Veli'nin dediği gibi  "bir olmalı, diri olmalı, iri olmalıdır" Bu birlik ve dirlik sağlandığı takdirde Türk Milleti başkalarına değil kendi öz evlatlarına inanacak ve itibar edecek; üç buçuk soysuz ve etnik döküntü de "Bozkurtsuz dağlarda, çakallık yapamayacaktır."

Bunu en son Şanlı Başbuğumuz Atatürk gerçekleştirdi ve Türk Milletini arkasına alarak, bütün dünyayı dize getirdi.
Türkçüler için bundan daha canlı, diri ve somut model yoktur.

Her şeye rağmen Türklük için, bir nebzecik bile olsa, emek ve gayret sarf edip, fedakarlık yapanlar; Büyük Türk Milletinin temiz ve pak sinesinde içli bir aşk gibi sakladığı evlatları içerisine katarak gönül tahtındaki yerine oturtacaktır.
Önemli olan;

Hakanların dikilmeli Altay’da tuğları,
Varsın cihanda olmaya görsün mezârımız.

diyebilen; ömrünü Türklük ülküsüne adamış, kara budundan adsız, sansız birer çeri gibi, uğraşa koyulmaktır…
Şu an Türk Milliyetçilerinin, Türkçülerin, Türk soycularının gütmesi gereken yegane anlayış, bu olmalıdır…

TTK

Üçoklu Börü Kam:
"MHP’nin başına ‘çoluk çocuk sahibi’ bir genel başkan geçmeli"

MHP nin takip ettiği yol öyle bir çıkmaza girmiştir ki, MHP yi kurtarmak için başına kimi getirirlerse getirsinler, iflah olma şansı yoktur.

MHP 1969 dan itibaren sistematik olarak Türklükten ve Türkçülükten uzaklaşıp, sentezciliği resmi politikası yapmıştır. Yani MHP fikri seçimi ve ortaya koyduğu davranış biçimiyle tam bir Osmanlıcı partidir.

Osmanlıcı demek Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen Türk aydınlanmasına ve bu büyük aydınlanmanın meyvesi olan Cumhuriyete karşı duruş demektir. Bakmayın öyle millet, milliyetçi, vatan vb. laflarına.. Bu laflar sadece aldatmanın kılıfıdır.

Türk Milletinin tarihi Ülküsü Türk Birliğidir. Türk birliği demek dünya üzerinde var olan bütün Türkleri din, mezhep, coğrafya ayrımı yapmaksızın bir tutup, tek bayrak ve tek devlet altında birleştirmektir.
MHP nin resmi ideoloji olarak ifade ettiği Türk-İslam Birliği söylemi bile Türk birliği ülküsünü terk ettiğinin en belirgin ispatıdır. Mozaik, sentez, çiçek bahçesi vs. söylemleri de işin cabasıdır.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, Anadolu’da, öyle siyasi bir beklentisi ve hesabı olmayan sıradan bir MHP liye “Türk Birliği nedir?” diye sorun, alacağınız cevap “Müslüman (Sünni) Türklerin birliği ve bu birliğin diğer Müslüman milletlerle kuracağı birlik” benzeri cevap verecektir.

MHP eliyle 35 yılı aşkın bir zaman zarfında milyonlarca Türk; kan olarak değilse bile, ruh ve mana olarak Türklük kadrosu dışına çıkartılmıştır. İşin en kötüsü de bunların tedavi edilebilirliğinin imkansız olmasıdır. MHP eliyle ruh ve manasını kaybetmiş kişileri yok sayıp, bundan böyle yeni kuşak Türk gençliğinin MHP nin çarkları arasında yok olup gitmelerinin önüne geçmek için lazım gelenleri yapmak şarttır.

Yani sözün kısası MHP den Türklük, Türkçülük adına bir beklentisi olanlar artık bu beklentisinden vazgeçsin.
MHP Türk Milliyetçiliğinin önündeki en büyük engeldir.
Genel başkan kim olursa olsun, bu çürümüş ve tedavisi kabil olmayan yapıyı düzeltmesi, temel anlayışları değiştirmesi, olanaksızdır.
MHP böyle gelmiş, böyle gidecektir.
MHP nin sorunu genel başkanı değil top yekun zihniyeti ve yapısıdır.
Ha Koray Aydın olmuş, ha çiçek bahçecisi devam etmiş, ha daha başka birisi gelmiş olsa bile, değişecek bir şey olmayacaktır.

Biz MHP yi şunu, bunu bırakıp, asıl görevimiz olan Türk Milliyetçiliğini nasıl ayağa kaldırıp iktidara taşıyacağımıza ve tam bağımsız Türkiye’yi inşa etmenin çarelerine bakmalıyız.

TTK.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git