Gönderen Konu: FETULLAHİ TARİKATI ÇÖKÜYOR !!!  (Okunma sayısı 4991 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı atsizcerisi

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 216
FETULLAHİ TARİKATI ÇÖKÜYOR !!!
« : 05 Şubat 2006 »
FETULLAHİ TARİKATI ÇÖKÜYOR !!!
 
 
Bir aydan fazladır kamuoyunda gündemdeki hak ettiği yeri bir türlü bulamayan Nurettin Veren? in açıklamaları devam ediyor.
Fetullah Gülen?in 35 yıllık yoldaşlığı sırasında FEM Dershaneleri, Samanyolu Televizyonu, Zaman Gazetesi ve Üniversiteler dâhil birçok ?Fetullah Okulları? diye anılan okulların kuruculuğunu yapmış olan Veren ile dergimizin bürosunda saatler süren bir röportaj gerçekleştirdik.
Nurettin Veren? in açıklamaları, akla gelebilecek birçok kurumu ve bu kurumların başındakileri sarsacak türden. Zikredilen isimleri açık şekilde yazmak yerine baş harfleriyle vereceğiz. Politikacısından, bürokratına, işadamından, devlet memuruna kadar birçok önemli ismin Fetullahi Tarikatı?na mensup olduğu belirtiliyor. Bu isimleri kamuoyu yakından tanıyor. Bunların birçoğu medyada zaman zaman açıklamalar yaparak ?Milliyetçi? ve ?Atatürkçü? olduğuna dair ateşli demeçler veren kişiler.

Bu isimler şimdilik bizde mahfuz kalacak.
Bu isimleri açıklayarak yola çıkmak bizim görevimiz değildir. Bu görevi yerine getirmesi gerekenlerin gereğini yapacaklarından şüphemiz yok. Başkalarının yaptığı gibi isimler üzerinde polemikler yaratarak habercilik yapmak, devletin kurumlarını yıpratmaktan başka işe yaramayacağı kanaatinde olduğumuz için bizim yayın politikamıza ters düşmektedir. Ancak, bütün bunlar görmezden gelinip de bu örgütün üzeri örtülmeye çalışılırsa o zaman bildiğimiz her şeyi okuyucularımıza duyurma hakkımızı kullanacağız.
Türk milliyetçileri hiçbir şey adına devletin kurumlarını hedef almamışlardır, bundan sonra da öyle olacaktır. Devletimizi hedef alanlar hedefimizdir.
Nurettin Veren? in Fetullah Gülen ile yollarının ayrılması yıllar öncesine dayanıyor. Veren?in açıklamalarına satılmış medya ambargo uyguladığı için sesini duyuramamıştır. Bu sayıdan itibaren Veren? in açıklamalarına ve çok önemli belgelere yer vereceğiz. Bu açıklamalar ve belgeler karanlıkta kalan birçok bilinmezi aydınlatacaktır. Nurettin Veren? in açıklamalarının dışında, bize ulaşan diğer bilgi ve belgeleri de yayınlayacağız.
Bütün bunların yanı sıra bu güne kadar susan ve Nurettin Veren? in açıklamalarını cevaplamayan Fetullah Gülen?in açıklamaları olursa onu da burada yayınlarız.
 
İKİNCİ ADAM KONUŞUYOR
 
50 kişinin önünde ?bunu öldürün...? diye feryat figan bağıran Fetullah hoca benimle görüşmekten kaçınıyor. Onunla istediği zaman, istediği televizyonda canlı yayında tartışmaya hazırım. Bütün her şeyi konuşalım. Hangimizin doğru olduğuna halkımız ve devletimiz karar versin. Benim sorularıma cevap vermesi gerekiyor. Ben onun 35 yıllık arkadaşıyım. Bu yola birlikte çıktık ve onu siyasilerle tanıştıran da benim. Bu gün dünyanın her yerinde okullar yaptırdık. Binlerle ifade edilen eğitim kurumlarımız var. Bütün bunlar benim sayemde yapılmıştır. Süleyman Demirel, şahsıma tavsiye mektupları verdi ve yurt dışında okullar yaptırdım... Bu okulları hiç kimse şahsi çıkarlarına kullanmamalı. Devletimiz kendi ideolojisi doğrultusunda kullanmalıdır. Ben bunu defalarca söyledim. Devlet büyüklerimizi ziyaret ederek, ?bizi kontrol edin, biz bunları yapıyoruz ve sizin denetiminizde, kontrolünüzde olalım? dedim. 28 Şubat sürecinde Fetullah hoca birden bire devlete; ?Okulları size verelim? deyiverdi. Çünkü 28 Şubat hocayı panikletmişti. Fakat bunu duyan olmadı ve okullar yine hocanın kontrolünde kaldı.
 
NAZLI ILICAK: VERMEYİN HOCAM!
 
O zaman Nazlı Ilıcak hemen bir yazı yazdı köşesinde; ?Bu okulları halk size verdi neden devredecekmişsiniz...? dedi. Bugün Nazlı Ilıcak aynı yönde yayınlarına devam ediyor. Benim hocayla ilgili açıklamalarıma tahammül edemediği için aleyhimde saçma sapan yayınlar yapmaya devam ediyor. Bu işi şahsileştirmek için elinden geleni yapıyor ama Sayın Ilıcak bunu beceremeyecek. Çünkü bu iş şahsi değil, devlet meselesidir. Ortada bir bilinmez örgütlenme var ve bu devletin içini sarmış durumdadır. Benim meselem devletimizin bu işten zarar görmesini önlemektir. Hâkimler, savcılar, polisler, askerler, bankacılar aklınıza gelecek her yerde örgütlenilmiş durumdalar ve bunlar tehlikeli boyuttadır. Bunun ortaya çıkmasını istemenin neresi şahsi meseledir. Ben çıkarlarımı düşünseydim, bütün işlerin başında durur çıkarlarıma bakardım. İşin aslı küçük beyinlerin düşündüğü gibi değildir ve devletimiz bu işi çok ciddiye alıp bunları aydınlatmalıdır. Tek isteğim budur.
 
BEKLETİLEN ÇEKLER DE DEVREYE GİRDİ
 
Nurettin Veren, Cahit Faraz Sezer adına kestiği yüz binlerce marklık çekin karşılığını ödemeyince, haciz takibine uğruyor ve hakkında karşılıksız çekten dolayı ceza davası açılıyor. 1999 tarihine kadar işlenen suçların şartla salıverme kapsamına girmesi sayesinde cezası erteleniyor. Nurettin Veren, alacaklılardan kaçmak için yanlış adres veriyor ama sonunda, Cahit Faraz Sezer, Antalya limanındaki Orsa adlı ticarî yata 3.12.2004?te 800 milyar liralık haciz koyuyor. Ayrıca, 07 VD 069; 07 ANL 51; 07 ANL 54; 07 ANL 56; 07 AUK 18 ve 07 AUT 27 plakalı araçlara da aynı tarihlerde haciz şerhi işleniyor. Ilıcakların Tercüman?ında haber böyle yer aldı.
Veren; ?Bu çekten dolayı hiçbir borcum yok fakat ellerinde bekletmişler ve şimdi işleme koymuşlar. Ben hep ortadaydım ve borcum varsa neden gelip tahsil etmediler o zaman. Bunların sindirme taktiğinden biri bu. Başka türlü açıklaması var mı bunun? Daha önce de söylediğim gibi Ilıcaklar bu işi şahsi mesele haline getirmekle görevliler galiba. Onun için bu tür yayınlar yapıyorlar. Buyursun yapsınlar bakalım ne olacak. Ben doğru bildiğimi söyleyeceğim ve hocayı hiçbir şey bundan kurtaramayacak. Sinsi planlar ortaya dökülecek ve bu ahlaksız davranışlara nokta konulacaktır. Memleketini ve Devletini düşünenler benim yaptığımı yapmalılar. Şahsi çıkarlarından kurtulsun herkes ve bildiklerini anlatsın. Bunu Allah rızası için yapsınlar. Hiç kimseden korkmasınlar. Allah inancı olanlar doğru bildiklerini söylemekten de korkmazlar?
 
VEREN?İ SORGULAYACAK KİMSE YOK MU?
 
Ben diyorum ki, devletimiz beni alsın ve sorgulasın. Sorgulanmak istiyorum. Sorgulayacak kimseyi bulamıyorum. Açıklamalarımı yapıyorum ama bunları bana soran bir Allahın kulu yok.  Ne meclisten, ne adli kurumlardan ne de başka yerden bir kişi bile bana ne oluyor demedi.
Beni arayanlar sadece tehdit ederek ?konuşma? diyorlar. Konuşacağım. Sonuna kadar konuşacağım. Bunları duyacak bir yetkili çıkacaktır ve ne gerekiyorsa yapacaktır. Buna inanıyorum?
Yaptığım ilk açıklamaların ardından sonra Fetullah hoca beni gece saat 01.30?da aradı, ?Nurettin sesimi duymak istemişsin? dedi. Ben niye sesini duymak isteyeyim hocanın. Benim istediğim hocanın açıklama yapması ve bu tehlikeli gidişe son vermesidir. Okulları devletimize devrediyoruz desin. Bunları kendisine de söyledim ama hoca bana; ben şimdi bunu söylersem arkadaşlarımız (müritleri kastediyor), hoca korktu geri adım attı derler. Bana iki - üç ay müsaade et, ne diyorsan yapalım. Hepsini vereyim? dedi. Neden iki üç ay bekleyeceğiz? Doğru olanı yapmak için neyi bekleyeceğiz? Niyetiniz iyi olandan tarafsa neyden korkacağız?
 
HERKES BU İŞİ KAPATMAYA ÇALIŞIYOR

Fetullah Gülen 1966 yılında İzmir'e geldiği ilk günden itibaren, 35 yıl gece gündüz beraber çalıştık.
Daha sonra yollarımız ayrıldı. Ben Amerika'dan döndükten sonra Fetullah Gülen'in yakın bir arkadaşı olarak iç bünyede halletmek için uğraştığım fikir ayrılıklarını kendisiyle görüşerek, Amerika'da çözüme kavuşturmayı planladım.
Ben Amerika'da bu diyalogu temin edip, aile içi meseleleri görüşmenin yüz yüze olmasını düşünmüştüm. 30 gün misafir olarak kaldığım Fetullah Gülen'in Amerika'daki evinde, bir tek kelime bile konuşturulmadan sabırla 30 gün bekledim. Son gün, yapmış olduğu davranış, cinnet ve hezeyan beni öldürmek isteme noktasına varınca, canımı zor kurtarıp kaçmak zorunda kaldım ve bu fitneyi, iftirayı çıkaran İlahiyatçı Prof. Kemalettin Özdemir ve yine bu fitneyi çıkaran Zaman Gazetesi yazarlarından, benim eski arkadaşlarımdan olan, bir türlü aramayan Abdullah Aymaz'la görüşmek istedim. Ve ikisini de telefonla aradığım halde görüşülecek bir şey yok ifadeleriyle reddedildim. Belki bir çözüm olur diye eski tanıdıklarımdan Prof. Şerif Ali Tekalan'a, (Polis Koleji mezunu olan
Polis menşeili Prof. Fatih Tekalan, Fatih Üniversitesi'nin yöneticisi) Amerika'daki bu çılgın ve korkunç durumu anlattım. O da bana, kurt kardeşin durumunu gördükten sonraki hikâyeyi anlattı, işten sıyrılmayı ve ört bas etmeyi tercih etti.



Ben hiçbir yerden çare bulamayınca, olabilecek herhangi tehlikeli bir durumu önlemesi için eskiden beri hem Fetullah Gülen'i, hem de beni yakından tanıyan İçişleri Bakanı  Abdülkadir Aksu'nun makam odasına giderek yazılı dilekçemi suç duyurusu olarak verdim. 2 ? 3 saat orada konuyu görüşmemize rağmen, konuyu örtbas etmek ve bu işi duyurmamak için Aksu beni iknaya uğraştı. Ben, ondan sonra Cemil Çiçek Bey'e ( O da beni eskiden tanır ve hoca efendi?nin yanına sık sık gelir) faks çekerek aynı müracaatta bulundum. Fakat hiçbir cevap alamadım.
 
SENİ HAİN İLAN EDERİZ!

Bütün bu sansürler, baskılar ve susturulmalar karşısında internet sayfasından bu durumu duyurmaya karar verdim. Ve bir yıldır beni durdurmak için, susturmak için görevlendirilmiş olan Zaman Gazetesi'nin eski kurucusu ve gazeteyi bize satan Alaaddin Kaya, İlahiyatçı Prof. Suat Yıldırım, Fetullah Hoca'nın akrabası ve gizli işlerinin yöneticisi Ali Bayram, gazeteci Yazarlar Vakfı'nın şimdiki Başkanı Harun Tokak ve görevli Prof. Şerif Ali Tekalan, arkadaşlara, beni oyalamak ve uyutmak için her türlü riyakarlığı yapan bu insanlara telefonla Fetullah Gülen ile görüşmek istediğimi söyledim.
Eğer yüz yüze görüşüp konuşarak meselelerimizi 35 yıldan sonra hala halledemezsek, ben internet sayfasından bunları söylemek mecburiyetinde kalacağımı kendilerine mertçe söyledim. Ve ondan sonra "istediğini yapabilirsin, yazsan ne olur, söylesen ne olur seni
hain ilan ederiz" deyip oralı olmadılar ve umursamadılar. Ve olaylar bundan sonra bu şekle geldi. Bu arada Ali Bayram cep telefonumdan iki defa arayarak beni en ağır hakaretlerle arayıp tehditlerde bulundu.


İSİMLER SATIN ALINDI

Sonra ben internet sitesinden bildiklerimi açıklamaya çalıştım. Ancak bu sefer de internet sitem hack'landı. Benim www.nurettinveren.org adlı adresim üçüncü defa sabote edildi. Benim başka domain sitesinden satın alıp, net ve com sitesi yapmak için müracaat ettiğimde nveren ve nurettinveren.com, net, gibi bütün isimlerin net ve com'dan satın alındığını öğrendim. Ve satın alanları araştırdığım zaman bunun Aksiyon Dergisi'ndeki Yasin isminde çalışan birisi tarafından satın alındığı bilgisini aldım. Daha öncesi nveren.org sitesinin de
şifrelerinin yine aynı şahıs tarafından çalındığını öğrendim. Web sayfası satıcılığı görevini üstlenen bu şahsın, sattığı şirketlerin şifreleri elinde olduğu için aldığı talimatlar doğrultusunda sitemi kapattığını tespit ettim. İnternet sitemin saldırıya uğraması sadece küçük bir örnektir. Basında da benim anlattıklarımın yayınlanmaması için yoğun bir rüşvet ve
baskı kampanyası sürüyor.


 
FETULLAH İLE İLİŞİLERİ VAR, YAYIN YAPMAYA KORKUYORLAR

Medya tekellerinden birçok kişi benimle görüştü ama hiçbirisi tek satır haber yapmadı. İlk olarak Hürriyet gazetesinden Oktay Ekşi benimle görüştü. Oktay Ekşi, Doğan Kitap yöneticilerinden Mehmet Yaşin'in bu konu ile ilgili bir kitap hazırlayacağını söyledi. O'na
her şeyi anlattım, belgeleri verdim. Ama daha sonra Ekşi beni aradı ve "Bana soru sorma. Anlattıklarını yayınlayamayız" dedi. Basında güvenilir kalemler olarak adlandırılan bazı gazeteciler de benimle görüştü, bütün bilgi ve belgeleri aldılar ama aylardır tek
kelime yazmadılar. Son olarak Kanal D, 2,5 saatlik bir çekim yaptı, bu
program da yayından kaldırıldı. Bu "sansür ablukası" Fetullah Gülen'in marifetiyle olmaktadır. Bu medya kuruluşları, Gülen cemaatiyle sıkı ilişkilere sahip. Hiçbirisi
Gülen karşıtı haber yapmaya cesaret edemiyor.


Veren? in açıklamalarından sonra İstanbul Milletvekili Emin Şirin, Abdülkadir Aksu?nun cevaplaması istemiyle Meclis?e bir soru önergesi verdi. Önergenin cevabı henüz verilmedi. İşte o önerge:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA



Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Emin ŞİRİN

İstanbul MİLLETVEKİLİ

18.11.2004 tarihli Dünden Bugüne Tercüman Gazetesinde, Sayın Fetullah Gülen?in Türkiye?de üst seviyede vazife görmüş bir insanın `Türkiye'de yeniden kan gövdeyi götürecek. Falan tür simalar bu dönemde Türkiye'de bulunmasa iyi olur dediğini" açıklamıştır. Sayın Fetullah Gülen ayrıca: " Memlekette ne zaman iyi şeyler olursa, bu gelişmelerden sonra o melun cinayetler tekrar olacaktır. Bu ülkede, 300 seneden beri Türk toplumunun kaderinde hâkim cemiyyat-ı sırriyeler vardır. Bunlar görünmezler ama Türk toplumuyla oynaya gelmişlerdir. Bu kişiler, Türkiye'deki gelişmeleri kendi emel
ve arzularının gerçekleşmesi ve koruyup kayırdıkları insanların çıkarları adına bir tehlike sayıyorlarsa, bundan sonra da bazı kimselerin vücudunun kaldırılmasına ihtiyaç hissedecek ve yine ellerini kana bulayacaklardır. Bundan 8?9 ay evvel bir dostum vasıtasıyla bana, bu tür şeyleri bilen, çok üst seviyelerde vazife görmüş bir insanın, `önümüzdeki aylarda Türkiye'de yeniden kan gövdeyi götürecek, seri cinayetler işlenecek' dediği nakledildi, `mesela falan falan tür simalar, bu dönemde Türkiye'de bulunmasalar iyi olur. Çünkü seçilen hedefler onlar da olabilir' denildi. Ülkeyi topyekûn kargaşaya sürükleyebilecek söz konusu hadiseler karşısında devletin, kendi hassasiyetini, duyarlılığını göstermesi lazımdır. Kendi elinin altındaki memurlar kadrosu sayılan Emniyet Teşkilatı ve JİTEM üzerinde de hassasiyetini hissettirmesi lazımdır. Yani, istihbarat ve Emniyet Teşkilatı, JİTEM çok iyi çalışırsa, bence bu kana susamış vampirlerin önümüzdeki günlerde yeniden Türkiye'de kan seylâpları meydana getirmelerine meydan verilmeyebilir. Öyleyse, istihbaratın çok iyi işlemesi, dış
servislerin Türkiye'deki emellerinin çok iyi takip edilmesi lazım.
Tanzimat'tan daha önce Türkiye'de faaliyete başlayan, zamanla devletleri bile aşabilecek hale gelen, bazı idarecilere dedikleri her şeyi yaptırabilen, hükümetleri devirip yeni hükümetler kurabilen, içeride çok iyi teşkilatlanmış olsalar da kökleri tamamen dışarıda
bulunan, harici güçlerin emellerine hizmet eden, çok güçlü insanları bünyelerine aldıklarından dolayı kendilerine mensup bir insanın tutuklanmasına, sorgulanmasına ve mahkum edilmesine asla fırsat vermeyen, bir kısım cemiyyat-i sırriyenin çok iyi takibe alınması lazımdır" demektedir.
Aynı tarihli Tercüman Gazetesi?nde, Nazlı Ilıcak yazısında, "Gülen'in bu sözleri kendisiyle ilgili bir ihbar aldığının işareti sayılabilir" şeklinde verilmiştir.
Buna mukabil, www.nurettinveren.org sitesinde Makine Mühendisi Gazeteci Nurettin Veren, "Fetullah Gülen'in kendisini hain ilan ettiğini ve ABD'de 50 kişinin huzurunda öldürülmesini
emrettiğini", "Bu konuyu Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Sanayi Bakanı Ali Coşkun'un, eski dava arkadaşlarımız ve yetkili bakanlar olarak suç duyurusunda bulunduğunu, can güvenliği ve koruma talep ettiğini" iddia etmektedir.

Sorular:

1-     Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi'nde, 18.11.2004 tarihinde Fetullah Gülen'in ağzından ortaya konulan, "Türkiye'de tekrar melun cinayetler olacak, yeniden kan gövdeyi götürecek" şeklindeki ifade ihbar kabul edilerek gerekli araştırma başlatılmış mıdır?
Başlatılmamışsa, bu soru önergem ihbar kabul edilerek gerekli
araştırma başlatılacak mıdır?

2-     Sayın Fetullah Gülen'in tarifine göre, "Tanzimat'tan daha önce Türkiye'de faaliyete başlayan, zamanla devletleri bile aşabilecek hale gelen, bazı idarecilere dedikleri her şeyi
yaptırabilen, hükümetleri devirip yeni hükümetler kurabilen, içeride çok iyi teşkilatlanmış olsalar da kökleri tamamen dışarıda bulunan, harici güçlerin emellerine hizmet eden, çok güçlü insanları bünyelerine aldıklarından dolayı kendilerine mensup bir insanın
tutuklanmasına, sorgulanmasına ve mahkum edilmesine asla fırsat vermeyen, bir kısım cemiyyat-i sırriye" kimdir?

3-     Bahsi geçen gazetede Fetullah Gülen'in ağzından ortaya atılan iddialarla ilgili olarak Sayın Fetullah Gülen'den, ABD'de ikamet etmekte olduğu adrese derhal bir emniyet ve istihbarat timi yollanarak gerekli ifade alınacak mıdır?

4-     Nurettin Veren' in, internet sitesinde ortaya koyduğu ve yukarıda detayıyla anlatılan iddialar doğru mudur, araştırılmış mıdır? Araştırılmamışsa, ihbar kabul edilmesi gereken bu soru önergemden sonra araştırılacak mıdır?
 
 
NELER OLDU?
 
Saatler süren konuşmamızda Nurettin Veren? in anlattıklarından sadece bir kısmını aktardık. Bu iddialar bile yenir yutulur cinsten şeyler değil. Bunların devamı gelecek.
Veren? in açıklamalarından ve belgelerin içeriğinden anlaşılan Fetullahi Tarikatının çökmesine tek bir hamle kaldığıdır. Şah ve Mat denilecek fakat bunu hangi taraf diyecek bilemiyoruz. Oyunu galibiyetle bitirecek olan taşı biz biliyoruz fakat seyirciyiz. Oyuna müdahale yetkimiz yok. Bekleyelim ve görelim, hangi taraf Piyon?u hangi taraf Fil?i feda edecek?
Kim bilir belki de bir el uzanacak ve Şah?larla Piyonlar?ı aynı kutuya doldurup oyunu sonlandıracaktır.
Belgeler ve konuşmalar devam ediyor fakat bu sayımızda bu kadarını aktarabilecek yerimiz var. Veren ile konuştuğumuz sırada dergimizin baskı hazırlıkları bitmişti ve matbaadaki baskıyı durdurarak bu haberi girmek zorunda kalmıştık. Bu önemli haberi sizlere aktarabilmek adına yaptığımız bu çalışmamızda ayırabildiğimiz yerimiz bu kadarla sınırlı olduğu için okuyucularımızın hoşgörüsüne sığınıyoruz. Daha çarpıcı, geniş ve belgelerin yer aldığı haberin devamını önümüzdeki sayımızda sizlere aktaracağız.
 
ATSIZIN ÇERİSİ

Çevrimdışı Dengizik Borçu

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 57
FETULLAHİ TARİKATI ÇÖKÜYOR !!!
« Yanıtla #1 : 05 Şubat 2006 »
Kandaşım bu değerli bilgiler için sağolasın...
Büyük Hun Kağanı İdil'in (Attila) oğlu...