Gönderen Konu: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”  (Okunma sayısı 6199 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI  “ZİLE İSYANI”

 Acaba toprağından çıktığım ve mensubu olmakla her zaman öğündüğüm Zile, böyle bir isyana karışmış olabilir mi? Her zaman bu soru zihnimi meşgul etmiştir. Ama tarihi belgeleri derinlemesine inceleyip, bu konuyu araştırma imkanı bulamamıştım.
2004 yılı içerisinde, Çerkez Ethem ile ilgili bir kitap çalışmasına başlamıştım. Bu kitabın bölümlerinden birisi, Çerkez Ethem'in Yozgat Çapanoğlu İsyanı’nı bastırması ile ilgili olacaktı. Yozgat Çapanoğlu İsyanı ile ilgili yazılı eserleri incelerken, Zilelinin isyana katılıp, katılmadığını anlama şansım oldu.
             
Millî Mücadele Döneminde Zile
O dönemler Zile, çevresine göre oldukça kalabalık bir nüfusa sahip, canlı bir ticaret merkeziydi. Zile'nin 1920'li yıllardaki şehir merkezi nüfusu, 5. Kafkas Tümeni Komutanı Yarbay Cemil Cahit (Toydemir) Beyin, Mustafa Kemal'e çektiği telgrafa göre 24 bin kişi idi. O devrin şartlarına göre 24 bin nüfus, büyük bir nüfustur.

Aynacıoğulları ve Katil İlyas Çeteleri                                  
Aynacıoğullarının başları; Rüştü, Hasan, Mehmet ve Çerkez Musa idi. Aynacı Rüştü, Ali; Aynacı Hasan ise Haydar adlarını da kullanmışlardır. Çiftlik Bucağı'nın Arap Köyü'nden amca çocukları İsmail, Pazar'ın Çarksız Köyü'nden Molla Mehmet, Kirkoroz Köyü'nden Çarkooğlu Mustafa akrabaları olup, bunlarla işbirliği yapmakta idiler. Bunlardan başka Pazar'ın Güldiken Köyü'nden Kürt Molla Mehmet, Yorga Köyü'nden Kürt Hacı Çavuş, Kalimere Köyü'nden Çerkez Çakır Hüseyin, Manastır Köyü imam ve muhtarları belli başlı yardımcıları idi. Gerek akrabaları ve gerekse işbirliği yaptıkları kimseler, hükümete taraftar gibi görünmekte, özellikle hükümet mensuplarını inandırmış bulunmakta idiler (Erçıkan 1974: VI/167).

Nüfuz Bölgeleri
Aynacıoğullarının etkin oldukları bölge genellikle; Yozgat, Amasya, Çorum, Delice, Kırşehir, Maden, Alaca, Karamağara, Mecitözü, Haymana, Çiçekdağı, Sungurlu, Sorgun, Yıldızeli, Akdağmadeni, Çamlıbel, Tokat ve Artova'yı kapsayan geniş bir yurt parçası idi (Erçıkan 1974: VI/168).
Aynacıoğulları, Yıldızeli ve Zile olaylarını çıkaranlar idiler. Bunlar ve bunlarla işbirliği yapan Katil İlyas, Molla Çakır Hasan, Kavlakoğlu Çetesi ve benzeri eşkıyalar uzun süre ele geçirilememişlerdir (Erçıkan 1974: VI/168).

Çalışma Yöntemleri
Sayıları zaman zaman 400-600 atlıya kadar çıkan bu eşkıyalar, bazan toplu bazan gruplar halinde, şehirlere, kasabalara, köylere, hükümet binalarına, karakollara baskınlar yapmışlardır. Her fırsatta hükümet kuvvetlerinin müfrezelerini geriden vurmuşlar, soymuşlar; silahlarını ve mühimmatını, hayvanlarını, paralarını, yiyeceklerini almışlardı (Erçıkan 1974: VI/168).
Soygun ve çapulları, insan öldürmeleri ve kaçırmaları ile bölgelerindeki halkı bıktırmışlar ve yıldırmışlardı. O kadarla da kalmayarak, Türk Ordusu'nu arkadan vurmak, suçsuz halkı soymak, Ermeniler, Rumlar ve diğer başka karışıklık taraftarı gruplarla işbirliği yapmak gibi diğer bazı ağır suçları da işlemişlerdir. Bu sebeple, hükümete karşı güveni sarsılan bu geniş bölge halkı, İstiklâl Harbi'ndeki mücadeleye yardımları baltalıyordu (Erçıkan 1974: VI/168).

Çapanoğulları İle İşbirliği
Aynacıoğulları’nın Yozgat Ayaklanması'nda Çapanoğulları ile birlik oldukları ve hükümeti arkadan vurmaya çalıştıkları görülmektedir. Hacı Ömer, Hacı Bekir ve Meçece İdris gibi sabıkalılarla bir araya gelen Aynacıoğulları, 500-600 kişilik bir atlı kuvvet halinde, bu ayaklanmaya katılmışlardır. Ellerinde yeşil renkte, beyaz yuvarlak aylı bayraklar olduğu halde, bir kaç koldan Yozgat'a girmişlerdir. Hükümet konağını, jandarma dairesini, telgrafhaneyi işgal etmişler, cezaevlerinin kapılarını kırarak, tutukluları ve mahkumları salıvermişlerdir. Şehirdeki depolarda mevcut silah ve mühimmat, adamları tarafından yağma edilmiştir. Milli emellere taraftar memleket evlatlarını yakalamışlar, cezaevine ve tutukevlerine sokmuşlar, eşyalarını, mallarını da talan etmişlerdir (Erçıkan 1974: VI/169).

Postacı Nazım İle İşbirliği
Karşılarında direnen bir kuvvet kalmadığını gören ve iyice azıtan Aynacıoğulları, uygun buldukları bu ortamdan yararlanarak güçlerini daha da artırmak için, Postacı Nazım ve Kara Mustafa çeteleri ile birlikte Kadışehri ve Zile'nin Kızılca(Günümüzde Tokat’ın Artova İlçesi) Bucakları'nı basmışlardır. Zorla adam ve silah toplamış; ondan sonra da Zile'nin Kasın(Alıçözü) köyüne saldırmışlar, yağma etmişlerdir.
Özellikleri itibariyle ciddi çatışmalardan kaçınan, vurup yağma ettikten sonra izlerini kaybeden, mertlikten nasipsiz bu hain kalabalığı, Millî Kuvvetler'in Yozgat'ı kurtarmaya gelişlerinden hemen biraz önce sıvışmışlardır.
Yozgat olayından sonra; Aynacıoğulları'nın Delihacı Bölgesi'nde, Erzurumlu Postacı Hüseyin Nazım Çetesi'nin Zile taraflarında, Çerkez Musa Çetesi'nin de Erbaa civarında yuvalandıkları görülmektedir  (Erçıkan 1974: VI/169), (Korkmaz 2002: 426).

Kaynak : Dr Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #1 : 14 Nisan 2015 »
Katil İlyas Çetesi
Bu tarihlerde bu bölgenin en belli başlı ve amansız eşkıyası, Katil İlyas Çetesi idi. Çiçekdağı'nın kuzeyi, Mecidiye İlçesi'nin batısındaki Sıtma bucağı ve civarı, İlyas Çetesi'nin yatağı idi. Mecidiye İlçesi'nde Çerkez Yahya, İlyas'ın adamı idi.
Katil İlyas ve Dişikilitli gibi eşkıyaları el altından idare edenler; Kızılırmak boyunda Rebid Bey ile yeğeni Hasan, Avanoğlu Köyü'nden Hacı Baba ve Dağıstan Bey, Bâlâ dolaylarında da Hacıbeyzade Mehmet Bey ile eski kaymakamlardan Esat Bey idi. Bunlar, dikkat çekmeden zararlı propagandalar yapmakta ve eşkıyaya silah, cephane tedarik etmekte idiler. Özellikle Esat Bey denilen hainin bir taraftan Yunanlılar, diğer taraftan eşkıya ile işbirliği yaptığı emin kaynaklardan öğrenilmişti (Erçıkan 1974: VI/170).

Faaliyet Alanları
Halk üzerinde, hükümet kuvvetlerinden daha etkili olmaları sebebiyle, eşkıyalar geniş bir bölgede hüküm sürüyorlardı. Yıldızeli, Zile, Deveci dağı, Artova ve İlisulu İstasyonu, Akdağmadeni, Mecitözü, Alaca, Sungurlu, Boğazlıyan, İskilip, Keskin, Bâlâ ve Tosya ilçeleri bölgeleri hakimiyet alanları idi. Buraları, gerek Katil İlyas Çetesi'nin, gerekse Aynacıoğulları, Kavlak Ali, Deli Ömer gibi çetelerin yatağı olmuş, bölge halkının hemen hemen tümü, bunların kerhen yardımcıları durumuna gelmişti (Erçıkan 1974: VI/170).

Cemil Cahit (Toydemir) Bey’in Anıları(1)                                 
Amasya’da bulunan Yarbay Cemil Cahit Beye, bölgede meydana gelen gelişmeler üzerine, gerekli tedbirleri alması söylenir. Bu yüzden; Cemil Cahit Beyin alacağı tedbirler, 3 yönlü olmalıydı:
1-Asilerin kuzeye doğru yürümelerine ve ayaklanma eylemlerini güvenilir bir bölge olmayan Kazova alanına yaymalarına engel olmak için, üzerlerine kuvvet göndererek, asileri yerinde bastırıp, tepelemek.
2-Kazova ve ayaklanma bölgesine yakın diğer yerlerdeki halkın, uyarma, öğüt verme ve kısmen korkutma ile asilere katılmasını önlemek.
3-Diğer büyük merkezler gibi, özellikle Tokat’ı baskı altında tutarak, halkı ve askeri uyarmak ve aydınlatmaktı.
Kaman’da Ayaklanma Başlayınca Tedbir Alınsaydı, Zile İsyanı Olmazdı
Gerçekte, 1. maddedeki önlem kararlılık ve şiddetle uygulansa idi, her şey çözülecekti. Örneğin, Amasya’dan  bir tabur Zile-Sulusaray üzerinden, Kaman bölgesine birlikte yürürse, asiler kolaylıkla tepelenir ve kaçardı. Ayaklanmaya önayak olanların köyleri yakılsaydı, sonradan oldukça önem kazanmış Zile olayı değil, yerinde bastırılmış bir Kaman Köyü Asileri olarak kalırdı.
Fakat, 14/17-Mayıs tarihlerindeki uzun tartışmalardan sonra, kolordu komutanı, asilere karşı Amasya’dan bir taburun, Zile-Sulusaray yönünde hareketini emretti. Bu tabur, Sulusaray’dan öteye asilerin üzerine yürümeyecek, Deveci Dağları güneyindeki bölgede kalarak, asileri bekleyecek, asilerin Deveci Dağı’nı aşarak, Kazova Bölgesi’ne inmesini önleyecekti.

Yıldızeli Bölgesine Gönderilen Tabur, Artova’da Pusuya Düşürülüyor
Bu amaçla, 17-Mayıs-1920 sabahı Amasya’dan ayrılan 10. Alayın, 2. Taburu, 18-Mayıs akşamı Sulusaray’a varır. Sulusaray, hem ova ortasında olduğu için, hem de Kazova’ya giden yolu tam kapayamayacağı için, güvenli değildir. Bu yüzden tabur, 21-Mayıs sabahı Kızılca (Artova)’ya kaydırılır. Tabur, Kızılca’nın 5-6 km kadar güneyindeki Kunduz Boğazı bölgesinden, aymaz ve düzensiz bir şekilde giderken, birdenbire asilerin baskınına uğrayarak, dağılır. Bir subay ve bir çok er şehit olduğu gibi, bir kısım erler de asiler tarafından esir alınır. Bunların silah, cephane, elbise ve diğer donanımları alındıktan sonra, serbest bırakılırlar.
Meğerse Asiler, Bir Gün Önce de, Çamlıbel Karakolu’nu Basmışlardır
Cemil Cahit Beyin sonradan öğrendiğine göre, asiler 20/21-Mayıs gecesi Çamlıbel Jandarma Karakolu’nu basarak, buradaki jandarmaları tutuklamışlardır. Ondan sonra kuzeye doğru(*) ilerleyerek, Kunduz Boğazı’na gelmişlerdir. Kunduz Boğazı baskınında dağılan taburun geriye kalan erleri, doğruca Amasya’ya gelerek, tümen merkezinde Cemil Cahit Bey Kuvvetlerine katılırlar.
(*) “... batıya doğru ..” olması gerekir. Çünkü Kunduz Boğazı bölgesi, Çamlıbel’in batısındadır (O.Y.).
 
Asiler, Zile’yi Kendilerine İsyan Merkezi Yapmak İstemektedirler
Kunduz Boğazı Baskını, bölgede kötü yankılar uyandırmaktan geri kalmaz. Zile bölgesinde de bazı başkaldırıcı homurtular sezinlenmeye başlamıştır. Asilerin, Tokat’tan ziyade, daha çok Zile dolaylarına yönelmekte bulundukları sezinlenmektedir. Cemil Cahit Beyin tahminlerine göre, asiler Zile’yi kendilerine merkez yapmak istemektedirler.
Zile Şehrinin ortasında, eski devirlerden kalma bir kalenin varlığıyla, Zile halkının o zamanki eğilim ve ruh hali, asiler için çekici olabilirdi. İsyanın Zile bölgesinde yoğunlaşması, “Zile isyan etmiştir” veya “Zile, asiler eline geçmiştir” diye, milli hareket karşıtı propagandaya taban oluşturması bakımından, aslında sakıncalıdır. Fakat diğer yönden, sınırlı bir alana toplanmış olan bozgun ve başkaldırmada uzman eşkıyaların, toptan ve daha kolay bir şekilde imha edilmesi yönüyle uygun olabilirdi.

Kaynak : Dr Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #2 : 14 Nisan 2015 »
Mustafa Kemal Paşa, Zile Olayı’nın Ne Olursa Olsun Çözülmesini  İstemektedir
Asilerin, Kunduz Boğazı’nda ki taburu dağıttığı haberi, Amasya’da bulunan Cemil Cahit Beye ancak 22-Mayıs gecesi ulaşır. 23-24 günleri, yine kolordu komutanı ile izlenecek davranış biçimi hakkında tartışmalardan sonra, 25-Mayıs sabahı, 13. Alayın 2. Taburu’nun Zile’ye hareketi emredilir. O sabah tabur ayrıldıktan sonra, telgraf makinesi başında Mustafa Kemal Paşa ile Cemil Cahit Bey arasında yapılan konuşmalarda, kendilerine durum ve emir, komuta bakımından içinde bulunulan zor şartları bildirilir.
Mustafa Kemal Paşa, Zile Harekâtını bağımsız olarak yönetmesini, raporlarını Genelkurmay Başkanı İsmet Bey’e vermesini ve derhal Zile Olayının temizlenmesi gerekliliğini, Cemil Cahit Beye emreder.

Ezinepazarı Bölgesi’nin Baskı Altına Alınması Zaruriydi
28-Mayıs sabahı, mahiyetindeki Amasya milis kuvvetleri olduğu halde, Amasya’dan hareketle, aynı günün akşamı Ezine Bucak Merkezi’ne gelir. Ezine Vadisinin kuzeyinde ve 1567 m. yükseklikteki Engülüs (Kocababa) Dağları’nın güneyindeki zorlu kıvrımların arasında bir çok köyler vardır. Bu köylerin halkı tutucu, zorlu ve atak insanlardır.

Asiler Zile-Turhal Yolu’ndaki Boğaza Pusu Kuruyorlar
25-Mayıs sabahı, Amasya’dan yollanan piyade taburu, bu sırada Zile’de bulunuyordu. Asiler, boş sandıkları Zile’ye yaklaştıklarında, Zile’nin bir taburla işgal edilmiş olduğunu görürler. Cemil Cahit Bey, 7-Haziran günü, Aşarkaya-Sadullah Yaylası üzerinden, Ardıçtepe yakınlarına gelir. 8-Haziran sabahı, tan ağarırken Yağlıpınar sırtlarındaki asilere baskın şeklinde saldırıyla, asiler püskürtülür. Turhal Boğazı’nı tutan asiler de arkalarının alınmış olduğunu öğrenince, güneydeki tepelere çekilirler ve cephe alırlar.
Cemil Cahit Bey 8-Haziran akşamı, Kıranyüklü bölgesine gelir. Asiler de Zile’ye çekilir. Fakat Zile’yi savunan ve bir gün önce kaleye sığınmak zorunda kalan tabur, bir kaç gündür yapmakta olduğu çarpışmalarda, cephane ve yiyeceğini tüketmiş olduğundan, asilere teslim olmak zorunda kalır. Asiler, subayları tutsak olarak hapseder. Zile’nin hükümet yönetimi ve yetkisini ele almış, erlerin ellerinden silah ve donanımlarını alarak, salıvermiş olduklarını üzülerek öğrendim.
Zile halkı, genellikle asilere katılmıştı(*). Jandarmaların da bir kısmı birlik olmuştu. Zile Müftüsü Hamdi Efendi, asiler tarafından Zile’ye kaymakam olarak atanmıştı. Hüseyin Çavuş adındaki bir Jandarma da, Zile Jandarma Komutanı olmuştu.
(*) Bunun, ne tür bir katılma olduğu açık değil. Eğer silahlı olarak katılmışlarsa, Cemil Cahit Bey’in elindeki yaklaşık 200 askerle, binlerce insana karşı bir galibiyet kazanması, söz konusu olamaz. Yok eğer, katılan Zileliler silahsız ise, bunların korkudan ve kerhen mi katıldıkları, yoksa can-ı gönülden  mi katıldıkları belli değildir. Kuvvetle muhtemel, can korkusu ile isyancıları destekliyor görünmüşlerdir (O.Y.).

Cemil Cahit Bey Amasya’dan Obüs Topu Getirtir
Cemil Cahit Bey, 8-9 gecesini, Zile kuzeyindeki Kıran Dağları’nda (*) geçirir. 9 Haziran sabahı, emrindeki milli kuvvetlerle Zile’yi gözetleyecek düzeni aldırdıktan sonra, 10 km kadar kuzeyde ve şose kenarındaki Bacul Köyüne gider. Asiler Zile yöresindeki tüm telgraf ve telefon hatlarını kesip, yıkmışlardır. Amasya ile Amasya üzerinden diğer merkezlerle bağlantı kurabilmek için, Bacul Köyüne kadar gitmek zorunda kalır. Zile-Bacul arasındaki hatlar tümüyle zarar görmüş, ancak Bacul’dan sonrası sağlam kalmıştır.
(*) Bayır Köy civarı (O.Y.).

Kaynak : Dr Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #3 : 14 Nisan 2015 »
Mustafa Kemal Paşa: "Zile'yi Topa Tutun"
Bacul köyüne çekilen Yarbay Cemil Cahit Bey'e, 9-Haziran-1920'de Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa'dan bir telgraf geldi. Telgrafta; "Zile'nin kesinlikle silah kuvveti ile geri alınması gereklidir. Günahsız halkın zarar görmesine meydan vermemek üzere, ilçeyi terk etmeleri ve müfrezeye sığınmaları için haber gönderiniz. Sığınmadıkları takdirde kasabanın topla yıkılacağını söyleyiniz." emrini verdi  (Erçıkan 1974: VI/164), (Görgülü 1985: 142).

Yarbay Cemil Cahit Bey: "Şehirde 24.000 Nüfus Var"
Yarbay Cemil Cahit Bey bu emre aynı gün şu cevabı verdi; "Zile'nin, şimdiki kuvvetlerimizle geri alınması pek güçtür. Yanıma obüs topu getirtiyorum. Ancak, şehirde 24.000 nüfus vardır. Binaların da ahşap olması yüzünden, şehrin suçsuz halkı çok kayıp verecek ve bunun millet gözündeki etkisi kötü olacaktır. Bu konuda Büyük Millet Meclisi’nce ne gibi bir karar alınacağının emir buyrulmasını beklerim."
Bu telgraftan sonra, 10-Haziran-1920'de çektiği diğer bir telgrafta da; "Bacul'daki mevcudum 50 süvari, 150 piyadedir. Topun bu gece gelmesini bekliyorum. Yarın akşama kadar 100 piyade daha Amasya'dan gelecektir." diyordu (Erçıkan 1974: VI/164).
 
Erzurum ve Yıldızeli Müfrezesi'nin Zile'ye İlerlemesi
Yarbay Ziya komutasında, 1 piyade taburu, 3. Kolordu Süvari Bölüğü, 2 dağ topu Yarbay Cemil Cahit Bey'in emrine verildi. Ayrıca 40 atlı Erzurum Göçmenleri Milli Müfrezesi, 38 atlı Erzurum Cafer Bey Müfrezesi, 80 atlı Sivas Milli Müfrezesi'nden kurulu Yıldızeli Müfrezesi, Zile hareketine katılmak üzere, 7-Haziran-1920'de Yarbay Cemil Cahit Bey'in emrine verildi. Bu müfreze aynı gün sabah saat 4.30'da Kavrak ve Kavak Köyleri'nden hareketle, Belcik üzerinden Beyazit'e gelerek 7/8-Haziran-1920 gecesini bu köyde geçirdi (Erçıkan 1974: VI/164-165).
 
İsyancılardan Halka: "Hükümet Kuvvetleri Sizi Topa Tutacak, Kaçın"
İsyancıların, yayınladıkları bildirgelerle ve ağızdan ağıza yaydıkları söylentilerle, hükümet kuvvetlerinin köyleri yakıp yıkacakları propagandası yapılmıştı. Bölgedeki halk bu kışkırtmalara inanarak müfreze yaklaşırken dağlara kaçmışlardı. Hatta Şeyhalil Köyü halkı dağlara çekilirken, uzaktan müfrezeye ateş bile açmıştı (Erçıkan 1974: VI/165).
Asiler bu gibi propagandalarla halkı durmaksızın zehirliyorlardı. 8-Haziran-1920 günü sabahı Yıldızeli Müfrezesi, Beyazit köyünden hareketle Sulusaray Köyü'nü (Günümüzde Tokat’ın Sulusaray İlçesi) kuşatarak ihtiyar heyetini çağırdı. Esasen halk, köyü daha önceden boşaltmıştı. Köyde 15 ihtiyar kalmıştı. Müfreze Komutanı, asilerin daha önce taburdan almış oldukları eşyalar ile Çamlıbel'de esir ettikleri iki subayı, ihtiyar heyetinden geri istedi. İhtiyar heyeti karşı koymadan komutanın isteklerini yerine getirdi. Yağmur şiddetle yağıyor, hareket güçleştiriyordu  (Erçıkan 1974: VI/165).
 
Deveci Dağı Çarpışması
Müfreze, o geceyi Sulusaray'da geçirdi. Ertesi gün 9-Haziran-1920, sabah saat 4.30'da Sulusaray'dan Devecidağı yolu ile Zile'ye hareket etti. Deveci Dağı'nın otlaklarında, 100 kişilik bir asi grubunun taarruzuna uğradı. 4 saat kadar devam eden çarpışma neticesinde, asiler adeta etrafa dağılarak kaçtılar. 6 silah, 7 esir, 5 hayvan elde edildi. Birkaç asi de öldürüldü. Kötü hava şartlarından ve çarpışma yüzünden vakit kaybedildiğinden, o gün Zile'ye varılamadı. Müfreze geceyi Zile'ye bağlı Çeltek Köyü'nün batı sırtlarında mevzilenerek geçirdi  (Erçıkan 1974: VI/165).

Kaynak : Dr. Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #4 : 14 Nisan 2015 »
Yarbay Ziya Müfrezesi Zile'ye Varıyor
10 Haziran 1920'de Yarbay Ziya Müfrezesi, Zile önüne geldi ve Zile'ye girmeden kuzeye yönelerek, Hasanağa, Korucuk, Kırlar, Bağlarpınarı Köyleri hattını tuttu. Asiler de bu hattın batısında bulunuyorlardı. Karşılıklı ateş muharebesinden sonra, akşama doğru 5. Tümen Komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey ile bağlantı kuruldu ve ertesi günü birlikte yapılacak taarruz emri alındı.

Zile İki Taraftan Kuşatılıyor
10 Haziran 1920 günü, 5. Tümen Komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey, o gün kendisine katılmış olan bir miktar asker ile obüs topunu da beraber alarak, Zile'nin kuzey sırtlarına kadar yanaştı. Aynı tarihte, Yıldızeli Müfrezesi de Zile'nin güneydoğusunda bazı tepeleri işgal etti. İki taraflı ateşlerle, özellikle topçu ateşiyle, asiler Zile'nin içine sığınmak zorunda bırakıldı. Yarbay Cemil Cahit Bey tarafından, teslim olmaları için, isyancılara ertesi günü saat 12.00'ye kadar süre verildi.

Asiler Yıldızeli Müfrezesi'ne Saldırıyor
Ertesi günü erkenden başlayan çarpışma, saat 15.00 sıralarında şiddetini artırdı. Asiler, Yıldızeli Müfrezesi'nin sol kanadına taarruz ettilerse de, buradaki süvari bölüğü ile Aziz Bey komutasındaki Erzurum Göçmenleri Müfrezesi'nin tesirli ateşleriyle püskürtüldüler. Özellikle topçuların etkili ateşleri sonucunda, piyade ve süva-riler taarruza geçtiler. Bu taarruz neticesinde asiler fazla dayanamayıp, bütün cephede kaçışmaya başladılar. Bu çarpışmada asiler 14 ölü zayiat verdiler. Ayrıca 31 esir, 1 makineli tüfek, 15 beygir, 2 katır teslim alındı  (Erçıkan 1974: VI/165-166).

İsyancılara verilen süre doluyor
11 Haziran 1920 öğle sıralarında, Zile'deki isyancılara verilen süre bitmiş ve kendilerinden de bir cevap alınamamıştı. 5. Tümen Komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey, şehri bombardımana başladı. Asker de bu arada Zile'ye yaklaştı. Bunun üze-rine, isyancılar tarafından, ilçenin her tarafından teslim bayrakları çekildi ise de, akşam karanlığı etrafa çökmeğe başlamıştı. Bu bakımdan gece karanlığında Zile'ye girmek, askeri bakımdan uygun görülmedi. Şehrin etrafında emniyet düzeni alınarak, gece Zile'nin dışında geçirildi. Asilerin kaçmalarını önlemek için de tertipler alındı  (Erçıkan 1974: VI/166).
12 Haziran 1920 günü, askerler Zile'ye girdi. Asilerin 150 kadar ölü ve yaralı verdiği anlaşıldı. 30 kadar asi de, silahlarıyla birlikte Zile içinde yakalandı (Görgülü 1985: 142). Ayrıca 2 dağ topu ve 4 makineli tüfek ganimet alındı  (Erçıkan 1974: VI/166).

Kaynak : Dr. Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #5 : 14 Nisan 2015 »
Zile İsyancılardan Temizleniyor, 22 Kişi İdam Ediliyor
Başlangıçta, Zile Kalesi'nin savunmasında, Çorum Müfrezesinden bir yüzbaşı, iki er, taarruz harekatında ise, Amasya Milli Kuvvetlerinden 5 er şehit olmuş ve iki topçu subayı da yaralanmıştı. Kasabayı bombardımanda 17 ev yıkılmıştı; asilere mensup birçok yaralı da ilçenin içindeki evlerde idi  (Erçıkan 1974: VI/166).
Bu suretle Zile İsyanı’nın birinci kısmı sona ermişti. Bu çatışma sonunda, ayaklanmaya yardım edenlerden 50 kişi yakalanarak askeri mahkemeye verildi. Elebaşılardan Uvan Ali, 21-Haziran-1920'de, Zile civarında saklandığı bir değirmende öldürüldü. Diğer elebaşılardan Şeyh Abdüsselam ve Aynacıoğullarından Mehmet, ölüler arasında bulundu. 1-Temmuz-1920'de, askeri mahkeme kararı ile Zile'de asi elebaşılarından ve kışkırtıcılardan 22 kişi idam edildi  (Erçıkan 1974: VI/166).

Zile’de idam edilenlerden bazıları şunlardır:
1- Avukat Ali Bey,
2- Erkeğin Mehmet Çavuş,
3- Müftü Hamdi Efendi,
4- Müsevit (Müftü Muavini) Tekkeşinzade Mehmet Efendi,
5- Bardak Hafız,
6- Binbaşıoğlu Mehmet Efendi,
7- Mal Müdürü Mumcuların Sabri Efendi,
8- Jandarma Hakkı (Türker 1999:15).

Zile’de Bir İsyan Çıkarılması, Stratejik Olarak Niçin Önemlidir?
Zile, asırlardan beri önemli ve büyük bir yerleşim yeridir. Ticarette, İç Anadolu’nun önemli bir merkezidir.  Zile “Eski İpek Yolu” üzerinde bir yerleşim yeridir. Zile, “Eski Deve Yolu” denen, Samsun-Kayseri Yolu üzerindedir. O devirlerde Zile, Anadolu’nun anahtarıdır.
İsyan esnasında, Zile’nin önemini vurgulayan Cemil Cahit Bey’in yorumu çok isabetlidir. “16-Haziran akşamına kadar alabildiğim bilgilere göre, asiler genellikle Zile, Çorum, Yozgat üçgeni içinde kaynaşıp duruyorlardı. Buralarda asilerin durumu, kovanlarına çöp sokularak, dışarı uğratılmış arılara benziyordu. Bunların kovanları da, elimizde bulunan Zile idi.” (Kehale 1997: 104).

Ayrıca, Zile Pontus Rumlar’ının etkin olduğu bölgelere sınır bir yerdir. Cemil Cahit Bey’in şu ifadeleri çok dikkat çekicidir: “Yine dikkatimizi çeken noktalardan biri de, asilerin genellikle Pontuscular’ın bulunduğu bölgeye, kuzeydoğuya doğru ilerleme gayretleri idi. Gerçekten de, Pontuscular da kıpırdanırsa, bunlar kolayca elele verebilirlerdi. Her iki bölge arasında kalacak olan bir tek Havza’daki taburun bu işe engel olabilmesi çok kuşkulu idi.”
Ayrıca Zile Kalesi de önemli bir cazibe sebebidir.  Cemil Cahit Bey bu komuya işaret etmektedir. “Asilerin, Tokat’tan ziyade, daha çok Zile dolaylarına yönelmekte bulundukları sezinleniyordu. Büyük ihtimalle, asiler Zile’yi kendilerine merkez yapmak istiyorlardı. Zile şehri’nin ortasında, eski devirlerden kalma bir kalenin varlığıyla, Zile halkının o zamanki eğilim ve ruh hali, asiler için çekici olabilirdi.”

Kaynak : Dr. Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #6 : 14 Nisan 2015 »
Zile İsyanı, Rastlantı veya Ani Bir Öfke Sonucu Çıkmamıştır
Cemil Cahit Bey’in çeşitli kaynaklardan topladığı bilgilere göre, Postacı Nazım’ın, Aynacıoğulları’nın ve Çapanoğulları’nın elebaşılık yaptıkları bu isyan oldukça planlı olarak düzenlenmişti. Bütün asiler, her yönden Zile’ye doğru yürüyecekler ve burada toplanacaklar ve Zile bölgesine egemen olacaklar. Ondan sonra sıra ile Çorum ve Yozgat zor kullanılarak ele geçirilecek ve ondan sonra Kırşehir alınarak, Ankara üzerine yürüyeceklerdi (Kehale 1997: 103-104).
Postacı Nazım’ın 9/10-Haziran gecesi, Yarbay Cemil Cahit Bey’e gönderdiği mektupta kullandığı ifadeler bunu açıkça göstermektedir. Zile Kalesi’ni ele geçirmenin verdiği gurur ve güven ile, artık gaye ve kimliğini açıklamakta sakınca görmeyerek, bu mektupta “Halife Ordusu Kumandanı Hüseyin Nazım” ünvanını kullanmıştır (Kehale 1997: 94-95).
Bu çok önemli bir noktadır. Bu ifade, isyanın kendiliğinden veya ani bir öfke ve geçici bir sağanak sebebiyle olmadığını, İstanbul Hükümeti ve İngiliz parmağının olduğunu açıkça ispat etmektedir.

Zile İsyanı'nı, Zileliler Çıkarmamıştır
Bu husus çok önemlidir ve kitabın bir çok yerinde işlenmiştir. İsyanı çıkaran ve bilfiil isyana katılan baş elebaşılardan Postacı Nazım, Aynacıoğlu Hasan, Aynacıoğlu Mehmet, Aynacıoğlu Rüştü ve Çapanoğlu Halit'in hiçbiri Zile'li değildir. Bunların yanında, 2. derecede elebaşılar olan Katil İlyas, Kara Mustafa ve diğer elebaşılar da Zile'li değildir (Erçıkan 1974: II/167, 169, 170).

Bunlardan Postacı Nazım Erzurumlu, Çapanoğlu Halit Yozgatlı, Aynacıoğlu Hasan, Aynacıoğlu Mehmet ve Aynacıoğlu Rüştü Yozgat Çekerekli’dir. Katil İlyas Yerköylü, Çerkez Kara Mustafa ise Yıldızelili’dir (Erçıkan 1974: II/167, 169, 170), (Korkmaz 2002: 306-307, 426), (Taş 1987: 39, 44, 49), (Şehidoğlu 1983: 19).
Karşı sayfadaki tabloda görülen diğer bütün şehirler, cumhuriyet kurulduktan sonra vilayet olmuş ve misli misli büyümüşlerdir. Bunlar içinde Zile, âdeta yazılı olmayan bir şekilde cezalandırılmıştır. Üstelik Zileliler’in sebep olmadığı, Zile’de çıkan bir isyan yüzünden.
Hukukta temel bir kural vardır. “Bir suçu azmettirene, o suçu işleyenden daha çok ceza verilir” Mesela; birisi, diğer bir kişiyi, 3. bir kişiyi öldürtmek için azmettirse, öldüren kişiye “Taammüden adam öldürmekten” 24 yıl ceza verildiği halde, azmettiren kişiye, “Adam öldürmeye azmettirmekten” idam cezası, yeni Türk Ceza Kanunu’na göre, müebbet hapis verilir.

Zile İsyanı’nda da, isyanı çıkaran ve Zile dışından gelen kişiler bazı cezalar almışlardır. Ama, bu isyan yüzünden tüm Zileliler, âdeta cezalandırılmıştır. İsyanın baş aktörü Çapanoğlu Celal, ceza bile almamıştır. Arapseyf Boğazı Savaşı’ndan sonra sığındığı Uzunyayla Çerkezleri tarafından korunmuştur. Hatırı sayılır Çerkez büyüklerinin araya girmesi yüzünden, Çerkez Ethem, Çapanoğlu Celal’in peşini bırakmıştır (Çerkez 1962: 69). Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, “150 Kişinin Yurt Dışına Çıkartılmasına Dair Kanun” çıkartılır. Bu kanun ile, Yozgat İsyanı’nı bastıran Çerkez Ethem yurt dışına çıkması gereken 150 kişi arasında olduğu halde, isyanı çıkartan Çapanoğlu Celal hiçbir ceza almaz (Karaca 2004: 113-120).

Kaynak : Dr. Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #7 : 14 Nisan 2015 »
İsyancılar Zile'yi Ele Geçirince, Zileliler'den İsyancılara Çok Sayıda Katılan Olmamıştır

Olayın yazılı belgelerde “Zile İsyanı” olarak geçmesinin sebebi, isyanı Zileliler’in çıkartmış olmasından dolayı değil, isyanın Zile’de geçmiş olmasındandır.
İsyan başlayınca, olayı benimsemeyen Zile halkı, Zile'yi terk etmiştir. Terk etmiştir, çünkü kendini savunacak silahı yoktur. O günlerde, Zile’de  24 bin nüfus bulunmaktadır (Erçıkan 1974: VI/164). Eğer bu 24 bin nüfus isyancılarla birlikte olsa idi, Yarbay Cemil Cahit Bey, elindeki ikiyüz askerle, bu mevcudu yenemezdi. Bu da gösteriyor ki, Zileli isyana katılmamıştır.

9 Haziran 1920'de, Yarbay Cemil Cahit Bey isyancılara; "Teslim olun, aksi takdirde Zile'yi topa tutucağız" ültimatomu üzerine, geride kalan Zile halkı da şehri terk etmiştir. İsyancılar bu paniği önleyememişlerdir (Büyüm 1984: X/7089).
Ama, Çapanoğulları’nın Yozgat merkezli çıkardıkları isyana, Yozgat şehir merkezi ile, çevre köylerden yoğun bir katılım olmuştur. Çerkez Ethem Ankara’dan, 70 subay ve 2.100 piyade ve atlı ile Yozgat’a hareket etmişti (Erçıkan 1974: VI/151). Yozgat’ta da bir miktar kuvvet kendine katıldıysa, Çerkez Ethem’im emrinde en az 3.000 kişilik bir kuvvet vardı. Çerkez Ethem, 23-Haziran günü Yozgat’ı bu en az 3.000 askerle, zorlukla ele geçirebilmiştir. Şehirdeki Ermeniler dahi, isyancılar safındaydı ve bunların ancak evleri yakılarak, susturulmaları sağlanmıştı (Taş 1987: 51-52).
Bilahare, 27-Haziran günü Arapseyf Boğazı’nda tekrar, âdeta bir meydan muharebesi olmuştur. Çok çetin bir savaştan sonra, Çerkez Ethem galip gelmiştir. Yani Yozgat’taki isyanda, yöre halkının yoğun bir katılımı vardı. Ama Zile gibi büyük bir yerde, Zileli, isyanı desteklemediği için, bir kaç top atışından sonra, Cemil Cahit Bey 200 askerle, 24 bin nüfuslu Zile’yi ele geçirebilmiştir.
Zileliler’in isyana katıldıkları ile ilgili kayıtlara geçen tek cümle, “Türk İstiklâl Harbi” kitabının, “İstiklâl Harbinde Ayaklanmalar (1919-1921)” isimli VI. cildi, 162. sayfadaki şu ibaredir:”1920 Mayıs sonlarında, Postacı Nazım'ın elebaşılığını yaptığı Yıldızeli, Sulusaray olaylarından cesaret alan Zile'de, avukat Ali, vazifesinden çıkarılmış eski bucak müdürü Naci, eski mal müdürünün oğlu İhsan, 30 kadar atlı asi toplayarak, Zile etrafında tehdit edici bir şekilde dolaşmaya başladılar” (Erçıkan 1974: VI/162). Hepsi bu!...
Bir avukat, eski bir bucak müdürü ve bir mal müdürünün oğlu, 30 kişiyle, Zile’nin etrafında tehdit edici bir şekilde dolaşmayla, isyan çıkartıp, 24 bin nüfuslu bir şehri zapt edebilir mi?

Zile'li devletine, milletine, kanunlarına saygılı; yardımsever, kadirşinas, zor ve kötü gün dostudur

Bunu bir Zile'li olarak ben söyleseydim, bu bir tarafgirlik ve duygusallık olurdu. Uzun yıllar kaymakamlık gibi önemli bir görevi deruhte etmiş, ciddi bir devlet adamı ve araştırmacı-yazar, merhum Süreyya Hami Şehidoğlu'nu dinleyelim;

"... 4 yıl Kaymakam olarak görev yaptığım bu ilçe halkını tanıdım. Özellikle Kıbrıs Barış Harekatı'nda Zile'deydim. Belediye Başkanı'nın odasında, Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na açtığımız bağış kampanyasında gözlerim yaşardı, içlendim.
Zengini, yoksulu; Alevîsi, Sünnîsi; kimsesiz, yaşlı dul kadınların mendillerinde, hamalların avuçlarında uzattıkları bozuk paralarla sıraya girdiklerini gördüm.
En yoksul köyler, en ummadığımız yardımları yaptı.
Köylerden merkeze getirilecek er adayları için, özel araba sahipleri, taksi, jeep, kamyon ve binek otolarını verdiler. Er adaylarının toplanma bölgelerine gönderilmeleri için, otobüs işletmeleri, otobüslerini verdiler.
Kan bağışı için; genç, ihtiyar, çoluk, çocuk uzun kuyruklar yapmıştı. Taze kan şişelerini taşıyan araç, 4 defa Samsun'a gidip döndü (Şehidoğlu 1983: 36-37)."
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü (2004) kayıtlarına göre, nüfusuna oranla, Türkiye'de en az trafik cezası kesilen il Tokat'tır. Yine Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü (2004) Kayıtları’na göre, Tokat nüfus kütüğüne kayıtlı olanlar içinden, oran olarak Türkiye'de cezaevlerinde en az sayıda tutuklu ve hükümlü bulunan kişiler Tokatlı'dır. Yani Tokatlı kanunlara, nizamlara saygılıdır. Tokat'ın bir ilçesi olarak, Zileliler de aynı hususiyetleri taşımaktadırlar. Bu özellik onların genlerinde mevcuttur.
Zile'nin Kurtuluş Savaşı'nda verdiği şehit sayısı bellidir. Tokat İli'nde Kurtuluş Savaşı'nda, Artova'dan 5, Niksar'dan 34, Reşadiye'den 90, Erbaa'dan 148 ve Tokat'tan 218 şehide karşılık, Zile'den 4 yıllık Kurtuluş Savaşı süresince 275 Mehmetçik şehit düşmüştür (Selek 1987: I/117). Diğer 4 ilçenin, yani Artova, Niksar, Reşadiye ve Erbaa'nın verdiği şehit toplamı kadar, sadece Zile şehit vermiştir. O zamanlar, Turhal ve Almus, Tokat merkez ilçeye bağlı idi. Zile, Tokat merkez ilçeden daha fazla şehit vermiştir (Selek 1987: I/117).
Bu şunu gösterir;
Zileli yiğittir, merttir, cesurdur, doğrudur.
Zileli, Gazi Osman Paşa'nın torunlarıdır.
Zileli baştan beri, Milli Mücadele’yi desteklemiştir.
Zileliler’in hiçbirisi isyana katılmamış demiyoruz. Ama çok az sayıda  Zileli, isyancılar arasında bulunmuştur. Sırf bunu mesnet tutarak, Zileli’ye “İsyancı” damgasını vurmak, ne insafa sığar, ne de vicdana.
İsyanı çıkaranlar bellidir. Zileli ‘ye, "İsyan çıkardı" ve “İsyana katıldı” demek, Zileli ’ye yapılacak en büyük hakaret ve zulümdür. Bu konunun takdirini, siz hak bilir okuyuculara bırakıyorum

Kaynak : Dr. Orhan YILMAZ

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: ZİLELİLERİN ÇIKARMADIĞI “ZİLE İSYANI”
« Yanıtla #8 : 14 Nisan 2015 »
KAYNAKLAR
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü Kayıtları, (2004). Ankara.
Adıgüzel, S., (2004). Gülü Bardağ İçinde. THK Basımevi İşletmeciliği. Ankara.
Adıvar, H. E., (1998). Türk'ün ateşle imtihanı. Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İstanbul.
Ağaoğlu, S., (1981). Kuvayı Millîye ruhu. T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları. No: 18. Başbakanlık Basımevi. Ankara.
Ağakay, M. A. (1990). Atatürk'ten 20 anı. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları. No: 344. ISBN: 975-16-0232-7. Türk Tarih Kurumu Basımevi. Ankara.
Akşin, S., (1997). Ana çizgileriyle Türkiye'nin yakın tarihi. Cilt: I. Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İstanbul.
Apak, R., (1990). İstiklâl Savaşı'nda Garp Cephesi nasıl kuruldu. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları. No: 16. Türk Tarih Kurumu Basımevi. Ankara.
Atay, F. R., (1999). Çankaya. Cilt III. Çağdaş Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti. İstanbul.
Avcıoğlu, D., (1974). Millî Kurtuluş Tarihi. Sayfa: 14. İstanbul MAtbaası. Ankara.
Baykara, T., (1985). Milli Mücadele (1918-1923). T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. No: 623. Ongun Kardeşler Matbaası. Ankara.
Bekir, İ., (2000). Altın Destan Mustafa Kemal Atatürk. Cilt: II. Çağdaş Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti. İstanbul.
Bıyıklıoğlu, T., (1955). Trakya'da Millî Mücadele. Türk Tarih Kurumu Yayınları. Cilt: I. No: 25. Ankara.
Büyüm, N., (1984). Yurt ansiklopedisi. Cilt 10, Sayfa 7089. Anadolu Yayıncılık A.Ş. İstanbul.
Cebesoy, A. F., (2001). Bilinmeyen hatıralar-Kuvay-ı Milliyeden Cumhuriyet Devrimlerine. Temel Yayınları. No: 122. ISBN: 975-410-056-X. İstanbul.
Cebesoy, A. F., (1953). Milli mücadele hatıraları. Vatan Neşriyatı. İstanbul.
Cengiz, M. A., (1989). İstiklâlimize kan veren Malatyalılar "Pala Çavuş". Yenimalatya Gazetesi Ofset Tesisleri. Malatya.
Çavdar, T., (1971). Milli Mücadele başlarken sayılarla "...Vaziyet ve Manzara-î Umumiye-Düzce-Bolu isyanları. Baha Matbaası. İstanbul.
Çerkez, E., (1962). Çerkez Ethem'in ele geçen hatıraları. S: 62-63. Dünya Yayınları. İstanbul.
Denizli, H., (1996). Sivas Kongresi Delegeleri ve Heyet-i Temsiliye Üyeleri. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. No: 1655. T.C. Kültür Bakanlığı Millî Kütüphane Basımevi. Ankara.
Erçıkan, A., (1974). Türk İstiklâl Harbi. İstiklâl Harbinde Ayaklanmalar (1919-1921). Cilt II. Sayfa 97 ve Cilt VI. Sayfa: 162-176. T.C. Genel Kurmay Harp Tarihi Başkanlığı Resmi Yayınları Seri No: 1. Genelkurmay Basımevi. Ankara.
Erdeha, K., (1975). Milli Mücadele’de valiler ve vilayetler. Yükselen Matbaacılık. İstanbul.
Erdin, M. A. (2003). Zileliler Yardımlaşma Derneği, Haber-Kültür-Sanat-İletişim Bülteni. Ankara.
Eroğlu, H., (1981). Türk Devrim Tarihi. Sanem Matbaası. Ankara.
Görgülü, İ., (1985). Ana hatlarıyla Türk İstiklâl Harbi. Zafer Matbaası. İstanbul.
Güngör, S., (1955). Atatürk'e kafa tutanlar. Cilt: II. S: 44-45. Hadise Matbaası. İstanbul.
Hakkı, H., (1972). Bozgun. Tercüman 1001 Temel Eser. No: 6. Kervan Kitapçılık Tesisleri. İstanbul.
Jaeschke, G., (1970). Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi-Mondros'tan Mudanya'ya Kadar (30 Ekim 1918 - 11 Ekim 1922). Türk Tarih Kurumu Yayını. No: 12. Türk Tarih Kurumu Basımevi. Ankara.
Karabekir, K., (1969). İstiklâl harbimiz. Türkiye Yayınevi. İstanbul.
Karaca, E., (2004). 150'likler. Altın Kitaplar Yayınevi. İstanbul.
Karaer, N. (1998). Tam bir muhalif Refik Halit Karay. Temel Yayınları. No: 99. ISBN: 975-410-040-3. İstanbul.
Karakuş, E., (2003). Sekizinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri. XIX ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkasya. Cilt II. Genelkurmay Basımevi. Ankara.
Kehale, A., (1997). Milli Mücadele’de İç İsyanlar ve Cemil Cahit ‘in (Toydemir) Anıları. Çağdaş Yaşamı Destekeleme Derneği Yayınları. No: 12. İstanbul.
Kılıç, A., (1955). Kılıç Ali hatıralarını anlatıyor. Sel Yayınları. İstanbul.
Kışlalı, A.T., (1994). Atatürk'e saldırmanın dayanılmaz hafifliği. Özkan Matbaacılık Ltd. Şti. Ankara.
Korkmaz, Z., (2002). Kemal Atatürk Nutuk. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını. ISBN 975-16-0401-X. Ankara.
Kutay, C., (1955). Çerkez Ethem hadisesi. Türkiye Ticaret Matbaası. Ankara.
Kutay, C., (1973). Kurtuluşun ve cumhuriyetin manevi mimarları. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Alkan Matbaası. Ankara.
Menç, H., (1992). Milli Mücadele yıllarında Amasya- Portreler, Belgeler. Yeşilırmak Kitabevi. Amasya.
Meydan Larousse, (1992). Cilt: 4, Sayfa: 354-355. Cilt: 12, Sayfa: 130. Cilt 20, Sayfa: 490. Sabah Yayınları. İstanbul.
Mistepe, M. U., (2004). Medeniyetler Beşiği Anadolu'da Zile'mizin Tarihi ve Kültürel Yönü. “http://www.members.lycos.co.uk/zilem” İnternet Sitesi.

Kaynak : Dr. Orhan YILMAZ