TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI > TÜRK - TURAN DÜNYASI

Mağcan Cumabayev

(1/3) > >>

hun_333:
Magcan Cumabayulı ( 1893)- (1938)



--------------------------------------------------------------------------------
Kazak Edebiyatı

Magcan Cumabayev (1893-1938), Kazak bozkırlarında ortaya çıkan millî uyanışa, millîleşme çabalarına ve kurtuluş mücadelesine kuvvet veren aydın, yazar ve şâirler arasında Magcan Cumabayev (1893-1938), Sultan Mahmut Toraygır (1893-1920), Jüsipbek Aymavıt (1889-1931) ve Şahkerim Kudayberdi gibi kişilerin de Kazaklar nezdinde önemli bir yeri vardır.

Yukarıda saydığımız Kazak aydınlarının arasında bulunan Magcan Cumabayev, önemli bir sîmadır. Cumabayev, İstanbul’da yeni usûle göre eğitim veren bir Çala medresesinde okudu ve bu yerde Arapça, Farsça ve Çağatay Türkçesini öğrendi. İlk şiir denemelerini burada yaptı. Daha sonra Kazan’a gitti ve burada da başka bir medreseye devam etti. Şolpan adındaki ilk şiir kitabı Kazan’da basıldı. Mir Jakup Dulatulı ile tanıştıktan sonra Kazak kültürünün yaygınlaşması için çalışmalara başladı. Rusça da öğrendi. Diğer milliyetçi Kazak aydınları ile beraber Alaş hareketine katıldı. Büyük bir Türk milliyetçisi olan Cumabayev, Kazakların ve bütün Türkistan’ın millî şâiridir. Şiirlerinde Türk topluluklarının o dönemdeki dağınıklığından, yabancı işgali altında yaşamak zorunda kalışlarından ve bundan dolayı duyulan ezikliklerden bahseder. Kün men Tün (Gece ile Gündüz), Alıstagı Bagrıma (Uzaktaki Kardeşime), Türkistan, Oral, Aksak Temir Sözü (Aksak Timur Sözü), Künşıgıs (Doğu), Ot (Ateş) gibi şiirleri bulunmaktadır.

Alısta avır azap çekken bavrım,
Kuvargan beyçeşektey kepken bavrım,
Kamagan kalın cavdın artasında,
Köp kılıp közdin casın tökken bavrım

“Uzakta çok azap çeken kardeşim,
Solmuş lâle gibi olmuş kardeşim,
Kalabalık düşman kuşatması altında
Göl gibi gözyaşı döken kardeşim!”

(Magcan Cumabayev, Türkler, cilt:19.)


Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri
Bünyamin ÖZGÜMÜŞ Yağmur Sayı : 16
Temmuz - Ağustos - Eylül 2002

xxxxxxxxxxxx

Magcan Cumabyulı Alısdaki bavuruma (Türkçesi Uzaktaki Kardeşime ) Çanakkale Savaşı sırasında yazmıstır. Türkistan adlı şiirleri ileTürk Dünyasının kalbine taht kurmuş Turan fikrini savunduğu için 1938 yılında Stalin tarafında idam edilen Büyük Kazak Edeiyatçısıdır.

UZAKTAKİ KARDEŞİME

Uzakta ağır azap çeken kardeşim!
Kurumuş lale gibi çöken kardeşim!
Etrafını sarmış düşman ortasında
Göl kılıp göz yaşını döken kardeşim!

Önünü ağır kaygı örtmüş kardeşim!
Ömrünce yaddan cefa görmüş kardeşim!
Hor bakan,yüreği taş,kötü düşman
Diri diri derini soymuş kardeşim!...

Ey pirim!Değil miydi Altın ALTAY
Anamız bizim?Bizlerse birer tay,
Bağrında,yürümedik mi serazat?
Yüzümüz değil miydi ışık saçan ay?

Alaca altın aşık atışmadık mı?
Tepişip bir döşekte yatışmadık mı?
Anamız olan ALTAY'ın ak sütünden
Beraber emip beraber tatışmadık mı?

Akmadı mı bizim için dupduru bulak,
Şarıldayıp şarıl şarıl dağdan inerek?
Hazırdı uçan kuş,kopan yel gibi
Dilesek bir bir atlar,tıpkı burak!

ALTAY'ın altın günü nazlanarak
Gelende,sen pars gibi bir er olarak,
Akdeniz,Karadeniz ötelerine,
Kardeşim,gittin beni bırakarak!...

Ben kaldım yavru balaban,kanat açamam,
Uçam diye davramsam bir türlü uçamam,
Yön bulduran,yol gösteren can kalmadı;
Yavuz düşman koyar mı şimdi beni vurmadan?

Kurşunlar genç yüreğime saplandı,
Günahsız taze kanım su gibi aktı;
Kansız kalıp,kuruyup bayıldım,
Karanlık mahbese sıkıca kapattı.

Görmüyorum artık gece gezdiğimiz kırı,ovayı,
Gündüz güneşi,gece gümüş nurlu ayı;
Nazlı nazlı ipek kundaklara sarmalayıp
Bizi büyüten altın ANAM ALTAY'ı

Ey pirim!Ayrıldık mı ulu bütünden?
Dağılmayıp yılmayan yağan oklardan
Türk'ün pars gibi yüreği varken
Gerçekten korkak kul mu olduk sinip düşmandan?

Kudretli olmak isteyen Türk'ün canı
Gerçekten bitap düşüp kalmadı mı hali?
Yürekteki ateş söndü mü,kurudu mu
DAMARINDA KAYNAYAN ATALAR KANI?

Kardeşim!Sen o yanda,ben bu yanda,
Kaygıdan kan yutuyoruz,bizim adımıza
Layık mı kul olup durmak,gel gidelim
ALTAY'A ATADAN MİRAS ALTIN TAHTA.


Alıntıdır...

ÇEPNİ_TÜRKÜ:
hun_333  kandaşım, paylaşımın ve bilgilendirmen için teşekkürler. Ancak Kazak değil de Kazak Türkü yada Kazakistan Türkü doğru olanı değil mi?

Magcan Cumabyulı Alısdaki bavuruma (Türkçesi Uzaktaki Kardeşime )   Bu yazı zaten Türkçedir. Doğru olan Türkiye Türkçesidir. Ortada İstanbul ağzı, doğu ağzı yada karadeniz ağzı gibi Türkçe'nin konuşma farklılığı vardır, farklı bir dil yoktur.

Esenlikler dilerim...

hun_333:

--- Alıntı yapılan: ÇEPNİ_TÜRKÜ - 24 Ağustos 2007 ---hun_333  kandaşım, paylaşımın ve bilgilendirmen için teşekkürler. Ancak Kazak değil de Kazak Türkü yada Kazakistan Türkü doğru olanı değil mi?

Magcan Cumabyulı Alısdaki bavuruma (Türkçesi Uzaktaki Kardeşime )   Bu yazı zaten Türkçedir. Doğru olan Türkiye Türkçesidir. Ortada İstanbul ağzı, doğu ağzı yada karadeniz ağzı gibi Türkçe'nin konuşma farklılığı vardır, farklı bir dil yoktur.

Esenlikler dilerim...

--- Alıntı sonu ---

Andam yazı alıntı olduğu için yanlişlıklar olabilir,haklısın.Kusura bakmayın.Saygılar..

ÇEPNİ_TÜRKÜ:
hun_333   Irkdaşım, kusur demeyelim de dikkatsizlik diyelim. Sonuçta gerekli düzenlemeleri yaparak gönderebilirdin. Dikkate aldığın için teşekkürler. Saygılar bizden sana...

TTK.

atsızcı_ata:
“Uzakta azap çeken kardeşim,
Kurumuş lâle gibi solan kardeşim,
Kuşatılmış pek çok düşmanın ortasında,
Göl gibi göz yaşını döken kardeşim”.

Yukarıda andığımız bu mısralar, Türk milletinin bir ferdi tarafından, kendisinden binlerce km uzaklıktaki bir kardeşinin başına gelenlerden dolayı duyduğu üzüntünün bir göstergesi olarak, kelimelere dökülmüştür. Bu satırları yazan kişi ne kadar asil bir insandır. Günümüzün menfaat dünyasında aynı ana, babadan doğan kardeşlerin bile birbirinin kuyusunu kazdığı bir sırada, işte Magcan Cumabay adlı bir yiğit adam, başta bu mısraları ve Türk olması yüzünden ölüme gitti. Türk milletinin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine içindeki gizli koru alevlendirecek, büyük hedeflere götürecek böyle kahramanlara ihtiyacı vardır.

Yüce Türk milletinin her ne kadar eli-kolu bağlansa, Türk çocuklarının birtakım önemli mevkilere geçmelerinin önü alınmaya çalışılsa, dört taraftan kuşatılsa da, onun halâ Magcan’a benzeyen milyonlarca fedakâr evlâdı mevcuttur. Türklüğün mukadderatı ülkelerini ve milletlerini karşılıksız seven bu Türk ülerin elindedir.

Magcan Cumabay 1893’te Kazakistan’da doğmuş bir Türk milliyetçisidir. Dünyaya geldiği çağda, ülkesi Rus işgali altında idi. Onun çocukluk yıllarında Rusya’da I. Bolşevik İhtilâli gerçekleşmiş; gençlik zamanında da 1917 Komünist Devrimi olmuştu. Cumabay, işte bu ortamda kendisini yetiştiren, birkaç yabancı dili mükemmel bilen, bir şair, bir fikir adamı, her şeyden öte bir Türk milliyetçisiydi. Türklerin Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Tatar vs. isimleri altında kabile milliyetçiliğiyle değil, birlik içinde, büyük Turan ülküsüyle selâmete çıkacağına inananlardandı.

Rusya’da, I. Bolşevik İhtilâli’nden sonra Kazak Türklerinin bağımsızlığını sağlamak amacıyla bir “Alaş Hareketi” başlatılmıştı (bütün Kazak Türkleri kendilerinin Alaş adlı bir atadan türediklerini sanırlar). Magcan da, Alaş üyelerinden birisiydi. Ancak Rus Çarlığı’nda meşrutî yönetimin feshi ve arkasından çıkan I. Dünya Savaşı bu hürriyet faaliyetlerine set çektiyse de, Türk-Kazak Türkü milliyetçileri özellikle 1916 Türkistan Ayaklanması’nda aktif rol oynadılar. İstiklâl ortamının sağladığı ferahlıktan da yararlanan Alaş Orda Partisi, 1917 Ağustosu’nda Kazakistan hükûmetini kurdu. Ama, komünistler iktidara geldikten sonra tam bağımsızlık yanlısı bütün Türkçüler birer birer ortadan kaldırıldı. Bununla beraber, onların da aralarında anlaşmazlıklar doğdu. Turar Rıskulov ve Sultan Galiyev gibiler Sovyet-Rusya’ya hâlâ güvenirlerken, bir kısım Türkçüler de hürriyetin hiçbir ülkenin yardımı olmadan kazanılacağına inanıyorlardı.

Öğrenim hayatı sırasında Kazan’a giden ve buradaki Türk milliyetçileriyle de tanışma imkânı yakalayan Cumabay, Alaş Hareketi içinde de yer aldı. Türkistanlı ve İdil-Urallı aydınların yazı yazdığı pek çok gazete ile dergide şiirler kaleme alan Magcan Cumabay, 1925’e kadar Sovyet-Rus hükûmetiyle mücadelesini sürdürdü. O elbette ki, uzaktaki kardeşleri Türkiye Türklerinin İstiklâl Savaşı’nı da yakından takip ediyordu. Sovyet-Rus İmparatorluğu’ndan kalkıp, Türk Kurtuluş Savaşı’na katılamamıştı fakat, en iyi yaptığı işle, yani şiirle bu mübarek davaya destek vermek amacıyla “Alıstaki Bavrıma” (Uzaktaki Kardeşime) adlı, o müthiş ve anlamlı mısraları yazdı. Zaten çoktan beridir KGB tarafından izlenen Magcan’ın bu teşebbüsü komünist cânileri daha da kızdırdı. Bundan başka yine bütün Türk dünyasınca bilinen “Türkistan” şiiri de onun sarsılmaz ve tartışılmaz Türkçülüğünün bir dışa vurumuydu. Bu yüzden zindanlara atıldı, sürgünlere gönderildi. Ama bu yiğit Türk milliyetçisi omuzlarındaki ağır baskıya rağmen, hiçbir vakit haklı davasından geri durmadı. Dolayısıyla o ve onun gibilerin hayatı birtakım sahte kahramanlarca örnek alınmalıdır.

Daha gencecikti. 45 yaşlarındayken, Stalin şeytanının emriyle 1938’de kurşuna dizildi. Onun ölüm yılıyla, Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü aynı seneye denk geldi. 1935’lerden 1945’lere kadar devam eden on yıl içinde, eli kanlı Stalin alçağı Türklere yapmadığı kötülüğü bırakmadı. Ayrıca bütün milliyetçi Türk aydınlarını da ortadan kaldırarak, tarihin en acımasız diktatörlerinin başında yer aldı.

Magcan hakkındaki yazdıklarımıza, yine onun “Türkistan” şiirinden yapacağımız bir nakil ile son vermek istiyoruz.

Ruhu şad olsun.



“Türkistan eki dünya esigi goy,
Türkistan er Türk’ting besigi goy,
Tamaşa Türkistan’day yerde tugan,
Türk’ting Tengri bergen nesibi goy”.



Orkun

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git